19.06.2015 Tarihli Cuma Hutbesi Yazısı | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

19.06.2015 Tarihli Cuma Hutbesi Yazısı


114919062015

 

 

 

 

 

Aziz ve muhterem Müslümanlar;

Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki yeni bir Ramazan-ı Şerif ayına kavuşturdu. İslam’ın beş esasından biri olan Ramazan ayını oruçlu geçirmek suretiyle Rabbimizin bu emrini de yerine getirmiş olacağız inşallah.

Oruç hicretten bir buçuk yıl sonra Şaban ayının 10. Gecesi bakara suresinin 183. Ayeti kerimesi olan; “Ey İman Edenler! Oruç sizden evvelkilere farz olduğu gibi size de farz kılınmıştır. Umulur ki takva sahibi olursunuz” emri ile bizlere farz kılınmıştır.

Oruç her ne kadar bedenle yapılan bir ibadet olsa da manevi kazançları oldukça yüksektir. Mesela oruç tutan bir insan açlık nedir bilir, susuzluk nedir bilir, aciz olmak nedir bilir ve yokluk nedir anlar. O zaman paylaşmasını öğrenecek, zayıfları anlayacak ve yoksulların yanında olacaktır. Ve bir insan olarak da Rabbinin karşısında sadece bir hiç olduğunu ve bu sebeple Rabbi katında büyük yükselişler elde etmiş olacaktır.

Ayeti kerimede buyurulduğu gibi oruçtan maksat Mevla Teâla’nın kullarını aç bırakması değil takvalarının ve kendisine yakınlıklarının artması içindir. Baş düşman şeytanların bağlanması, cehennem kapılarını kapatılıp, cennet kapılarının tamamının açılması Rabbimiz rahmetini açık bir şekilde bizlere göstermektedir. Öyle ise orucumuz açlık ve susuzluktan ibaret olmasın. Nefislerimizi dizginleyerek acizliğimizi ortaya koyarak boyun kırıklığı ile dua ve yalvarışlarla bu Ramazan-ı Şerifi zirve bir şekilde tamamlamalıyız.

Oruçlu bir insan evinde, işinde gerek trafikte orucunu unutmamalıdır. Ortalığı kasıp kavurmak yerine sükûnet ve vakarla orucun lezzetini çıkarmak kula yakışan erdemliktir. Hatta Efendimiz (s.a.v) “siz oruçlu iken size birisi ağır konuşsa, hoş olmayan ifade kullansa, siz “ben oruçluyum diyerek” bu kişinin ağır konuşma ve hakaretlerini bu şekilde üzerimizden savmamızı” istemiştir.

Günümüzde halkımızın oruca son derece rağbet ettiğini, ilgi duyduğunu ve kıymet verdiğini görmekteyiz. Ancak gençliğimiz üzerinde bu saygının kıymet bilişin olmadığını görmekteyiz. Onunda sebebi manevi eğitimde yoksun bir gençlik. Ramazan gelmiş mi gelmemiş mi farkında bile değil. Bu oruca Hristiyan ve Yahudiler bile saygı gösterirken kendi gençliğimizin saygı ve hürmet göstermemesi son derece tehlikeli bir haldir. Türkiye’miz için bir felakettir. Rabbimizin emrini hiçe sayarsak Rabbimizde bizi hiçe sayar. O yüzden her bir Müslüman oruç ibadetine dikkat ettiği gibi onu nesillerimize ve gençlerimize sevdirme hususunda da çalışmalıdır.

Orucun manevi anlamda karşılığı Rabbimiz katında özeldir. Efendimizde bu konu da “Oruç bir kalkandır, O’nun mükafatı benim katımdadır” hadisi gereğince çok kıymetli olduğu anlaşılmaktadır. Bedeni olarak da 11 ay istediğin gibi yiyip içip bir ayda dinlendirme sindirme bedeni yormama sistemi ile sağlımıza büyük katkı sağlamaktadır. Anlaşılan şudur ki maddi manevi bize büyük bereket mutluluk ve rahmettir. Dünyevi ve uhrevi büyük bir mutluluktur.

Gelin bu sene Türkiye’miz olarak sıhhati müsait olmayanlar hariç yüzde yüz orucumuza sahip çıkalım. Mükâfatını rabbimizden bekleyelim.

Yorum yapın