Bir önceki yazımızda Seyfettin İnanç ve İsmailağa Vakfı hakkında cemaatimizin ve halkımızın merak ettiği soruları sormuş, bu sorulara cevap beklediğimizi bildirmiştik. Bu yazımızda ise Seyfettin İnancın annesinin yapmış olduğu iddia edilen nitelikli dolandırıcılıkla alakalı merak edilen sorulara cevap vermesini bekleyeceğiz;
1- İsmailağa Vakfı yöneticilerinden Seyfettin İnancın annesinin uzunca bir süredir hocalık nüfuzunu kullanarak ve Efendi Hazretlerinin çok kıymet verdiği çarşafı şerifin ardına da sığınarak, kendisine güvenen bir çok samimi ve saf ihvanımızı dolandırdığı iddiaları doğru mudur?
2- Bu kadının, tek suçları ona itimat etmek olan birçok ihvanımızı; “Çin’den ucuza kumaş getiriyoruz Türkiye’de yüksek fiyatlarla satacağız. Her 10.000 TL veren, ayda 1000 TL kazanacak” vaatleriyle, kiminden 10 bin, kiminden 100 bin, 150 bin, 250 bin TL gibi rakamlarla piyasadan yüksek miktarda paralar topladığı iddiaları doğru mudur?
3- Topladığı bu paraların miktarının toplamda 5 trilyona ulaştığı iddiaları doğru mudur?
4- Bir zamanların zengin olma hayalleri ile üye yaparak para kazandırma vaatleri sunan ve saadet zinciri ismi verilen dolandırıcılığı anımsatan bu işin, daha sonra böyle tatlı kârlar getirmeyen bir iş olduğu ortaya çıkınca; para yatıranların bu kadından ana paralarını ve vaat edilen kârlarını istemeleri üzerine; bu kişilere karlarının ödenmeyeceğini, ancak verdikleri ana paraların kesin olmamak üzere peyderpey ödeneceğinin söylendiği iddiaları doğru mudur?
5- Bu kadının piyasayı bu sistem üzere 5 trilyon gibi korkunç rakamlarla dolandırdığı ve bu işi, öncesinde de başka yerlerde yaptığı ve şimdilerde ise Çarşamba’da herkes tarafından bu konu konuşulurken kamuoyuna ve camiamıza bu hususta niçin bir açıklama yapılmamaktadır?
6- Kimi, düğün yapmış tüm sermayesini, elindeki takılarını, kimi; dişinden tırnağından artırarak kıt kanaat biriktirdiği birikimlerini, kimi eşinden dostundan altın döviz borçlanarak toparlandıklarını, kimi de eşlerini zorla ikna ederek elinde avucunda ne varsa olanı getirip teslim ettiği bu kadının durumu ne ile izah edilecektir?
7- Her kes çok iyi bilir ki; sermayesinin yüzde onunu her ay kar olarak dağıttığı halde,10 ayda kendini amorti ettiği gibi, 10. ayın sonunda da, hem de ana sermayesi ortada kalan bir şirket daha yoktur. Yani sen bana 100 milyar gibi bir para getireceksin, bir ay sonra yüzde 10’u olan 10 milyar TL, ilk 10. ayda ise 100 milyar TL alacaksın. Ana sermayeni de ilave edince 200 milyar liran olacak. İkinci 10. ayın sonunda bu rakam, 400 milyar TL ye, üçüncü 10. ayın sonunda ise yani 30. ay dolunca ise senin o 100 milyarın 800 milyar TL olacak.
8- Seyfettin İnancın annesi, hangi yasal mevzuata, hangi İslami fetvaya dayanarak ya da, ticaretin hangi sihirli değneğine dokunarak böyle bir anlaşmayı yapabilmiştir?
9- Seyfettin İnancın annesi, bu insanların kendisine güvenip itimat etmesi için nasıl bir vaatte bulunmuş, onlara neler söylemiştir ki, asla altından kalkamayacağı bir ticarete girişmiş, yerine getirmesi mümkün olmayan vaatlerde bulunarak, insanların paralarını toplayarak onların iyi niyet ve güvenlerini istismar etmiştir. Neticede bu insanlara vaad ettiği paraları nasıl dağıtacak, bu kişilerle yaptığı anlaşmalara nasıl riayet edecektir? Eğer ödeyemeyeceğini bile bile, insanların sırf paralarını almak için, onların iyi niyet ve güvenlerini kullanarak böyle bir senaryoyu uygulamışsa bunun adı sahtekârlık ve nitelikli dolandırıcılık değil de nedir?
10- Seyfettin İnancın annesi, kendisine güvenip te ortada yazılı hiçbir belge ve imza olmadan paralarını alıp zor duruma düşürdüğü bu kimselerin çektiği sıkıntıları hiç düşünmüş müdür? İşin fiyasko olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte; karı koca birbirleriyle kavga edip boşanma safhasına getirdiği bu insanların ruh sağlıklarını bozduğunu ve onları son derece büyük bir huzursuzluk ve sıkıntıya sevk ettiğini ve ah’larını aldığını biliyor mu? Bu kimselerin paralarını geriye verebilecek midir?
11- Bu arada ilginç olan şudur ki; bu kadın bir taraftan kendisinin hastaneye kaldırıldığını ve iflas ettiğini insanlara yayarken, diğer taraftan ise “ İnançlar A.Ş’nin ticari yükselişleri neyle izah edilecektir?
12- Şimdi insanlar İsmailağa Vakfı yöneticisi Seyfettin İnancın üzerindeki mal varlıkları ve banka hesapları ile, bu İnanç zede garibanlarının onun annesine kaptırdıkları paraların bir alakası olup olmadığını merak etmektedirler.
13- Bu arada şunu da belirtelim ki, Seyfettin İnancın annesi, kendisi tarafından mağdur edilerek paralarını kaptıran hoca kardeşlerimizin ve diğer mağdur ihvanımızın paralarını 18 haziran 2015 Ramazan-ı Şerif’in başına kadar ödemediği takdirde bize bağlı bu hoca kardeşlerimiz ve ihvanımızla beraber “ İNANÇZEDE MAĞDURLARI DERNEĞİNİ”ni kurarak kamuoyunda ve hukuk nezdinde aldatılmış bu kardeşlerimizin her türlü yasal haklarını korumak için mücadele edeceğimizi beyan ederiz.
Son olarak kendisinin ve annesinin hakkında bu kadar itham, şaibe, şüphe ve iddiaların bulunduğu Seyfettin İnancınhala İddef ve İsmailağa Vakfında yönetici olarak kalması son derece yanlış bir karardır. Bu kişinin camiamızla alakalı vereceği her karar, bundan sonra şüpheden uzak kalmayacaktır. Böyle birine vakıf kasasını teslim etmek ve vakıf işlerini bu kişi üzerinden yürütmek en büyük vebaldir.
“Kümesin yolunu iyi biliyor diye, tavuklar tilkiye emanet edilmez.” denmiştir. Bu işin takipçisi olacağımızı ve bu şahıs İsmailağa Vakfından uzaklaştırılmadığı takdirde gerekli yerlere şikâyetlerimizi yapacağımızı bildiririz.
Uyarmak bizden, kendinize gelmek sizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu