Bizleri yoktan var eden Rabbimize, verdiği nimetlerden ötürü şükrümüzü ne kadar da ifade etsek hakkını veremeyiz.
Bizlere Konuşmamıza, anlaşmamıza, duygu ve duygu ve düşüncelerimizi anlatmamıza ve en önemlisi kendisini zikir ve tesbih etmek için büyük nimet olan nutuk ve beyan ihsan etmiştir.
“İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti” ayeti de bu hakikati ifade etmektedir.
Peygamber Efendimiz, ‘’Az konuşmak imandan, çok söz nifaktandır ’’ buyurmaktadır.
Dil Rabbimizin bizlere verdiği bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi küçük, cürmü büyüktür. İman ve küfür dildeki ifadeden anlaşılır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl.
Bir Müslüman şahsiyetiyle her daim kendisine yakışır ifadeler kullanmalıdır. Müslüman kişi kendisine bakıldığı vakit muhatabına Allah’ı hatırlatan kimse olmalıdır. Böyle bir durum karşısında lisanın, ifadelerin faktörü büyüktür. Bir takım insanların yaptığı gibi aşağılayıcı, hakir görücü, küfür vb. ifadeler ne bir Müslümana ne de bir insana yakışır. Hele ki Elfaz-ı küfür diye nitelendirdiğimiz bazı ifadeler vardır ki kişiyi dinden eder.
Sana senden olur, her ne olursa,
Başın selamet bulur, dilin durursa…
Kainatın Efendisi bakın bu durumu ne güzel bizlere ifade etmiş.
‘’Allah’a ve Ahiret gününe İman eden kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.’’
Uzuvlarımızdan en çok isyan edeni dildir. Kolaylıkla istediği tarafa gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Allah’tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğri oluruz.) [Tirmizi]
Rabbimiz Kelamında şöyle buyurmuştur.
“İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.”(Lokman süresi, 6)
İnsanın konuşma özelliğini gayesi dışında kullanması hem dünyada, hem de ahiret hayatında rezil de edebilir vezir de. Kötü bir sonuçla karşılaşmamak için dilimize sahip olmasını bilmeli; bin kere düşünüp bir kere konuşmalıyız. Bilmeliyiz ki; “Dilin kemiği yoktur.”
Rabbimiz cümlemize rızasını kazanacak ifadeler kullanmayı nasip eylesin.
Her daim “Kâlellah, Kâle Rasulullah” demeyi bizlere ikram eylesin.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu