Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (25) | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (25)


Camiamızı Tasfiye ve Efendi Hazretleri Şuurunu Köreltme Konusu (2)

Ey İDDEF ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri..!

Sizler, yıllar boyunca işi, gücü, her şeyi bıraktınız, belediyelere ve Ankaralara kadar gidip bizleri şikayet ettiniz. Tüm çalışmanızı Fatih Medreseleri ve Masum Bayraktar Hoca Efendi’yi karalama ve kötü göstermekle  sınırlandırdınız. Programlarımızı iptal ettirmek, bir talebimizi, bir hocamızı, bir ihvanımızı, dost ve sevenlerimizi bizden ayırmak; Masum Bayraktar Hoca Efendi’yi ve Fatih Medreselerini kötülemek, sizin en hayırlı, en büyük ve en mübarek çalışmalarınızın başında geliyordu.

Medrese müfredatına, ders programlarına, sohbetlerin ana konusuna Masum Bayraktar Hoca Efendi’yi ve Fatih Medreselerini kötüleme dersleri koydunuz. Neredeyse imanın şartlarına, ihvan olmanın ve ihvan kalmanın şartlarına Masum Bayraktar Hoca Efendi’yi ve Fatih Medreselerini karalamayı ilave eder hâle geldiniz!

Cemaatimizin kalpleri arasına sevgi yerine nefreti, birlik ve beraberlik yerine kin, düşmanlık, tefrika ve fitne tohumlarını ektiniz. Gerek bizimle alakalı gerekse camianın tüm fertleri ve hocaları ile alakalı yaptığınız her iş tefrikaya ikiliğe sebep oldu!

O çok güvendiğiniz, adeta bir mürit teslimiyetiyle, ğassalın elindeki meyyit gibi teslim olduğunuz politikacılarınız; bu milletin geleceği, umudu olan evlatlarımızı ve taze filizleri olan gençliğimizi doğuda PKK’nın, batıda sefahat ve eğlencenin, tüm Türkiye’de ise tamamen paralelcilerin ellerine teslim ederken, sizler ise bu cemaati o politikacılara teslim ettiniz! Onlar demokrasi nakaratlarıyla gençliğimizin, alkol, uyuşturucu, zina, şirk ve küfür bataklıklarında boğulmalarına göz yumarken, sizler tüm bu gelişmeleri boş ve kaygısız gözlerle seyrettiniz!

Belediyelerin, işadamlarının ve politikacıların en yakın takipçileri oldunuz ki; sakın ola ki onlardan biri bizimle ufacık dahi olsa bir teşriki mesai içinde olmasın. Onlara güvenip, onlardan medet umduğunuz kadar, Efendi hazretlerine güvenip teslim olsaydınız Türkiye ve tüm Dünya’da isimleriniz ve eserlerinizle yâd edilirdiniz. Tüm bu kötü icraat ve anlayışınız sebebiyle; size şu sözü ve Hadis-i Şerifi hatırlatırız;

“Hak sillesinin sadâsı yoktur.
Bir vurdu mu hiç devası yoktur.”

Peygamberimiz (s.a.v.) “men tevadaal ğaniyye liğınâhü zehebe sülüsâ dinihi.”
“Kim bir zengine zenginliğinden dolayı tevazu gösterirse, dininin üçte ikisi gider.”

Ey İDDEF ve  İsmailağa Vakfı Yetkilileri..!

Ahmakça tutumlarınız ve politikacıların peşine kuyruk olmanız sebebiyle, Politika ve Yeni Şafak Gazetesi üzerinden bu camiayı, dizayn edilir hale getirdiniz. Politika, medya, iş dünyası ve iş adamları üzerinden bu cemaati ,“üzerinde projeler üretilen ve  dışarıdan tesirlerle dizayn edilen bir camia haline getirdiniz..! Camia üzerinde “aksakallılar kesimi” denilen bir “imtiyazlı dokunulmazlar zümresinin” oluşmasına müsaade ettiniz..!

Camianın içini boşalttığınız yetmezmiş gibi birde cemaati lif lif ayırdınız. Camianın esnafı ayrı telden çalıyor, talebesi ayrı telden çalıyor, hocası ayrı telden çalıyor. Hocaların çocuklarına ise asla bir şey denmiyor. Herkesin kendi başına ama birbirinden bağımsız, birbiriyle alakasız ve kimsenin kimseyi beğenmediği bir ali kıran baş kesen sisteminin bu camiada hakim olmasına sebep oldunuz.

Eey İDDEF ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri..!

Camiamızın her bir hocasının, hacısının, esnafının; oğluyla, kızıyla, torunuyla alakalı sıkıntılarından sizin haberiniz var mı?

Artık yaşlı başlı ihvanımız da, kelli felli hocalarımız da çocuklarının geleceğinin ne olacağı, bu kapıda kalıp kalamayacaklarının, evlatlarını bu yapının içinde nasıl muhafaza edebileceklerinin endişesini taşıyorlar.

Bizim ulaştığımız Efendi Hazretleri anlayışının, Efendi Hazretleri şuurunun peşimizden gelen nesillerimize, kendi evlatlarımıza ulaşabileceği bir gidişatın, bu camiada artık kaybolmaya yüz tutması, sizleri hiç mi rahatsız etmiyor?

Bu cemaatin; üretimi durdurulmuş, devamı olmayan, kısır tohumlar haline gelişi sizi hiç mi düşündürmez? Tüm bunlar sizin umrunuzda değil mi?

Bugün camiamız bırakın dışarıdan insanlara ulaşmayı, adam kazanmayı, kendi hocalarının evlatlarını, bu yapı içinde nasıl muhafaza edebileceğinin kaygısını yaşıyor. Bırakın başka ufuklara yelken açmayı, bu camia kendi sahilinde boğulur hale gelmiş. Bunlar sizin hiç umrunuzda değil mi?

Ey İDDEF ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri ..!

Hafızlık ve Arapça talebelerimiz, medrese talebelerimiz, okulcu talebeler olmuş! Medreselerimiz kapanmış. Dört yaşındayken alıp her türlü çilesini çektiğimiz mollalarımız, yetişkin hocalarımız artık Diyanetin kadrosu ve hocası olmuş önemli değil mi diyorsunuz?

Resmiyete gönderdiğiniz her bir hocamızla, sahip çıkmadığınız her bir talebe ve ihvanımızla bu cemaati her gün biraz daha kendi içinde yalnızlaştırdığınızı ve hayatta kalan türünün son örnekleri haline getirdiğinizi görmüyor musunuz?

Yoksa sizler; bu cemaatin toparlanması ve kendine gelmesi için yakın zamanda birileri çıkıpta; “Ülkemizde ender görülen ve türünün son örnekleri kalmış olan İsmailağa Cemaati mensuplarının koruma altına alınması ve nesillerinin tükenmemesi hususunda devletimizin acilen koruyucu önlemler alması gerekir” şeklinde çağrılar yapmasını mı bekliyorsunuz?

N’olur birazcık Efendi Hazretlerimizi ve camiayı düşünseniz..!

Lafa gelince, Efendi Hazretlerinin arkasına sığınarak mangalda kül bırakmaz, o biçim hizmet adamı olduğunuzu her biriniz anlatırsınız. Ancak icraata gelince sizin en iyi başardığınız konu; Masum Bayraktar Hoca Efendi’yi ve Fâtih Medreselerini karalamak tan başka bir şey olmaz..! Ha bir de hakkınızı yememek lazım, Yetişmiş elemanlarınızı, hoca ve mollarınızı da harcayıp heba etme konusunda da üstünüze yok maşallah!

Sizin ne işiniz olur kadrolar kurmakla. Hocalara, talebelere ve cemaate sahip çıkmakla ne işiniz olur canım! Camiayı ve hizmetleri büyütmekle ne işiniz olur sizin.? Bunların her biri külfet zahmet ve masraf sizin için öyle değil mi?


Ey İDDEF ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri..!

Her bir cemaat, gerek kendi içinden, gerekse dışarıdan kadrolar kurup, sistemlerini büyütürlerken; sizler; “Bize ne böyle şeylerden” diyorsunuz  öyle değil mi?

Başkaları dışarıdan insanları; avukatını, doktorunu, öğretmenini, iş adamını vs. ellerine kumanya paketleri ve kurban poşetleri verip yurtiçi ve yurtdışında hizmete koşarlarken; sizler, yetiştirdiğiniz hoca ve talebelerinize sahip çıkmak yerine, ayaklarını kaydırmayla uğraşıyorsanız! Herkese gelince canla-başla, aşkla çalışıp hizmet eden bu insanlar, size gelince etrafınızdaki dikenli telleri aşıpta size varmaya yol bulamıyorlarsa o zaman, “İnsanlar mı bizden kaçıyor, yoksa biz mi insanları kendimizden uzaklaştırıyoruz?” diye oturup bir düşünmeniz gerekir!

Bu konuyu burada tamamlarken, kurulmuş olduğunuz şatolarınızın ıssız çöllerine gömdüğünüz kafalarınızı artık  kumdan çıkarmanızı ve Efendi Hazretlerimiz, cematimiz, Masum Bayraktar Hoca Efendi ve Gençliğimizle alakalı konulara daha doğru ve kapsamlı bir şekilde yaklaşmanızı size tavsiye ederiz!

Hakikatleri Duyurmak Bizden, Camianın İçini Boşaltmak Sizden, Karşılığını Vermek Allah’tandır.

İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın