Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (28) | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (28)


Selahattin Hoca Konusu (3)

Aah Selahaddin Hocam aah…!

Dünkü yazımızda İsmailağa Vakfının sana çektirdiklerine ve dayanamayıp İsmailağa camiinden ayrılmana değinmiştik.

Seni seviyoruz hocam, Senin Efendi Hazretlerini, Efendi hazretlerinin de seni sevdiğine inanıyoruz…

Her ne kadar kabının dar, kalbinin saf ve pâk oluşundan dolayı, bu adamların Efendi Hazretlerine teslim olduğunu zannettiğinden dolayı laf dinlemediysen de; Efendi Hazretlerinin sözünü yere düşürdüysen de, bunu bile bile yapmadığına inanıyoruz hocam.

Yoksa Efendi Hazretlerini sevmediğinden yada Efendi Hazretleri’nin seni sevmediğinden değil; bunlara inanıp, kandığın için böyle davrandığını düşünüyoruz hocam.

Ama hocam gördün değil mi? “bunlar Efendi Hazretlerine teslim falan değiller… Bunlar Efendi Hazretlerini teslim alanlar hocam.” Sen zannediyordun ki; “Bunlar Efendi Hazretlerine tam teslim olmuş müritler. Buralarda işler hep Efendi Hazretlerine danışılarak yürüyor” zannediyordun değil mi hocam.

Bunların ahvaline sen beş sene zor dayandın hocam. Ama bizler; sadece ama sadece Efendi Hazretlerinin hatırına bu kişilere on beş senedir sabrediyoruz hocam. Hep sustuk, Sustuk sesimizi dahi çıkarmadık! Ama şunun şurasında şimdi üç tane yazı yazdık diye nasıl da çanağı kırıp, sütü dökmüş kediler gibi sus pus oldular görüyorsun değil mi hocam?

Hem bizler, onlar gibi hakarette etmedik! İftirada atmadık! Yalan da söylemedik!  Olmadık şeyleri Efendi Hazretlerine olmuş gibi de anlatmadık! Sadece onların yaptığı hareketlerin Efendi Hazretlerine yakışıp yakışmadığını, bunların Efendi Hazretlerine haksızlık olduğunu yazdık.

Meğer bunlar ne kadar kofmuş, içi boşmuş gördün mü hocam?  On beş sene önce de biz bu kişilerin böyle olduğunu söyledik ama, sana da kimseye de anlatamadık hocam! Ama artık sende anladın değil mi hocam, bunların Efendi Hazretleri adına;  Efendi Hazretlerinden daha çok mürşitliğe soyunan kimseler olduğunu anladın değil mi hocam?

İşlerine gelenleri nasıl tutup, işlerine gelmeyenlere nasıl boyun eğdirdiklerini gördün ve anladın değil mi hocam? Bunların Efendi Hazretlerinin kredisini nasıl kullandıklarını, yeri geldiğinde Efendi Hazretleri adını kullanarak “bizim sözümüz Efendi Hazretlerinin sözüdür, Efendi Hazretlerinin sözü bizim sözümüzdür” diyerek Efendi Hazretlerinin kredisini nasıl istismar ettiklerini gördün değil mi hocam?

Camiada meydanı  boş bulup, sorgusuz sualsiz nasıl at oynattıklarını, hiç kimseye hesap vermeden, olağanüstü yetkilerle Efendi Hazretleri adına, Efendi Hazretlerine rağmen nasıl kararlar verdiklerini, Efendi Hazretlerinin yakın ettiğini nasıl uzaklaştırdıklarını, Efendi Hazretlerinin vazifelendirdiğini  nasıl azlettiklerini acı tecrübelerle bizzat yaşayarak gördün değil mi hocam?

İşte bizler bu kişilerin ve bu yapının on beş senedir kurbanı olduk hocam! On beş  sene boyunca bunlar bizi taşladılar hocam. Bunlar mürşidi ile müritlerinin arasına giren adamlardır hocam! Bizleri Efendi Hazretlerine  yanaştırmadılar hocam, bunca sabrımıza, bunca suskunluğumuza, gençliğimize ve onların başaramadığı olgunluğumuza rağmen; bu adamlar bir kez olsun çözüm için tek bir adım atmadılar, kıl kadar bir ağırlık kaldırmadılar hocam…

Bırakın çözümü, işler daha da karışsın, çatlak daha da bir derinleşsin, cemaat kavga ve kaosun içinde bölünürse bölünsün dediler. Yıllarca yalvardık, yakardık! Etmeyin, gitmeyin, bizi düşman bellemeyin, bizi yok saymayın, Efendi Hazretleri ile müritlerinin arasına giren nifakçılar olmayın dedik anlatamadık hocam! Tıpkı senin de anlatamadığın gibi, Sen bunlara laf anlatabildin mi hocam?

Bizim kadar olmasa da, sana da neler yaptılar hocam anladılar mı, anlatabildin mi hocam. En son beş seneyi zor doldurup Kütahya’ya geri dönmedin mi hocam? Zamanında tüm bunları sana çok anlatmaya çalıştık. Ama anlatamadık! Anlamadın! Anlayamadın hocam. Biz bunu senin kalbinin saflığına ve paklığına veriyoruz. Bunların kendin gibi olduğuna zannettiğine veriyoruz hocam!

Aah Selahattin hocam ah.!

Şimdi anladın değil mi hocam,  Kütahya’dan baktığın İsmailağa’nın o aksakallılarının Efendi Hazretleri anlayışıyla, Efendi teslimiyetiyle İstanbul’a gelip, yanlarına vardığında; bu adamların Efendi Hazretleri anlayışı ve bakışının aynı olmadığını, anladın değil mi hocam?

Olsun be hocam! Bu işin bir de ahiret boyutu var. Bu işin birde helalleşme boyutu var, ama yine de sen Efendi Hazretlerinin hatırına bunları affedersin değil mi hocam?  Efendi Hazretlerinin hatırına bunların eziyet çekmesini istemezsin değil mi hocam?

Affetmeyelim de ne yapalım be hocam? Onlar da Efendi Hazretlerimizin evladı değil mi? Efendi Hazretlerimizin hatırına affedeceğiz tabi ki. Evlatlar arasındaki kavga, babanın hoşuna gider mi? Efendi Hazretlerinin evlatlarına ne dünyada ne de ahirette kardeş kavgası ve hesaplaşması yakışır mı hocam?

Yoksa bu kişilere hakkımızı helal etmeyeceğiz de yarın ahirette: “Bunların her birinin haclarına, umrelerine ve tüm sevaplarına el koyacağız” mı diyelim. Bu bize yakışır mı hocam? Bizler haciz memuru değiliz ki bu bize yakışsın hocam?

Bize yakışan; “Efendi Hazretleri bizi nerde ve nasıl görünmemizi istiyorsa o şekilde hareket etmemizdir”

Efendi Hazretlerimize Yakışır Hareket Etmek bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır

İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın