Fatih Medreseleri ve İsmailağa Derneği olarak halkımızın merak ettiği ve hiç kimsenin sormaya cesaret edemediği sorularımızı sormaya devam ediyoruz…
Halkımız merak ediyor: “Sizler, 15 senedir ne denirse densin hiçbir şey demezdiniz. Şimdi ne oldu da kimsenin sormaya cesaret edemediği bu soruları soruyorsunuz? Bu sorularınızla fincancı katırlarını ürkütmüş ya da arı kovanına çomak sokmuş ve cemaatimizi yıpratmış olmuyor musunuz?”
Bizler, büyük bir camianin fertleri; kainatta eşi ve benzeri bulunmayan bir zatın manevi evlatları olarak, Efendi Hazretlerimize mensup olmakla her daim şeref duyduk, duymaya da devam edeceğiz!
Başkalarını bilemeyiz ama, bizim için Efendi Hazretlerine mürit olmak,başka kapıların tamamının mürşidi olmaktan ve tüm cihana sultan olmaktan daha büyük bir izzet ve şerefdir. O’na olan sevgimiz ve bağlılığımız sebebiyle bizimle savaşanlarla 15 senedir sulh yapabilmek için çalıştık. Bizimle kavga etmeye gelen ve diş bileyip mezarımızı kazmak isteyenlere barış elimizi uzattık. Sulh ve sükunun taraftarı olduk daima.Yüzümüze kin ve nefretle bakanların yüzlerine gülümsedik. Gönül kapılarımızı onlara sonuna kadar açtık. Kılıçtan keskin dilleriyle açtıkları yaralarımızı, o gülün dikeninin cana zevk veren acısı diye karşıladık. Efendi Hazretlerinin usulü üzere, bizi öldürmeye gelenlerin bizimle hayat bulması için, elimizden ne geliyorsa yaptık. Ancak olmadı! 15 sene boyunca gizli bir el her türlü sabrımıza, sulh ve sükunun teminine yönelik fedakarlık ve çabalarımıza rağmen, aramızdaki kardeşliğe birlik ve beraberliğe engel oldu ve olmaya devam ediyor.
Kardeşliğin, birlik ve beraberliğin aramızda sadece “İHVAN” ismi ile sınırlı kalmasına, kardeşliğin isimden öte gitmemesine sebep oldu birileri.
Kapımız büyük! Yolumuz hak! Mürşidi kamilimiz ise, kainatta bir tane elhamdülillah.! Ancak gelinen bu süreçte, işleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövüp bağı ve bostanı talan etmek olanların fark edilmesi için, doğru yolun eğri sapmaları belli olsun, testiyi kıranla dolduranlar ortaya çıksın diye “Efendi Hazretlerine, Hocalarımıza, Vekillerimize, İhvanlarımıza ve Fatih Medreseleri’mize Yapılan Haksızlıklar Dosyası” adı altında yazı dizileri kaleme almayı uygun gördük.
Camiamızı birbirine düşürüp, tüm camiamızda şiddeti, kin ve nefreti körükleyenlerin şerlerine engel olabilmek ve hakikatleri gösterebilmek gayesiyle bu yazıları yazıyoruz.
Varlıkları, birlik ve beraberliğimize engel hale gelmiş, kardeşliği asla beceremeyen, kucaklamayı akıllarından bile geçirmemiş; Efendi Hazretlerinin evlatlarına üvey evlat muamelesini reva görenlerin zulümlerini ortadan kaldırmak için bu yazı dizilerini kaleme alma kararı aldık.
Efendi Hazretlerine, ihvanına, hocalarına, vekillerine ve Fatih Medreseleri’ne yapılan haksızlıklar karşısında susup, dilsiz şeytan olmamak için, bu yazı dizilerini kaleme aldık. Şeyhinin namusunu, cemaatinin onurunu koruyamayan bir haysiyetsiz durumuna düşmemek için bu yazıları kaleme aldık. Zulmü alkışlayıp, zalimi sevmediğimiz için, birilerinin keyfine devam eden Efendi Hazretleri İstismarcılığının, Camia Tekelciliğinin, Efendi Hazretlerini Ele Geçirme Yarışlarının son bulması için bu yazıları kaleme aldık.
Efendi Hazretlerinin iradesini askıya alan, Efendi Hazretlerine karşı Sevgileri Darbeli, Teslimiyetleri Defolu, Onun yanında olmaktansa zenginlerin ve gücün yanında olmayı tercih etmiş, günübirlik değişen politikaların güdümüne kendilerini kaptırmış ve cemaatimizi bu minval üzere kendi fasit projeleriyle dizayn etmeye çalışanlara engel olmak için bu yazıları kaleme aldık.
Ey İddef ve İsmailağa Vakfı Yöneticileri!
Sizler yukarıda saydığımız ifadelere bilerek ya da bilmeyerek dahil olmanız sizler için ne kadar acınacak bir durumdur. Gelin! Fitne fesadı körükleyerek işi olumsuzluğa sürüklemekten ve Efendi Hazretlerinin sizin için okuduğu: “Şehirde dokuz kişi vardı ki, yeryüzünde fesada çalışıp, ıslahta bulunmuyorlardı” (Neml 48) ayetine dahil olmaktan vazgeçin! Ya bir yol bulup yürüyün! Ya yürüyenlere yol açın, ama asla yolun tıkayıcısı, Efendi Hazretleri ile ihvanı arasında aşılmaz sarp dağlar olup, Efendi Hazretlerine erişimin engelleyicisi olmayın!
NOT: Cevap vermekten nereye kadar kaçabileceğinizi zannediyorsunuz? Bu sorular cevaplandırmadığınız sürece daima karşınıza çıkacak ve insanların size karşı şüphe ve tereddütleri son bulmayacaktır. Hakikatlerle yüzleşme zamanı gelmiştir. Hakikat güneş gibidir. Doğduğu zaman karanlıklar yerini aydınlığa bırakır.
Hakikatleri Duyurmak Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu