Marifet Dergisi 28. sayısından alıntılarla İDDEF ve İsmailağa Vakfına sorularınızı sormaya devam ediyoruz.
Marifet Dergisi 28. sayı, sayfa 18; “Kendisini ve cemaatini olabildiğince siyasetten uzak tutan Efendi Hazretlerinin Camisi’nin tabiri caizse siyasi parti binasına çevrilmesinden, kürsülerde ve hatmi şeriflerde parti propagandası yapılmasından rahatsız olan Efendi Hazretleri, heyet parti ismi açıklayınca; “Ben olsam öyle söylemezdim. Bu hususta ihvana ağız açmamak lazım.” buyurmuşlardı.”
Efendi Hazretlerimiz, partiler üstü, zamanlar ötesi bir şahsiyettir!
Efendi Hazretlerimizin duruşu, siyaset ve siyasetçiye yön veren, kalite getiren, siyasetin ve siyasetçinin de üstünde bir duruştur.
Efendi Hazretlerimizin bakış açısında, takım tutar gibi “Taraftar” duruşu sergilemekte yok, hiçbir iyiliği görmeyen “Düşman” gözüyle bakmak da yok. “Adalet” duruşunu sergilemek var.
Çünkü taraftar gözüyle bakarsan; hiç bir yanlış göremezsin. Düşman gözüyle bakarsan, hiç bir doğru göremezsin, ama adalet gözüyle bakarsan; “doğrusuna doğru, eğrisine eğri diyebilirsin. Eleştirilecek yönleri de vardır. Övülecek yönleri de vardır” dersin.
Efendi Hazretlerimizin taraftarı olduğu, fanatiği olduğu ve asla taviz vermediği tek konu; “Ehli Sünnet vel Cemaat mezhebini yaşatmak ve sünneti ihya konusudur.”
Efendi Hazretlerini sadece bir zamana, bir partiye hasretmek; O’nun rahmet oluşunu anlamamak ve O’nu sınırlandırmak demektir.
O’nun siyaseti, Kuran’ın siyasetidir. O’nun siyaseti, Peygamber Aleyhisselam’ın siyasetidir. O (k.s.) 78 milyonun değil, tüm insanlığın “Mürşidi Kamilidir.” Alemlere rahmet olarak gönderilen, rahmet peygamberinin rahmet varisidir.
Şimdi Ey İsmailağa Vakfı Yöneticileri…
Efendi Hazretlerimiz hayatı boyunca hiçbir siyasi partinin peşinden, taraftarı olarak gitmediği ve cemaatini de; “şu partiye bu partiye üye olacaksınız” şeklinde yönlendirmediği halde; size ne oluyor ki Efendi Hazretlerimizin camisini tabiri caizse siyasi parti binasına çevirebilmekte, O’nun kürsüsünü ve mihrabını ucuz parti propagandalarına alet edebilmektesiniz?
Efendi Hazretlerimiz, tekkesini ve muridanını hiçbir partinin lokomotifi yapmadığı halde; sizin bu camiayı birilerinin arka bahçesi haline getirmenize ne demeli?
Sizler bu kapının parti kapısı olmadığını; bu kapıya herkesin ihtiyacı olduğunu bilmiyor musunuz?
Sizin Efendi Hazretleri anlayışınız bu mudur? Her şeyiyle takipçisi olduğunuzu söylediğiniz Efendi Hazretlerini sizler böyle mi takip ediyorsunuz?
İsmi üzerinde “Parti” Gruplara ayırmak parça parça etmek iken; Efendi Hazretlerimizin yüce davasını, pak cemaatini basit menfaat ve nüfuz hesaplarına, politik ayak oyunlarına ve parti taraftarlığına alet ederek bu cemaati paramparça ettiğinizin farkında değil misiniz?
Sizler Efendi Hazretlerimizin mi yoksa partilerin mi müritlerisiniz?
Sizlerin Efendi Hazretlerimizin bu ahlakını bırakıp ta, Efendi Hazretlerimizin tekkesini parti binalarına çevirmeniz, tefrika ve fitne değil de nedir?
Sizin bu parti taraftarlığınız camiamızın içini boşaltmış, cemaatimiz Efendi Hazretlerini dinlemekten çok, partileri dinler hale gelmiştir.
Meşayihi Kirâmın ruhaniyetlerinin hazır olduğu hatmi hâcelerde dahi hocalar ve cemaatimizi birbirlerine beddua edecek hale gelmiştir.
Efendi Hazretlerimizin güzide cemaatini süfli parti meselelerine alet ederek ne hale getirdiğinizi görmüyor musunuz?
Bu anlayışınız camiamızın içini boşaltmaktan başka bir şey değildir. Bu yüzden camiamızdan özür dilemeli ve kaçırdığınız bu kişileri tekrar camiye ve cemaate kazandırmanız gerekmektedir.
Uyarmak Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu