Sanat, insanoğlunun yaratılışından beri dünya tarihinin güzelliklerini günümüze kadar taşıyan en önemli hususlardan biridir. Sanat, en büyük Sanatkar olan Rabb’imizin yarattığı şeylerden insanlığın hem dünyasına hem de ahiretine fayda sağlayacak, hizmet edecek, ufkunu genişleterek hayra yönlendirecek bir güzelliği dünyaya kazandırmaktır.
Sanatçı, Kainattaki Mevla Teala’nın eşsiz sanatını görebilen, sanatını O’nun rızası için beyin yorup, başta Müslümanların, İslam aleminin ve tüm insanlığın yücelmesi temennisiyle sanatını insanlığın hizmetine sunabilen kimsedir.
Mevlânâlar, Yunus Emreler, İmam-ı Gazaliler, Mimar Sinanlar gibi nice büyük ustalar bu çizgiyi en bariz şekilde yakalamış yazdıkları şiirlerle, kitaplarla ve yaptıkları eserlerle dünyayı kendilerine hayran bıraktırmışlardır. Ve bu hayranlık hala devam etmektedir. Öyle ki hala insanlar onların dünyaya kazandırdıkları eserlerden büyük ilham ve ibret almakta, geleceğimize ufuk açmaktadırlar.
Peki, günümüzde sanat ve sanatçı anlayışımız böyle midir? İnsanlığın karanlıklardan aydınlıklara çıkması için mi çalışmakta yoksa karanlığın dibine inmesi için mi? Uğraşmaktadırlar. Bir takım dünyevi menfaat ve ideolojilerin esiri olup, imanla, ahlakla, edep ve haya ile uzaktan yakından alakası olmayan, zamanımızı bize hiçe saydıran, din ile her türlü alay edip izleyicisinin, dinleyicisinin ve okurunun Hak’tan hakikatten uzaklaşmasını sağlayan bu boş işlerin ve kişilerin adı ne zamandan beri sanat ve sanatçı olmuştur.
Her türlü hayasızlığı milyonlarca insanın gözü önünde yapabilen, yaşamadıkları güzellikleri riyakarlıkla yaşamış gibi gösteren, hem kendini hem de sevenlerini dinden uzak işlerle meşgul edenler, hangi sanata hizmet etmektedirler. İlahi sanat olmadığı ortada iken bu olsa olsa şeytani bir sanattır.
Şimdi bu şekilde yaşayıp yolun sonuna gelenlerin, yaptıkları işlerle anılmasından daha doğal ne olabilir ki? Eğer sen yaptığın sözde Sanatını insanımızı Allah’tan, peygamberden uzaklaştırmaya, her türlü çirkinlik ve şerrin yayılmasına sebep olarak kullanmışsan, sanatınla dinsizliğe ve şerre hizmet ettiysen, riyakar olmadıkça insanlar seni arkandan nasıl hayırla yad etsinler?
Maalesef kendilerine sanatçı denilen bir takım güruh, ecdadın ibadet için yaptırdığı camilerin, konser alanı ve meyhanelere çevrilmesini büyük bir işmiş gibi görüp, bir de utanmadan, sıkılmadan buraları cami yaptırmayalım diye açık açık içlerindeki kirlerini, kinlerini ortalığa saçabiliyorlar. İçinden çıktıkları halkın inanç ve değerleriyle alay eden, yaşadıkları toprakların manevi değerlerini hiçe sayan bu vicdan yoksunları bugün maalesef sanatçı diye geçinmektedirler.
Asıl garabet ise, bu zihniyetteki sözde sanatçıların öldükten sonra, karşı çıktığı, yaptırmayalım dediği o mabetlerin musalla taşından ölülerinin cenaze merasimlerinin yapılması ve her gün saldırıp, hakaret ettikleri Müslümanların da arkalarından “iyi bilirdik” diyerek cenaze namazlarını kılmalarıdır. Faraza birisi çıkıp “bu adam din düşmanıydı, dinle alay eder, dini ve Müslümanları aşağılar, insanlığı hayasızlığa teşvik ederdi, o yüzden iyi değil kötü bilirdik, hakkımızı helal etmiyoruz” diyecek olsa, hemen linç girişimine başlıyorlar. Sanki birilerinin sanatçı kimliği, Müslüman kimliğinden daha üstünmüş ve bu kimlik onların bütün çirkinliklerini, İslam’a ve Müslümanlara karşı yaptıkları hakaretleri örtermiş gibi bir anlayış hakim.
Onlar yaşarken ahlaki ve dini değerlerimize, İslam’a ve Müslümanlara her türlü hakareti, çirkin iftirayı rahatça sanatçı oldukları için yapma hakkını kendilerinde bulacaklar, öldüklerinde ise bizler bu kimseleri sadece sanatçı dendikleri için hayırla anmak ve cennete göndermek vazifesi bize düşecek öyle mi? Onlar yaşarken demokrasi ve özgürlük ifadelerinin arkasına sığınarak her türlü fuhşiyatı özendirerek yayacaklar, öldüklerinde musallamıza getirildiğinde bizler kötü biliriz, hakkımızı helal etmiyoruz diyebilme özgürlüğüne sahip olmayacağız öyle mi? Hayatının tamamını küfür, inat, fuhşiyat ve çirkinliklerle dolu dolu yaşamış kimselerin, sadece ölmüş olması onları iyi kılmak ve mecburi istikamet cennete göndermemiz için yeterli bir sebep midir?
Rabbimizden hidayetleri Mukadder olanlara bir an önce hidayet vermesini, Mukadder olmayanların şerrinden de tüm insanlığı korumasını niyaz ediyoruz.
Hayra vesile, şerre engel olmak bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu