İsraf ve Zararları | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

İsraf ve Zararları


lemlerin tek ve gerçek sahibi olan Hazreti Allah (c.c.), kâinatı her türlü nimet ile donatmış ve süslemiştir. Yarattığı tüm bu nimetlerini de eşrefi mahlûk olan insanın istifadesine sunmuştur. Gökyüzündeki Güneş, Ay ve yıldızlardan tutunda gecesinden gündüzüne ve “Saymaya kalksanız sayamazsınız” buyrulan daha nice nimetleri, insanın huzur ve mutluluğu için yaratmıştır.

Mevla’mız: “ Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz, çünkü Allah (c.c.) israf edenleri sevmez.” (A’râf:31) buyurarak, bu nimetlerin nasıl kullanması gerektiğine ölçü getirmiştir. Ayrıca Konulan bu ölçülerin, insanlığın menfaati için konulmuş ölçüler olduğunu bilmeliyiz. Allah’ımız (c.c.) tarafından konulan ölçüler de aslında bizler için birer nimettir.

Verilen sayısız nimeti, yerli yerinde kullanmadığınız takdirde israfa düşmüş oluruz. Buda elimizdeki nimetlerin ve kaynakların yok olmasına neden olur. İnsanlığın zararına olan bu durum, sonunda huzursuzluğa ve mutsuzluğa yol açar. Kısacası nimetin israfı, bela ve sıkıntı getirir.
İsrafın boyutu tüm dünyada korkutucu boyutlara ulaşmış durumdadır. Bugün Türkiye’mizde Fırıncılar Federasyonun bilgilerine göre 82 milyon ekmeğin 77 milyonu tüketilirken, günlük 5 milyon ekmekte israf edilmektedir. Türkiye’de bir yılda israf edilen ekmek, ortalama 450 bin ton buğdaya karşılık gelmektedir. Dünyada yılda yaklaşık bir buçuk milyar ton gıda israfı yapılırken, diğer taraftan 870 milyon insan açlık sınırında yaşamaktadır. Yapılan israfın dörtte biri ile tüm dünyadaki aç insanlar doyurulabilmektedir. İsraf sadece ekmek ile sınırlı kalmayıp, sularımızda, evimizde kullandığımız ev eşyalarında, sağlığımızda, ilaç sektöründe, zaman konusunda ve daha nice nimetleri kapsamaktadır.

İsraf konusunda neslimizi, halkımızı ve özellikle de gençlerimizi, bilinçlendirme hususunda zafiyet yaşamaktayız. Yaşan bu zafiyetten dolayı da israfın önüne geçememekteyiz.

İsraf anlayışı yüzünden insanımız, elindeki nimetlerle yetinmeyerek, ihtiyaçlarının çok ötesindeki keyfi nimetleri elde edebilme çabasına girmiştir. Elde etme hırsıyla, devamlı bir arayış içinde olan insanlarımız, gasp, hırsızlık, yalancılık ve dolandırıcılık gibi pek çok kötü yollara düşmektedir.

Bizler evlatlarımıza ve gençlerimize ne kadar geniş imkânlar sağlasak da, onlara İslami kanaati, nimete şükrü öğretmediğimiz müddetçe her zaman daha fazlasını isteyeceklerdir. Zira Efendimiz (s.a.v.) ; “Bir adamın bir vadi dolusu altını olsa, başka yerde bir vadi dolusu altın olduğunu bilse, onu da ister. İnsanoğlunun gözünü ancak toprak (ölüm) doyurur.” buyurarak, olayın ciddiyetini bildirmiştir.

Toplumumuzda henüz eskimeyen ev eşyalarının, telefonların, kıyafetlerin ve bunun gibi daha nice şeylerin modası geçtiği için veya başkasında var diye yenilenmesi, günümüzdeki israfın başka bir boyutudur.

Toplumumuzda her ferdin, her ailenin, her kurumun, hatta devletin israf konusunda kendisini bir daha gözden geçirmesi gerekir. Ayrıca İslami ölçüler ışığında israfın ne demek olduğu tekrar doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Daha sonrada herkese bu konudaki bilinçlenmeyi kazandırmak için eğitimler verilmelidir. Özellikle küçük yaştaki çocukların eğitimi hususunda daha dikkatli olunarak israf alışkanlığının kötülüğü öğretilmelidir. Tutumlu olma şuuru ve alışkanlığını kazandırılmalıdır. Bu tür ciddi bir meseleyi nemelazımcılık yaparak dikkate almadığımız zaman şuurlanma da olmayacaktır. Böyle olduğu müddetçe de insanlarımızda nimete karşı israf ve nankörlük sürekli artacaktır. Bunun önüne geçmek için devletimiz başta olmak üzere, medya, Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, cemaatler, cemiyetler, kanaat önderleri ve bütün kurum kuruluşlar devamlı halkımızı bilinçlendirme gayreti içinde olmalıdır. Allah (c.c.)’ın sevdiği kişilerden ve toplumlardan olmamız için, O’nun (c.c.) sevmediği israftan uzak durmalıyız. Böylece memleketimizde bolluk ve bereketin daim olmasını sağlayabiliriz.

Nimeti takdir etmek bizden, muvaffakiyet Allah (c.c.)’tandır.

 

 

 

Yorum yapın