
Rabbimize şükürler olsun ki Laleli esnafından Cüneyt abimize daha önce Kur’an-ı Kerim öğretmek nasip olmuştu, şimdi de sakal ile tanışmasına vesile olduğumuz için Fatih Medreseleri ailesi adına Efendi Hazretlerimizin göstermiş olduğu yolda istikamet üzere yürüdüğümüz için büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Rabbim abimizin sakalını muhafaza etmek nasip eylesin. Cüneyt abimize vesile olan Fatih Medreseleri Heyet Kurulu üyesi Yasin Başkeser Hocamıza teşekkür ediyoruz.
Efendi Hazretlerimizin (k.s.) sakalı şerif ile alakalı veciz bir ifadesinde “Biz sakalı değil, sakal bizi muhafaza ediyor” Rabbim hizmetlerimizin sayısını arttırsın.
SAKALIN EHEMMİYETİ HAKKINDA AYET VE HADİSLER
Allah-u Teala şöyle buyurdu: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr, 59/7)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Şeytan artık bu topraklar üzerinde kendisine tapılmasından ümidini kesmiştir. Fakat bunun dışında sizin önemsemediğiniz bazı şeylerde ona itaatiniz onu memnun eder. Bundan kaçının. Muhakkak ki ben size iki şey bıraktım ki bunlara sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Bunlar Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin Sünnetidir.”
Peygamberimiz (s.a.v.)’in özellikle çok üzerinde durduğu sünnetlerden biride sakal bırakma sünnetidir. Teessüfle söylemek zorundayız ki bu sünnet unutulmuş ve bırakanlara da ciddi bir baskı yapılmıştır. Ancak şükürler olsun ki özellikle İsmailağa camiamızdaki hocalarımızın üstün gayretleri ile emri bil maruf çalışmalarına hız verilmiş ve de özellikle Sultanımız Efendi Hazretlerimizin en çok üzerinde durduğu sakal sünnetini yavaş yavaş tekrar diriltmeye muvafık olmaya başlamışızdır, elhamdülillah.
Gönüller sultanı Efendi Hazretlerimiz (k.s.) irşad vazifesini eline aldığı günden beri gittiği her yerde, bulunduğu her mekanda erkeklerin sakal bırakması, bol giyinmesi, takke takması ve sarık sarması hususunda çok kişinin bu sünnetleri giymesine vesile olmuş olup, bizlerinde bu vazifeyi en güzel bir şekilde sürdürmemizi istemiştir.
Bir gün Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna Kisra’nın iki elçisi gelmişti. Kisra’nın Peygamber (s.a.v.)’e gönderdiği iki elçinin ikisi de sakallarını kesmiş, bıyıklarını ise uzatmışlardı. Rasulullah (s.a.v.) huzuruna gelen bu adamların yüzlerine bakmak istemedi ve onlara;
– “Yazıklar olsun, size bunu kim emretti?” diye çıkıştı. Onlar da;
– “Bize bunu Rabbimiz (yani Kisra) emretti” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– “Fakat Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyığımı kısaltmamı emretti.”
Tıp ilim adamları sakal bırakmanın şu faydaları olduğunu belirtmişlerdir:
Birincisi: Sakal kesme âleti (ustura, jilet vs.) çenede ve yanaklarda gezdirildiğinde görme duygusuna zarar verir. Bu harekete devam edenlerin görme gücü zamanla zayıflar. Fakat sakal bırakanlar, kesmenin meydana getirdiği görme zayıflığı rahatsızlığından uzak olurlar. Tıp otoritelerince bu böyle tespit edilmiştir.
İkincisi: Sakal, zararlı mikropların boğaz ve göğüs dışına ulaşmasını önler.
Üçüncüsü: Diş etlerini tabiî arızalardan korur.
Dördüncüsü: Sakal kılına vücuttan yağ ifrazatı yayılır, bununla cilt yumuşak ve taze kalır. Canlılık kazanır. Aynen, yeşil otlar bitiren sulak arazinin su ile canlılığını sağladığı gibi. Fakat, sakal tıraşı olmakla yüzdeki bahsedilen bu ifraz vazifesi durur ve ciltte kuruluk hasıl olur.
Beşincisi:Sakal ile spermatik madde arasında batınî bir irtibat (bağ-alâka) vardır. Erkeklik sakal bırakmakla kuvvetini muhafaza eder. Şayet insanlar sakal kesmeyi itiyad edinseler, nesilden nesile bu böyle devam etse; sekizinci kuşakta erkeklerin sakal özelliğinden mahrum olarak doğmaları neticesini meydana getirir.