İsmailağa Vakfı Değişmez Yöneticilerinden İDDEF Dostu Seyfettin İnanç’a Cevap Bekleyen Sorular -1
Seyfettin İnanç meselesi o kadar derin ve karmaşık bir konu ki yazıya nerden başlayacağımızı bilemiyoruz.
Hangi konudan başlayacak olsak hepsi vakfımıza ve camiamıza yakışmayacak derecede çirkin ve her biri sansasyon niteliğinde haber değeri olan hususlardır!
1- İsmailağa Vakfı’nda 5 başkan ve 5 yönetim kurulu değiştiği halde Seyfettin İnanç’ın 25 yıldır değişmeyen, değiştirilemeyen vakıf yöneticisi olmasının sırrı nedir?
2- Seyfettin İnanç’ı bu kadar önemli kılan nedir ki herkes yerini ve vazifesini bir başkasına bırakırken, onun yeri değiştirilemiyor? Anladığımız kadarıyla İsmailağa Vakfı tarafından değiştirilmek istense de bu kişinin gizli bir el, derin mihraklar tarafından değiştirilmesi istenmiyor.
3- Seyfettin İnanç’ı 12 Eylül Anayasasının “Değişmez, Değiştirilemez.” maddeleri gibi böylesine önemli kılan nedir?
4- Seyfettin İnanç’ı İsmailağa Vakfı’nın yönetimine getiren eski istihareci dahi gönderildiği halde, Onu her yönetime gelen başkanın yaveri ve vakıf yönetiminin “Karakutusu” kılan irade kimdir?
5- Herkesin bildiği gibi Seyfettin İnanç, vakıf yönetimine girinceye kadar, kendi halinde gariban bir hoca iken epey bir zamandır sahibi, patronu ve ortağı olduğu bizim şimdilik Habibler, Zeytinburnu ve Fındıkzade de şubeleri olduğunu bildiğimiz “İNANÇLAR A.Ş.” ile ve bilemediğimiz başka başka ticari ortaklıklarla İsmailağa Vakfı’nın yöneticisi oluşunun arasında bir alaka var mıdır? Onun bu ticari başarılarının arka planında İsmailağa Vakfı’ndaki yöneticiliğinin katkısı nedir?
6- Seyfettin İnancın garibanlıktan lüks hayata geçişi, yükselişi önlenemez ticari başarılara imza atışı ve Paşa Limanı Adası’ndaki Tuzla Tatil Konakları’nda yaptığı tatillerin masrafları kendi parasıyla mı, yoksa vakıf sermayesi ile mi karşılanmıştır?
7- Bir önceki vakıf başkanı tarafından vakfın, sayıları yüzleri bulan gayrimenkullerini, vakf ediliş gayesinin dışına çıkarak, kendilerince bir ihale sistemi ile çocuklarını ve yakınlarını ihaleye sokup ucuza satın aldıkları ve böylece İsmailağa Vakfı’nı bu satışla zarara uğrattıkları iddiası ve vakfın kasası, karakutusu sayılan Seyfettin İnancın ise bu zararına satışa göz yumduğu iddiaları doğru mudur?
8- İsmailağa vakfını, adeta bedava dedirtecek satışlarıyla zarara uğrattığı iddia edilen, gizemli ve derin ilişkileri bulunan bu kişinin, resmiyette asla öne çıkmadığı halde, perde arkasından İsmailağa Vakfı ve İDDEF’in bütün işlerini yürüttüğü doğru mudur?
9- Bütün belediyelere, işadamlarına ve ticari kuruluşlara İsmailağa vakfı adına vakfın kasası olarak takdim edilen bu şahsın şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi gereğince takip ve kontrolü kimler tarafından yapılmaktadır?
10- Nasıl takip ediliyor ki bu lüks hayat ve kurulu şirketler zinciri milyon dolarlık cirolarla faaliyetlerine devam etmektedir?
11- Bu kişinin üzerindeki gayrimenkuller ve yüksek miktardaki banka hesapları kendisinin midir yoksa vakfa mı aittir? Eğer kendisinin ise, bu değirmenin suyu nereden gelmektedir? Kendisinin değil de vakfa ait ise, neden sadece bu kişinin üzerine yapılmıştır ve teminat alınmış mıdır? Bu gizemli insanın bu sorulara şeffaf bir şekilde cevap vermesi lazım ki camiamızın bütün fertlerinin kalbi müsterih olsun. Yoksa bu gizemlilik devam ettiği sürece, kamuoyu ve camiamızın cevabını beklediği bu sorular, merak konusu olarak kalmaya devam edecektir.
Not: Seyfettin İnançla ilgili ikinci yazımız, bütün camiamızı derinden yaralayan ve milleti dolandırıp büyük sıkıntılara sebep olan validesi ile alakalı sorular olacaktır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu