

Teravih, Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rekâtının sonundaki oturuş, tervîha olarak adlandırılmış, sonradan bu kelimenin çoğulu olan teravih kelimesi ramazan gecelerinde kılınan nafile namazın adı olmuştur.
Erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekke’de olan teravih namazı yirmi rekât olup tek başına kılınabildiği gibi cemaatle kılınması daha faziletlidir.
Peygamberimizin teravih namazını nasıl kıldığını Hazreti Aişe şöyle anlatmıştır; “Rasulullah (s.a.v.) bir gece mescitte nafile namaz kılmıştı. Birçok kimse de ona uyarak namaz kıldı.
Sabah olunca “Rasulullah geceleyin mescitte namaz kıldı” diye konuştular. Ertesi gece de Efendimiz (s.a.v.) namaz kıldı. Halk yine olanları konuştu, katılacakların sayısı iyice arttı. Üçüncü veya dördüncü gece halk yine toplandı. Öyle ki mescit, insanları alamayacak hâle gelmişti. Ancak Peygamberimiz (s.a.v.) bu dördüncü gecede yanlarına çıkmadı.” Diğer bir rivayet ise şöyledir; “Peygamber efendimiz, 3-4 gün teravihi cemaatle kıldırdı, daha sonra evden çıkmadı. Sebebi sorulunca, (Teravih namazının size farz olacağından korktuğum için, evden çıkmadım) buyurdu.” (Buhari)
O günden sonra herkes teravih namazını evinde veya mescitte kendi kendine kılmaya devam etmiştir. Hz. Ömer devlet başkanlığı sırasında teravih namazı kılmadaki dağınıklığı görmüş bunu önlemek için cemaati bir imam arkasında toplayıp tekrar cemaatle kılmanın daha hoş olacağını arkadaşlarına söylemiş ve ashabın ileri gelen hafızlarından U’bey İbni Kâ’bı imam tayin ederek teravih namazının cemaatle kılınmasını yeniden başlatmıştır.
Teravihin 20 rekât olduğuna inanmayanın bidat ehli olduğu Nur-ül-izah şerhinde yazılıdır. İmam-ı Azam Hazretleri, “Teravih namazı müekked sünnettir. Hazret-i Ömer, teravihin 20 rekât olarak cemaatle kılınmasını kendiliğinden ortaya çıkarmadı. O, elindeki sağlam esasa, yani Rasulullah’ın sünnetine dayanarak emretti buyuruyor’’. (El-İhtiyar)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu namazın kılınmasını ümmetine tavsiye ve teşvik etmişlerdir; “Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan namazını kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı bağışlanır.”
İbni Abbas Hazretleri bildiriyor ki; “Rasulullah, yatsıdan sonra, vitirden önce, 20 rekât namaz kıldıktan sonra, Ramazanda 20 rekât teravih namazı kılanın, yirmi bin günahı affolur buyurdu.”
Bu naslardan anlaşılıyor ki; Peygamberimiz ve ashabının son derece önem verdiği bu ibadete devam edilmesi elbette Ramazan-ı Şerifte ki en makbul ibadetlerdendir. Böylece gündüzünü oruçla geçirdiğimizin bu mübarek Ramazan günlerinin gecelerini de bu şekilde ibadetle geçirerek Mevla’ya kulluğa yakışır amellerde bulunmuş oluyoruz. Ki buda bizlere ibadete sabrı öğretiyor.
Camilerimizin dolup taşması, kalabalık cemaatlerle bu namazların kılınması hem mükâfatlarımızın artmasına hem de kaynaşmamıza vesile olmaktadır. Yaşlısını gencini ve evlatlarımızı bu şekilde omuz omuza camilerde görmek insanı gerçekten mutlu ediyor. Hatta içimizden ‘’Ne olur Ramazandan sonra da camilerimiz böyle şenlense, gencimiz, yaşlımız ve yavrularımız camileri doldurmaya devam etse diye geçiriyoruz. İnşallah Rabbimiz bu hassasiyeti Ramazandan sonrada bizlere ikram eder.
Camileri doldurmak bizden, Mükâfatı Rabbimizdendir.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu