Bizler insan olarak, Rabbimizin kulu olarak Dünyaya geldik. Kimisi gerçek âlem olan ahiret hayatına irtihal etti, kimisi ise sırasını bekliyor. Bu kısa dünya hayatında çok ciddi gayretler ve çalışmalara imza atarız. Öyle ki şu anda bile herkesin yüzlerce işi vardır, planları vardır, emelleri vardır.
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahabelerin yanına, kuma düz bir çizgi çizer. Uzun olan çizginin önüne ve yanına çıkıntılar yapar. “Bunlar nedir?” diye sorar. Sahabeler “Allah resulü daha iyi bilir” derler. Allah resulü “Bu çizginin başındaki insanın doğumudur” der. “Diğer çizgi ise emelleridir, planıdır.” Hemen doğumun yanına bir çizgi daha çizer. “Peki ya bu nedir?” Diye sorunca sahabeler yine bilemezler. Efendimiz (s.a.v) “Buda kişinin ölümüdür” der. İşte bu çizelge hepimizi çok iyi anlatıyor. Yaratılış gayemiz olan Rabbimize ibadet için, Rabbimizi bilmek için yaşamak istiyoruz belki ama hep ileriye, hep sonraya atıyoruz. Daha sonra, daha sonra derken birde bakmışız ki ahiret yolculuğu başlamış.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bundan 1400 sene önce ahir zamandan, kıyamet alametlerinden bahsetmiştir. Ve bu alametlerin hepsi şu anda tahakkuk ediyor, yaşanıyor. Mustafa İsmet Garibullah Büyük Şeyh Efendi 170-180 sene kendi zamanları için ahir zaman diyorlar, fitne zamanı, dinin unutulduğu garip zaman diye ifade buyuruyor. Peki ya bu zamanı görseler ne derlerdi acaba?
Osmanlı döneminde insanlar dinini rahat yaşıyorlardı. İmkânları bu doğrultudaydı. Herkes Rabbine itaat etmek için yarışırdı, sohbetler dolup taşar, tekkeler ve İlim meclisleri halk ve devlet tarafından el üstünde tutulurdu.
Ama bu zamanlar azın azıdır. Hatta yok denecek kadar azdır. İşte bu sebeple azıcık dahi isteyene çok veriliyor. Gelin zamanımızı fırsat bilelim. Hayatımızı ganimet bilelim. Efendi Hazretlerimizin, Hocamızın kıymetini bilelim.
Nakşibend Hazretleri bir ifadesinde şöyle buyuruyor “Evladım bu kapıya gelmeyene üzülmem, bu kapıya gelip de istifade etmeyene üzülürüm” çünkü bulamayan gelememiştir. Ama bulup ta istifade etmeyen, kıymet bilmeyen ne büyük bir devleti kaybettiğini anladığında büyük pişmanlık duyacaktır.
Gelin bizde istenilen gibi yaşayalım, gayretimizi artıralım. Hem kendimizi kurtaralım, hem de millete ışık tutalım.
İstifadeye Teşvik Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu