19.06.2012 tarihinde Cihan Vakfı Mekke Mescidinde organize edilen Programda Fatih Medreseleri heyet üyelerinden Mesut Özdemir hoca sohbet etti.
“Karıncanın ayağı kadar ekmek kırıntısını çöpe atmak bizi helak eder” (Efendi Hazretleri k.s.)
Allah-u Teâlâ’nın Âdem (a.s.) İlk öğrettiği ekmektir. Ekmeğin tarifini Allah (c.c.) vermiştir. Karınca ayağı kadar ekmek çöpe giderse helak oluruz buyuran Efendi Hazretlerimizin sözünü anlamamız için bakın bilim adamları ne diyorlar. Günümüzdeki bu büyük hastalıklar ve çaresiz hastalıkların en büyük nedeni lağama karışan ekmek kırıntılarından kaynaklanıyor. Az yiyelim ekmeği çöpe atmayalım. Sofra bezlerini lavaboların içine silkelemeyelim, lavabodan lağama gidiyor, dikkat edelim.
ÇOK YEMEK KALBİ ÖLDÜRÜR
Peygamber Efendimiz (s.a.v) kısa gecelerde yatsı namazından sonra su bile içmezdi ki, ağırlık yapmasın diye Peygamber Efendimiz (s.a.v) günde iki öğün yemek yerdi, acıkmadan sofraya oturmaz, doymadan sofradan kalkardı. Midenin üç’te birini boş bırakırdı.
Habeşistan Kralı Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e hediye olarak bir tane doktor gönderdi. Ümmetten kimse doktora gitmeyince doktor Peygamber Efendimiz (s.a.v) gelerek ya Resulallah kimse tedavi için gelmiyor diye şikayetlenmiş, Peygamberimiz (s.a.v) “Benim ümmetim acıkmadan sofraya oturmaz doymadan kalkar bu yüzden hastalanmazlar” buyurdu.
Mesut Özdemir Hoca sohbetin devamında Yunus Suresi’nin 31.ci ayetiyle devam etti. “De ki, size gökten ve yerden kim rızık veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kim? İşleri idare eden kim? Hemen ‘Allah’dır’ diyecekler. De ki, O halde Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
Bir metrekarenin içine ektiğimiz kupkuru tohumlar Mevla’nın yağdırdığı yağmurla filizlenip acı tatlı ve rengarenk meyvelere sebzelere dönüşüyor, onları yediğimizde vitaminler yerli yerine ulaşıyor. Her şeyi tertipli ve düzenli bir şekilde yürüten Allah-u Teala’dır.
Başka bir ayette Mevla Teâla mealen “Ehlinize namazı emredin sizden rızık istemiyorum sizi ben rızıklandırıyorum” buyuruyor.
Bir gün Süleyman (a.s.) Allah-u Teâlâ’ya; “Ya Rabbi bugün rızkı ben vermek istiyorum” dedi. Allah (c.c.) kabul etti. Süleyman (a.s.); “Denizdeki canlılar için denizin kenarına kocaman bir sofra kurdu, bir tane balık gelip hepsini yedi.” Süleyman (a.s.) vazgeçti yolda giderken dereden karşıya geçen bir kurbağa ve sırtında bir karınca, karıncanın ağzında ufacık yiyecek, dereden karşıya geçtiler ve karınca bir taştaki ufak delikten içeri girdi, yiyeceği bırakıp, kurbağanın sırtına binerek geri gitti. Süleyman (a.s.) sonra taşı kırdı, taşın içinde deliğe sığmadığı için dışarı çıkamayan bir kurt gördü. Süleyman (a.s.) eğer rızkı ben verseydim, bu taşın içindeki kurdu unuturdum, dedi.
Program aşrı şerif ve musafaha ile sona erdi.