Pek muhterem Resul Bölükbaşı Hocam. Büyük Bayram Hocam. Ahmet İslamoğlu Hocam.
Sizleri en kalbi muhabbetimizle selamlıyoruz.
Allah-u Teâlâ sizi Efendi Hazretlerimizin manevi mirası ile şereflendirsin, üzüleceğiniz şeylerden her türlü kaza ve belalardan sizleri korusun. Âmin
Kıymetli Hocalarım. Allah-u Teâlâ sizi kâinatta azdan az kişiye nasip olan çok kıymetli bir makama koydu. Peygamber Efendimizin hakiki varisi olan Efendi Hazretlerimizin müridi, hocası ve onun davasının vazifelisi kıldı Elhamdülillah. Onun cemaatine, ihvanına ilim okutabilmeyi, insanları cehaletten kurtarabilme yolunu sizlere nasip etti Elhamdülillah.
Bu vazife çok güzel, çok önemli bir vazife olmakla beraber; size, bize hepimize o denli sorumluluk ve mesuliyet yükleyen bir vazifedir. Siz Efendi Hazretlerinin ihvanısınız. O’nun hocalarısınız, piyasada bol bulunur mürşitlerden herhangi birinin değil; Efendi Hazretleri’nin ihvanısınız. Yüzbinlerce hocalardan değil, Efendi Hazretlerimizin hocalarısınız.
Hocalarım. Son zamanlarda ülkemizde ve camiamızda yaşadığımız birtakım hadiseler, içinde bulunduğumuz sıkıntılı haller hepimizin oturup bir durum tespiti yapmamızı, yapıcı ikaz ve tavsiyelerle birbirimizin terakkisine gayret etmemizi zorunlu hale getirilmiştir.
Peygamber aleyhisselatu vesselam efendimizin hadisi şerifi uyarınca hepimiz sorumluluk sahibi olan çobanlarız. Hepimiz elimizin altındaki başta çoluk çocuğumuzdan, talebelerimizden, hocalarımızdan, cemaatimizden ve ihvanımızdan sorumluyuz. Hepimiz, Peygamber aleyhisselatu vesselam efendimizin vazifesini yürüten Efendi Hazretlerimizin vazifelisiyiz. Efendi Hazretlerimizin hepimizin üzerinde sonsuz hakkı vardır. Hiç birimiz, bu konular beni ilgilendirmiyor ve beni bağlamıyor diyemeyiz.
Sevgili Resul Bölükbaşı hocam. Büyük Bayram hocam. Ahmet İslamoğlu hocam.
Sizler de takdir edersiniz ki Camiamızda tarikat ve İhvan çalışmasının yerini; kırgınlıklar, dargınlıklar, kavga ve kargaşalar, tasfiye ve bölünüp parçalanmalar almış. Birileri kadrolar kurmak yerine, Efendi Hazretlerimizin yetiştirip kurduğu kadroları tasfiye etmekle meşgul.
En iyi becerdiğimiz konu; yetişmiş elemanlarımızı başımızdan defederek, camiamızı yaşayan ölüler mezarlığının ruhsuz cesetlerine çevirmek ve içini boşaltmak olmuş. Herkes Efendi Hazretleri adına kendini Efendi yerine koyarak, kendi verdiği kararın Efendi Hazretlerinin kararından daha isabetli, en doğru karar ve görüş olduğuna hükmeder olmuş.
Kimsenin medrese açalım, talebenin sayısını çoğaltalım, bir kişiye daha tarikat dersi aldıralım, cübbe şalvar giydirelim, çarşafa büründürelim derdi kalmamış hocalarım. Hizmet namına; birbirimizle ayrılık ve ihtilaflarımızı artırma çalışmasından başka çalışma bilmiyoruz. Nerdeyse baykuşların tüneyip yuva yapacağı camiamızda kavgasız bir günümüz ve ânımız geçmez olmuş.
Sahi, bu camiada bir toparlanma, birlik, beraberlik ve kardeşlik havasının estiğini söyleyebilir misiniz hocalarım? Öyleyse tüm bunlara rağmen siz, biz, hepimiz nasıl bu kadar rahat ve sessiz kalabiliyoruz hocalarım?
Yoksa zararı şahsi olarak kendimize dokunmadığı için mi tüm camiamızı mağdur eden ve adeta temmuz güneşi altındaki kar gibi cemaatimizi eritmeye götüren bu hadiselere tepkisiz kalıyoruz hocalarım.
Peki, hocalarım siz de, biz de, o hoca da, bu hoca da bu çalışmalardan geri durursa; bu vadiyi sizin gibi aslanlar da boş bırakırsa kimler dolduracak bu meydanı hocalarım…
Siz aslanların kükremesi gereken vadilerde, şimdi mezhepsiz, Şii, Vahabi çakalları çoktan ulumaya başladılar hocalarım.
Herkesin kendisini savunup kendini haklı göstermek için uğraştığı bu zamanda siz de biz de savunmazsak, Efendi Hazretlerimize kim sahip çıkacak hocalarım?
Hani Bu cemaatin 20 -30 sene önceki ağırlığı, toplumsal kabulü, Vakar ve ciddiyeti şimdi nerede? Peki, kim bu sorumluluğun altına girecek Hocalarım?
Bu hal bize Efendi Hazretlerimizin şu sözünü hatırlatıyor ”Zenginler bizim durumumuz iyidir okumamıza gerek yok dediler. Fakirler de bizim şimdi ihtiyacımız var çalışmamız lazım nasıl okuyalım, dediler. İlim kaldı ortada, millet cahil oldu.”
Aynı şekilde camiamızı dipdiri gözüken yaşayan ölülere, ruhsuz cesetlere çevirenlerden mi medet bekleyeceğiz Hocalarım?
Hayali ve abartılı konuşmadığımızı anlamak için İsmailağa Camii’ne bir vakit namaza gitmeniz; akşam veya sabah namazlarından birinde hatmi hâcelere katılmanız yeterli. Hani o gürül gürül dolup taşan, yer bulamadığından öndekilerin sırtlarına secde etmek zorunda kaldığımız İsmailağa Camii?
Nerede o teheccütlerde, gece iki buçuk üçlerde kapıların açılması için sıra bekleyen cemaat? Her bir sokağından, her bir evinden arı vızıltıları gibi Kur’an seslerinin yankılandığı o yerler? Cübbe – şalvar giymek, çarşafa bürünmek için yarış edenler.
Açık saçık gelip örtülere bürünenler, cahil gelip âlim dönenler, okumak için medreselerde yer bulamayanlar, emri bil maruflar için, sohbetler için koşturanlar… “Bir kişiyi daha medreseye nasıl yerleştirebilirim” “Bir kişinin daha ders almasına nasıl vesile olabilirim” “Bir kişi daha benim vesilemle namaza başlasın, cübbe şalvar giysin, çarşafa bürünsün” diye yarışanlar. Bir kişinin daha hidayetine vesile olmak için koşturanlar, pazar sohbetleri için geceden yollara dökülenler neredeler?
Perşembe itikâfları. Kılınan teheccütler. Yapılan zikirler ve tesbihatlar. Seyri sülükler, tamamlanan dersler, rabıtalar, murakabeler, sohbetler. Risale i kudsiyye, Mektubat ı Rabbani ve nafile ibadetler. İlim meclisleri, medreseler, hocalar, talebeler… Neredeler?
Efendi Hazretlerinin Davasının Adamı, Efendi Hazretlerinin Derdinin Dertlisi, Gönüller Kazanmak İçin, Başkalarını da Kurtarmak İçin Uğraşan İnsanlar şimdi Neredeler?
Diyebilir misiniz bu camia eskiden de böyleydi? Eskiden olduğu gibi midir şimdi bu cemaat? Anadolu’nun her bir köşesinden, yurt içinden ve yurt dışından ilim yolunda, okumak için, tarikat ve tasavvuf terbiyesi almak için, her şeyini feda ederek kendisini vakfeden talebeler, hocalar neredeler şimdi?
Zamanında akın akın gelen bu kimselere sahip çıkılmadı ki, şimdi bu kimselerin devamı gelmiyor? Talebe şükredilmesi gereken bir nimet olarak görülmedi ki, Allah ta artırıp bu akıntının peşini getirsin? Şükredip kıymet bilmek yerine, talebe zahmet ve külfet olarak görüldüğü için Allah da bu talebe akıntısını kesti.
“Sizin yapacağınız en büyük hizmet.”
Hocalarım, Bulunduğunuz bu makamda bugün camiamıza, Efendi Hazretlerimize, ihvana, İslam’a ve tüm Müslümanlara yapacağınız en büyük hizmet ve omuzlarınızda taşıdığınız bu ağır sorumluluğun yükünü sırtınızdan kaldıracak en büyük iş; bu camiada birlik ve beraberliğin, kardeşlik ve barışın ve birbirini kucaklamanın temini için yapacağınız çabalardır.
Siz bu vazifeyi gereği gibi yerine getirmediğiniz sürece, diğer bütün hizmetleriniz ne kadar büyük ve faydalı olursa olsun, bu çalışmanın yerini dolduramayacaktır. Hatta camiamızda ve tüm İslam âleminde barış ve kardeşliğin, birlik ve beraberliğin temini, bu çalışmaya bağlıdır desek abartmış olmayız.
Rabbim sizlerin, bizlerin vesilesiyle birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin bir an önce hayata geçmesini ve hakiki İhvan kardeşliğinin tesisini, rıza makamında bir bakışı ve teslimiyeti ve şanına layık zati muhabbetleri bütün İhvanımız arasında kurabilmeyi bizlere nasip eylesin.
Mevla Teâlâ Hazretleri camiamızı, bütün ihvanımızı, ülkemizi, milletimizi ve tüm İslam âlemini her türlü tehlikeden ve düşmanların şerrinden muhafaza eylesin.
Hepinizi En İçten Dileklerimle Selamlar, Sevgi Ve Hürmetlerimi Arz Ederiz
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu