Biz insanlar dünyaya rabbimizi en iyi şekilde bilelim, onu tanıyalım, ona kulluk edelim diye yeryüzüne gönderildik. Genel manada insan yalnız ve tek kalmış olduğu işlerde ümitsizliğe kendini iter, üzerine rehavet çöker, işini yarıda bırakır. Çünkü kendisine destek verecek, onu itecek, gayrete getirecek, yaptığı işi beğenecek birilerini arar. Hatta bu destekçiyi kişi uhrevi hususlarda da arar.
İslâm, birlik ve beraberlik dinidir. Peygamberimiz Medine’de bu örnek birlikteliği kurmuş ve nasıl olacağını göstermiştir. Böyle bir birliktelik mümin için koruyucu bir elbise, kale gibidir. Birlik ve beraberlik içerisinde olan müminler birbirlerini sever sayarlar, destek olurlar, yardımda bulunurlar. Birbirlerinin durumlarından haberleri olur, birbirlerinin eksik taraflarını tamamlarlar. Tıpkı bir vücut gibi birbirlerinin acısıyla kederlenirler.
Peygamberimiz (s.a.v.) de, birçok hadisinde Müslümanlara birlik beraberliğin önemini bildirmektedir. Hatta bir ifadesinde “Cemaatte rahmet, tefrikada, ayrılık çıkarma da ise azap vardır” buyurarak bizlere birlik ve beraberliği göstermiştir. Müslümanların birlik ve beraberlik çatısında birleşmelerinin en güzel örneği beraber namaz kılmalarıdır. Cemaatle namaz, İslâmî cemaatin temelini atar, cemaat şuurunu kazandırır. Bu nedenle cemaatle kılınan namazın derecesi tek başına kılınan namaza göre yirmi yedi derece daha faziletlidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) diğer hadisi şeriflerinde “Allah’ın rahmet eli cemaat üzerinedir”, “Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, boynundan İslam bağını çıkarmış olur”, “Sizin cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıktan, tek başına kalmaktan sakının, şüphesiz şeytan tek başına kalanla beraberdir. “Kim iman selameti ile ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa, cemaate yapışsın” buyurarak önemini vurgulamıştır.
Cemaat şuuruna sahip olmayan birçok insanın, kolayca nefsine, şeytana, heva hevesine yenik düştüğünü görmekteyiz. Hele içinde bulunduğumuz asırda, cemaatleşmenin önemi bir kat daha artmaktadır. Kendi zamanımızda bütün teşviklerin, yönlendirmelerin hep ortamdan kaynaklandığını görmekteyiz. Kişi tek başına yapamayacağı birçok çirkinlikleri arkadaş ortamının rüzgarıyla, olmadık hataları, tarifi imkansız bir rahatlık içinde yapmaktadır.
İşte bir insanında gerek namazında, orucunda, zikir meclislerine gitmesinde, haramlardan kendisini koruması için şuurlu arkadaş çevresine ihtiyacı vardır. Nice insanlar çok olumsuz yaşantıların içinden bir cemaat vesilesiyle kurtulduğunu hep beraber bilmekteyiz. Kişi İslâm’ın kurallarını en güzel şekilde ve en kolay olarak cemaatle beraber yerine getirir. Zira birçok insanın çok olumsuz yaşantılarda yüzerken intisap etmiş olduğu, cemaat vesilesiyle kendisini toparladığını, namaza başlamış, ibadetlere yönelmiş, haramlardan kendini sakındıran birisi olduğunu görmekteyiz.
Yine aynı şekilde kişi bir cemaate girdiğinde Rabbisini ve peygamberini tanımak, kendisini yenilemek, daha kaliteli bir kul olmak için arayış içine girer. Ve Kur’an-ı Kerim, arapça, ilmihal, hadis gibi eğitimleri almak ister. Müminler ile beraber olduğundan “Hayırda yarışınız” ayeti kerimesini muhatap alarak daha çok gayret içerisinde bulunur. Kişi tek başına kaldığında kendisini birçok konuda yeterli olduğunu zanneder, Allah muhafaza bu husus kişiyi kibre götürür. İllaki bir güveneceği kimselere ihtiyacı vardır. İşte günümüzdeki cemaatler kişinin dinini daha hassas olarak yaşamasını, dünyaya geliş gayesini ve müminlere karşı kenetlenmesini sağlar.
Rabbim herkese müminlerle beraber adım atmayı, cemaatin tadını almayı ikram eylesin. Cemaatlerden yüz çevirmekten, onları karalamaktan muhafaza eylesin.
Cemaatleri Sevdirmek Bizden, Yönelmek Sizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu