Her gün büyüyen kendini geliştiren bir kadro, olayın devamında her türlü imtihanlarla, sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir. Bu Allah Resul’ünün de karşılaşmış olduğu bir olaydır. Allah Resulü vazifeye ilk başladığı zaman evvela Müşrikler işkenceyle Peygamberimizi ve sahabeyi söndüreceklerini zannediyorlardı. Daha sonra bu davanın gün geçtikçe büyüdüğünü ve önüne geçemeyeceklerini anladıkları zaman, Peygamberimize birtakım kendilerince cazip olan teklifler getirdiler. Dediler ki “Ya Muhammed (s.a.v) Evet biz biliyoruz Sen davandan vazgeçmezsin, artık davandan vazgeçmeni de beklemiyoruz. Sadece senden bir şey istirham ediyoruz. Putlarımıza laf söyleme, ifade kullanma. Seni Arap Yarımadası’nın en zengini yapalım. Eğer yok ben mal mülk istiyorum diyorsan en zenginimiz sen ol. O da değil, ben sizin reisiniz olayım dersen tamam reisimiz ol ama yeter ki bu davadan vazgeç” dediler. Allah Resulü ise “Bir elime Ay’ı bir elime güneşi verseniz dahi asla ben bu davadan vazgeçmem.” diye buyurdu. Eğer Bizler Allah Resul’ünün davası üzerinde yürüyorsak, hiç şüphesiz biz de buna benzer imtihanlarla, tekliflerle karşı karşıya kalabiliriz. Davamızdan düşürmek için, günümüzü yıkmak için bir takım akla hayale gelmedik çirkin hareketlerle karşımıza çıkabilirler.
Musa Aleyhisselam’ zamanına baktığımız zaman Musa Aleyhisselam’ı dahi susturmak için Yahudiler ne yaptılar. Musa Aleyhisselam’a bir kadınla beraber oldu diye iftira attılar. Yani bu Yahudilerin bugün yapmış oldukları bir hareket değil. Bu Musa Aleyhisselam’dan beri süre gelen bir uygulamadır. Öyleyse eğer bizler de davamız yolunda sadakatli bir şekilde yürüyorsak, önümüze cazipmiş gibi görünen, davamızdan düşmemiz için birtakım teklifler veyahut imtihanlarla karşı karşıya gelebiliriz. O yüzden son derece temkinli ve dikkatli olmalıyız.
Ortada hiçbir şey olmadığı halde insan kendisini çukura atarsa, basit, suni zevklere kendini kaptırırsa, bağlı olmuş olduğu büyük kurumu çekinmeden zedelemeye kalkışırsa, bu insan zaten konumuzun dışındadır.
Bu durumlara düşmemek için özellikle genel merkezimizle bağlantılarımızı kuvvetlendirmeliyiz. Maddi manevi bizlere sahip çıkan, üzerimize her daim titreyen, hiçbir zaman bizleri yalnız bırakmayan, evlatlarından dahi bizleri ayırmayan Muhterem Hocamızla teşviki mesaileri arttırılmalı, bizi ilgilendirmeyen konularla alakalı aradıkları zaman konuyu uzatmadan, en kısa vakitte kapatmalıyız. Bizim yüzümüzden, özellikle kurumumuzun veya camiamızın zedelenmesine, zarar görmesine asla Mahal vermemeliyiz.
Bu tarz imtihanlarda, kalbinde kaypaklık olan, kalbi yanlış yollara meyilli olan kişiler, hiç şüphesiz düşmeye ve o insanların esareti altına girmeye mahkûm olacaklardır.
Fakat kalbini Mevla’ya bağlayan, Efendimizin izinde, Sultanın yolunda, Fatih Medreseleri şemsiyesi altında yürüyen, vazifesine sadakatle sahip çıkan, verilen vazifeleri askıya almayan kardeşlerimize, dünya bir araya gelse ne zarar verebilir nede davalarından ayırabilirler.
Fitnelerden Sakındırmak Bizden, Korunmak Sizden, Muhafaza Mevla Teâlâ’dandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu