

“Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara) Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (Bakara Suresi 186.ayet )
Hz. Peygamber (sav) Allah (cc)’ı zikretme konusunda yaratılmışların en üstünü idi. Günün her anında hangi işle meşgul olursa olsun Allah (cc)’ı anmaktan ve dua etmekten geri durmazdı. Furkan Suresi 77.ayeti kerimede de ki Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi buyuruluyor. Rasulullah Efendimiz (sav) hangi durumda olursa olsun dua etmekten ve Allah (cc)’ı anmaktan geri durmazdı.
Dua bir tedbirdir, en büyük teslimiyet anlayışıdır. Allah’a yalvarmak, yakarmak, ihtiyaçları arz etmek, Ondan yardım istemek, Onu yüceltmek demektir.
Her insan zorlandığı, üstesinden gelemediği bir durumla karşılaştığında, inandığı üstün varlığa sığınır, ondan yardım bekler. Sıkıntılı anlarda Allah’a yalvarıp dua etmek, sadece imanı kâmil ve dinî hassasiyeti yüksek insanlara has bir durum değildir. İmanı en zayıf olanlar bile dua ile gönüllerinde bir ferahlık ve rahatlama hisseder. Sıkıntılarının son bulacağına ümidi artar. Bu yönüyle dua, insanın ruhu için şifa, bunalımlara karşı bir kalkan olur.
Hiç şüphesiz, dinî hassasiyeti yüksek bir Müslüman için dua, insan psikolojisine olumlu etkilerinin çok ötesinde manalar taşır. Mümin bilir ki, darlık veya genişlik zamanlarında Cenab-ı Mevlâ’ya gönülden yapılan dua mutlak kabul olacaktır. Dua eden kulun kalbi, Allah’tan başka bir şeyle meşgul olmamalıdır. Nefsin istekleri, Allah’ın dışındaki sevgiler ve amaçlar, duayı hedefinden uzaklaştırır.
Rasulullah (sav) “Biliniz ki, Allah’u Teâlâ, kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez” buyurmuştur. (Tirmizi) Mümin bir kulun Allah’ın güzel isimleriyle (el-esma ul-hüsna) dua etmesi Kur’an’ın emridir. Araf Suresi 180.ayeti kerimede En güzel isimler Allah’ındır. Bundan dolayı Allah’a onlarla dua edin” buyrulmaktadır. Dua yapan mümin Rabbine karşı bir korku, ama sonsuz umut sahibi olması gerekmektedir.
Duaya Allah’a hamd ve sena, Resulüne salât ve selam ederek başlanmalıdır. Rasulullah (sav) dua eden bir adamın, dua sırasında, salât ve selâm okumadığına şahit olduğunda Bu kimse acele etti diye buyurdu. Sonra adamı çağırıp “Biriniz dua ederken, Allah Teâlâ’ya hamd ve sena ederek başlasın. Sonra Peygamber’e salât okusun. Sonra da dilediğini istesin” buyurdu. Dua ederken seslerini aşırı şekilde yükseltenleri gören Rasulullah (sav) şöyle buyurdu “Ey insanlar! Kendinize gelin. Çünkü siz bir sağırı veya uzaktaki birini çağırmıyor, ancak her şeyi işiten ve çok yakın bulunan birine dua ediyorsunuz. Sizin kendisine dua ettiğiniz size bineğinizin boynundan daha yakındır.” (Buhari)
Rasulullah (sav) buyurdu ki Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya ve ahiret için hayır talep eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin. (Ebu Davud) Mümin, küçük-büyük her türlü ihtiyacını Allah’tan istemelidir.
Rabbim kendisine hakkıyla dua edebilmeyi ikram eylesin. Her anımız ile birlikte ona karşı muhtaç olduğumuzu anlayabilmeyi nasip eylesin.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu