Bizleri yoktan var eden, acıyıp lütfeden Mevlamız, insanı yaratırken muhteşem özellikler, beceriler, kabiliyetlerle donatmıştır. İnsan bedeni içinde bir yer var ki, o sağlam olduğu zaman bütün beden sağlam ve istenilen gibi oluyor. O yerde kalptir. Mevla’m kalbimizi Kuran’la, zikirle doldurmayı nasip eylesin.
Yaşadığımız dünya içinde insanlar, yaratıcısından son derece uzak, gaflet ve delalet içinde yaşamaktadırlar. Bunun en büyük sorumlusu anne-babalardır. Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki; “Çocuk, anne-babanın sırrıdır.” Şuurlu bir anne-babanın çocuk doğduğu andan itibaren eğitimine başlaması gerekir. Bunların çok misallerini görmekteyiz. Daha 2-3 yaşındaki bir çocuk namaz kılan anne babayı taklit edebiliyor. O Kur’an-ı bir zaman sonra telaffuz etmeye çalışabiliyor. Yani çocuk, anne-babadan ne görürse, ne duyarsa onu yapıyor.
Dinden, Kuran’dan yoksun yaşayan çocuk, 14-15 yaşında delikanlı olduğunda hiçbir sınır, kural ve engel tanımıyor. Kalbinde iman korkusu olmayan genç her şeyi yapabilir hale geliyor. Büyüklerimiz ne demişler; “Korkma Allah’tan korkandan, kork, Allah’tan korkmayandan.” Allah’tan korkanın başına polis, jandarma dikmenize gerek yoktur. Çünkü onda Allah korkusu vardır. Onu kötülüklerden ve şer işleyecek yerlerden engelleyen vardır.
Günümüzde insanlar hakka-hukuka, helale-harama dikkat etmiyorlar. Çünkü çocukluğundan itibaren İslami terbiye ve eğitim almamışta ondan. Yine büyüklerimiz, “Ağaç yaş iken eğilir” demişlerdir. Çocuklarımıza gereken eğitimi, yaşantıyı zamanında vermeye çalışalım.
Yavrularımıza Mevla’mızın kelamı olan Kur’an-ı öğretelim. Bu konuda size bir misal vermek istiyorum. 58 yaşında bir amcamız bize, insanlara ibret olacak şu sözleri ağlayarak anlatıyor; “Hayatımda iki yerde hüngür hüngür ağladım. Babam bana Kur’an öğretmedi öğreten yere de göndermedi. Sonra babam hastanede gözümün önünde öldü de, Kur’an okuyacak, okutacak kimse bulamadım. Yine Allah bana nasip etti, Hacca gittim diyor. Herkes Efendimiz (s.a.v)’in Ravzasının önünde, Kâbe’nin önünde Kur’an okurken, ben Kur’an okuyamadım. Ben niye bu yaşıma kadar Allah’ın kelamını öğrenmedim.”
Bunları anlatırken hıçkırıklara boğulan amcamızın pişmanlığı düşündürücüdür. Hac’dan döner dönmez hemen Kur’an öğrenmeye karar veren amcamız, şu anda hocalarımız vesilesi ile şıkır şıkır Kur’an okuyor. Geçmişlerine gönderiyor. Allah’ım geçte olsa bu pişmanlığı yaşayıp, kendisine dönen kullarından eylesin. Gençliğimizi güzel yetiştirip, vatanına, milletine, dinine, Kur’anına sarılan, onunla amel eden nesiller olmayı nasip eylesin. Bu konuda da bizleri vesile eylesin
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu