Gerçek Özgürlük Allah’a (C.C.) Kul Olmaktır - Fatih Medreseleri | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Gerçek Özgürlük Allah’a (C.C.) Kul Olmaktır


Özgürlük, insanoğlunun en çok hoşuna giden ve arzu ettiği şeyler arasındadır. Ancak bu kavramı tanımlarken ve hayat sahasında uygulamaya koyarken yapılan yanlışlıklar, hür olma duygusundaki güzelliğe gölge düşürdü. Özelde Batı toplumu, genelde ise tüm küfür toplumları, özgürlüğü nefsani bir yaklaşımla ele alarak şehvete dayalı sınırsız bir yaşamın kapısını açtı. Özgürlük adı altında ahlaksızlığı zirveye taşıyan bu toplumlar, kendi özgürlükleri için başkalarının hürriyet hakkını gasp etti. Amerika’dan Afrika’ya, Balkanlardan Ortadoğu’ya hatta orta Asya’dan Uzakdoğu’ya kadar hemen her yerde pek çok insan katledildi. Ne için? Elbette kendi özgür dünyalarında daha rahat yaşayabilmek için. Geçmişte yaptıkları kanlı katliamlarla ülkeleri sömürerek zenginleşen İngilizler, Fransızlar, Almanlar kısacası tüm Avrupa toplumları, bu gün insanlığın gözünün içine baka baka hem de utanmadan demokrasi ile özgürlüğün teminat altına alındığı yalanını söylüyorlar. Peki, bu insanlar neden demokrasi demokrasi diyerek ortalığı velveleye veriyorlar, biliyor musunuz? Elbette ki kanla elde ettikleri rahatlıkları bozulmasın diye!
Haksızca elde ettikleri zenginlikleri kullanmaya başlayan batı toplumları, akıllarınca kendilerine mükemmel bir dünya tasarlamışlardı. Oysaki şehvetlerine yenik düşerek tasarladıkları bu dünya bir bataklığa dönüştü. Ahlaksızlığı şiar edinerek, zina, alkol ve uyuşturucunun pençesine düştüler. Sapkın bakış açıları, hayâsızlığı daha da zirveye taşırken, toplumsal infiallerin sayısı da gün geçtikçe artamaya devam etti. Bu gün küfrün hükümranlığı altındaki ülkelere baktığımızda toplumun en sağlam temel taşı olan aile mefhumu yerle yeksan olmuş durumda. Evlilik dışı ilişkilerin yaygınlaşması, genç nüfusun azalmasına neden oldu. Kısacası batı toplumları ahlaksızlığının faturasını neslini kurutarak ödüyor. Var olan nesil de malumunuz üzere aynı bataklığın içinde debelenmektedir.
Küfrün, özgürlük anlayışı da öne sürdüğü dünya hayatı da başarısızlıkla sonuçlandı. Bunu hiç kimse inkâr edemez, çünkü tecrübe edildi. Geriye kalıyor tek bir seçenek; o da İslam! Aslında İslam geriye kalan değil, insanoğlunun ilk ve tek seçeneğidir. Çünkü Yüce Rabbimiz, her şeyin olduğu gibi özgürlüğünde tek sahibidir. Dolayısıyla bizlere gerçek özgürlüğü verecek olan da O’dur. Öyle ki bunu Yunus suresinin 99. Ayeti kerimesine baktığımızda çok daha iyi anlıyoruz: “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi.” Ayeti kerime oldukça açık, Yüce Allah’ımız (c.c.) dileseydi herkesi iman sahibi kılabilirdi, fakat insanoğlunu bu hususta özgür bıraktı. Ancak bize verilen bu hakla, küfrü tercih ederek nefsimize göre bir hayat süremeyiz. Böyle yaparsak hem kendimize hem de çevremize zulüm etmiş oluruz. Kısacası yanlış bir tercihte bulunmakla, hem nankör bir kul durumuna düşer hem de zalimlerden oluruz. İnkârcı düşünce yapısı, dinden uzaklaştırdığı insanı merkeze aldı ve ahiret inancını yok etti. Ve böylece tek taraflı bir dünya görüşü meydana geldi. Bu sakat görüş, dünyadan elde edilecek menfaati zirveye taşırken sömürgeci anlayışı da artırdı. Üstüne her şeyi özgür kılma fikri de eklenince olanlar oldu. O gün bugündür yeryüzünde zalimlerin akıttığı kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Zalimlerin bu dünyada elini kolunu sallayarak rahatça yaşadıklarını düşünebiliriz. Ancak bu büyük bir yanılgıdır. İbrahim suresinin 42. Ayetinde bu hususta şöyle buyruluyor: “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” Anlaşılan o ki dünyadaki rahatlık bizim sandığımız gibi gerçek değil, geçici bir şey. Yani yapılan her hata ve zulüm bir gün karşılığını elbette bulacaktır.
Ezcümle, özgürlük ve demokrasi naraları atanlar, bu ifadeleri en çok sömürenlerdir. Ayrıca küfrü tercih edip, Allah’a (c.c.) kul olmayı bir çeşit kölelik sayan bu sözde özgürlük sevdalıları, gayri meşru ilişkilerin, alkol ve uyuşturucunun peçesinde nefislerinin kölesi olduklarının farkında bile değiller. Varsın bu zavallı ve çaresiz güruh, kendilerini özgür ilan etsinler. Ancak hakikat hiçte sandıkları gibi değil. Sadece efendisi Allah (c.c.) olanın özgürlüğü garantidedir. Yani gerçek özgürlük, Allah’a (c.c.) kul olmaktır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın