İftira; olmayan bir şeyi olmuş gibi, şahit olmuş, görmüş gibi anlatmaktır. İftira bir kimseyi veya bir şeyi elde etmek veya o şeyi başkalarından kıskandığı için, hep zarar verme düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Her halükarda dünya için önemli gördüğü şeye karşı olan zaafı neticesinde iftira yapılır.
İftira sonucunda insanlar arasındaki sevgi ve dostluk bağları zayıflar. Dayanışma gücü ortadan kalkar. İnsanlar birbirine güven duymazlar. İftira toplumdaki güzellikleri yakıp bitiren bir ateş gibidir. İftira toplumda adaletin tam olarak etkisini kaybettiği zamanlarda yaygınlaşan sosyal ve ahlaki hastalıktır. Çok sayıda ayeti kerime iftiranın özelliğinden ve onun Allah nezdinde sevilmeyen hatta yerilen bir davranış olduğundan bahsetmektedir. Bir iftira yeri gelir bir aileyi, yeri gelir bir cemaati hatta ülkeleri dahi tefrikaya düşürecek kadar büyük bir tehlikedir. Bir Müslüman özellikle böyle bir şeyle karşılaştığı zaman hemen Kuranı kerime ve Sünneti Nebeviye bakması gerekiyor. Çünkü aramızda bizim gibi gözüküp de Müslümanların arasını bölmek için birlik beraberliğinizi bozmak için Müslüman görünümlü münafıklar, ihanetçiler paralel cemaatçiler aramızda olacaktır. Bir Müslümanın kandırılma lüksü yoktur. Eğer bize Müslüman kardeşimiz hakkında olumsuz bir ifade kullanıyorsa o kişi fasıktır. Fasık olan kişinin getirmiş olduğu haberin araştırılmasını Cenabı Mevla’mız Kur’an-ı Mübin’de apaçık beyan etmiştir. Öyleyse atalarımızın dediği gibi “her gördüğün sakallıyı deden zannetmeyeceksin”. Bunu bana falanca dedi diyerek Kur’an ve Sünnetten başkasını delil edinmeyeceksin.
Özellikle bugün cemaatimizin arasında bizim gibi gözüküp birlik beraberliğimizi söndürmeye, zayıflatmaya çalışan iftiracı hainlerin olduğunu görmekteyiz.
Fakat artık cemaatimiz bu insanları tanıdılar. Onların sözlerine itibar etmiyorlar. Çünkü Sultanımızın kontrolünde olan, O’nun teveccühünü yiyen, O’nun sevgisini kalbinde yaşayan kimse feraset sahibidir. O insan bilir ki bu cemaat büyük bir cemaattir. Bu cemaati yıpratmak için sahabe arasına giren münafıklar, bugünde peygamber varisi olan Sultanımızın cemaatinin arasına gireceklerdir. O münafıkların bugün yüzlerinin düştüğünü hep beraber görmekteyiz. Bu insanlar kendilerini gizlemek için birlik olan insanların arasına girerler ve aralarını bozmak, güçlerini kırmak için bir tarafı yağlarlar, diğer tarafa sallarlar. Bu münafıkların en büyük özelliği işi arkadan oynatıp, kendilerini gizlemektir. Bu insanlar bugün değil sahabe zamanında da iş başındaydılar. Bunlar Müminlerin annesine dahi dil uzatacak kadar insanlıklarını kaybeden mahlûklardır. Bu alçakların kol gezdiği, tesirli olduğu bir zamanda ne yapmamız gerektiğini Rabbimiz bizlere beyan etmektedir.
Şöyle ki: Nur suresinin 11. Ayeti Kerimesinden başlayan ayetlerde: Şüphesiz O müminlerin annesi olan Hazreti Aişe hakkında o büyük uydurmayı meydana getirmiş olan kimseler içinizden bir topluluktur. Siz onu kendiniz için Allah katında bir şer sanmayın. Doğrusu o sizin sevap kazanmaya sebep olacak ve bundan sonraki olaylara ferasetle bakmanız için büyük bir hayırdır.
O iftiracıların konuştuğunu duyduğunuz zaman tek bir can gibi olan imanlı erkeklerle inanan kadınlar kendi canları ve anneleri yerinde olan bir hanım hakkında bir hayır ve iffet düşünseydi de işte bu pek açık bir yalandır deselerdi ya. O iftirayı çıkaranlar buna dair dört şahit getirselerdi ya. Şahitler getiremediklerini göre Allah katında yalancıların ta kendileridirler. Ne zaman ki siz o iftirayı dillerinizle karşılayıp alıyorsunuz ve doğruluğu hakkında sizin için hiçbir bilgi bulunmayan bir şeyi de ağızlarınızla söylüyordunuz. Bir de onu sorumluluk getirmeyecek pek kolay bir şey sanıyorsunuz. Hâlbuki” o Allah indinde pek büyük azabı gerektiren bir sözdü. Yaşadığınız sürece ebediyen bunun benzerini uydurmaya ve dinlemeye dönmemeniz için Allah size vaaz etmektedir. Eğer İslam’a inanan kimseler olduysanız bu nasihate kulak verin. Buyurmuştur.
Görüldüğü üzere bu münafıklar peygamber sahabesinin arasında yaşadıysalar, bugün aramızda olmaları gayet normaldir. Öyleyse biz onlara değil, bizleri uyandıran ve ikaz eden kitabımız Kur’an’ı Kerime bakmalıyız. Sabaha pişman olarak kalkmamak için tarihten ibret almalıyız.
İftiracılara Dur Demek Bizden Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu