İslamiyet’in son dönemlerine kadar ismi dahi bilinmeyen, lakin insanlarımızın dini zaafları ve inanç eksiklikleri ile beraber, hayatımızda maalesef üzücü olayların sebebi intihar, dinimizde küfürden sonra en büyük günahtır. Bu zamana kadar Müslümanların çok olması intiharı ciddi şekilde engellemiştir.

İslam dinine göre, vücudumuz kendi malımız değildir. Allah’ın bizde bir emanetidir. Karşımızdaki insana verdiğimiz ufacık bir emaneti dahi isteyen vermiş olduğu bir emaneti almak için ne kadar çok arzu ediyorsa, aynı şekilde Rabbimiz bizlere vermiş olduğu, ikram etmiş olduğu bu güzelim bedenimizi bizden isteyecektir.

Dinimizde en zor zamanda dahi ölüm istenmez. Çünkü iyi ise iyiliği artar, kötü ise günahlarından tövbe eder. Bu sebeple ölümü arzulayanlar, intiharı düşünenler imansız veya imanı zayıf olan insanlardır. Müslüman intiharı düşünmez, intihara sebep olmaz, onu teşvik etmez. Çünkü intihar bir çare, bir kurtuluş değil kendini azaba atmaktır.

İntihar ile insan sadece ölüm acısını çekip, biteceğini zanneder. Hâlbuki bunun tam aksine ölüm acısı bir an değildir. İntihar edince ahirette daha büyük acılara gidilir. Ki ahiret sıkıntıları, dünya sıkıntıları gibi değildir.

Rabbimiz Nisa Suresi 29. Ayeti Kerimesinde: “Kendinizi öldürmeyiniz” buyurmaktadır. Peygamberimiz (S.A.V.) bir Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurmuştur; İki Müslüman birbirleriyle çarpıştıkları zaman ölende öldürende cehennemliktir” buyuruyor. Başkasının katili olunca insanoğlu cehenneme gideceği anlatılırken, nasıl olur da kendi kendini öldüren nasıl büyük bir azaba çarptırılır, değil mi?

Başka bir Hadis-i Şerif’inde; “Bir şey ile canına kıyan, dirilene kadar onunla azap edilir. Kişi ip ile boğazını sıkarak intihar ediyorsa, boğazı sıkılarak azap görür. Bıçaklanarak intihar eder ise, cehennemde bıçaklanarak azap görür.”  Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’inde intihar etmiş bir kimsenin cenaze namazını kılmadığı rivayet edilmektedir.

Günümüzde intiharların en büyük sebebi dinsizliğin insanlar üzerindeki etkisi ve inanç zayıflığından kaynaklanmaktadır. Avrupa’da ki intihar oranı, Türkiye’mizin 20 kat fazlası konumundadır. İntiharların olmasında ki diğer en büyük sebep yalnızlıktır. Kıymetli bir arkadaşı, başında anne babası olmayan, danışacağı bir hocası olmayan insan ruhi bunalımlara, depresyonlara girer. Karamsarlığa düşer. Düşüncelerine sorularına cevap bulamaz. Onu ikna edecek kimsenin, onu manen doyuracak kimse olmadığını, çok yalnız kaldığını düşünür. Bu kimsenin ölüm ve yaşam arasında git gelleri vardır.

İntihara sürükleyen çok önemli etkenlerden biride intihar ifadelerinin yaygın olmasıdır. Özellikle filmlerde, kitaplarda ve müziklerde bu anlatımların yaygın olması insanlarımızın bilinçaltına yanlış algılar bırakmaktadır.

İntihara sürükleyen diğer bir oluşumda madde bağımlılıkları ve alkoldür. Huzuru, sekineti bunlarda arayan gençliğimiz, aradığını burada da bulamayınca kendini kaybetmesi an meselesidir.  Özellikle hiçbir başarı sağlayamamış, hep negatif olan bir insana verilen yalan gazlar sonucunda da, -sen şöylesin –sen böylesin denilerek, onurlu bir iş yapıyorsun diyerek kandırılarak da intiharlara düşebilirler.

İntihara sürükleyen diğer bir sebepte borçlanmalar, kredi kartları, tefecilere düşmektir. Hayatını normal akarında götüren bir kişi dünyevi hırsından dolayı faize bulaşınca, rahmani bir tokat yer. Hatasını anlayıp kurtulmak isteyeni, Rabbim o sıkıntılardan kurtarır. Fakat faizi faiz ile kurtaracağım derken daha çok batar. Artık kurtulamayacağını anlayan insan, rahmani olarak manevi kudreti ve kuvveti yoksa bu dünyadan ve insanlardan kaçmak ister ve ilk önce de aklına gelecek olan maalesef intihardır.

İntihara sürükleyen diğer bir sebep ise cehalettir. Tarihimiz boyunca hiçbir İslam âliminin veya medrese talebelerinin intihar ettiğini bırakın görmeyi duyamayız bile. Fakat İslam ile tanışmayan şeytani kitapları okuyup ta, cehaletine cehalet katan insanımız, yine şeytanın hile ve aldatması ile kendini azaba atacaktır. ( Şunu unutmamalıyız ki 13 Mart 2016 Pazar akşamı yapılan Ankara’da ki hain saldırıyı üniversiteli bir genç kız yapmıştır.) Eğer bu gencecik fidanlara Allah’ını, Peygamberini anlatabilmiş olsaydık, şu anda bu durumu konuşmayacak olacaktık.

Bu sebeple düşmanı dışarda aramaya hiç gerek yok. Birinci düşmanımız nefis ve  ikinci düşmanımız ise nefsin antrenörü olan şeytandır.

Kısacası insanlık intihardan kurtulmak istiyorsa, ruhu tatmin edecek değerlere ehemmiyet vermesi gerekiyor.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu.