Mekke’nin Fethi - Fatih Medreseleri | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Mekke’nin Fethi


Mekke şehri Peygamberimizin dünyaya geldiği çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği kendisine peygamberliğin verilmiş olduğu kıymetli bir şehirdir.

Nübüvvet kitabının hem ön sözünün hem de son sözünün indirildiği, Hazreti Adem (a.s) dan itibaren tevhit inancının merkezi ve Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin de bulunduğu şehirdir.

Mekke şehri Âdem (a.s) Kıyamet sabahına kadar değeri, önemi hiç kaybolmayan şehirlerden biri olarak devam edecektir. Allah Resulü orada hayatının 53 senesini geçirmiştir. 13 senede Peygamberlik vazifesi yapmıştır. Fakat müşriklerin Peygamberimize ve sahabesine yapmış olduğu işkenceler, zulümler, haksızlıklar neticesinde Mevla Teâlâ Hazretlerinin müsaade etmesi ile Medine’ye hicret emri verilmiştir. Hatta Peygamberimiz Mekke’den hicret ederken bir tepenin üzerine çıktığında Mekke şehrine doğru bakar, gözü yaşlı, gönlü buruk olarak der ki “ey Mekke ben seni asla bırakmazdım, seni terk etmezdim fakat kavmim beni burada bırakmıyor” buyurarak Mekke’ye olan sevgi ve muhabbetini dile getirmiştir.

Hicret’ten 6 yıl sonra Peygamberimiz rüyasında umre yaptığını görüyor ve sahabesine anlattığı zaman beraber umreye gitmeye karar veriyorlar. Mekke’ye 30 kilometre kadar yaklaştıklarında elçiler gelip gitmeye başlıyor, netice Peygamberimiz ‘in Mekke’ye girmeyi son derece arzuladığı halde girmesine müsaade edilmiyor. Peygamberimiz kan dökülmesini istemediği için gelen anlaşma teklifini kabul ediyor. Ve anlaşmadan sebep Mekke’ye girmeden, Beytullahı görmeden geri dönüyorlar. Bu antlaşmalardan biride 10 yıl savaş olmamasıydı.

Saldırmazlık antlaşması ile İslâm her geçen gün büyümeye başladı. Müşrikler ise İslâm’ın bütün Arabistan’a yayılmasından rahatsız oluyorlardı. Bu yüzden yavaş yavaş sulh maddelerini ihlâl etmeye başladılar. Hudeybiye Antlaşması’nın üzerinden 17-18 ay geçmişti ki, müşrikler kendilerine bağlı bulunan Benî Bekr kabilesini kışkırtarak, Müslüman olan Huzâalıların üzerine saldırttılar. Kendi içlerinden bazıları da bu olaya iştirak etti. Huzâa kabilesi baskına uğradıklarında namazdaydılar. Hunharca bir katliamla kimi secdede, kimi rükûda, kimi kıyamda iken şehid edildi.

Bu olayın hemen ardından Mekke’den gelen bir heyet Resulullah (s.a.v) a daha önce fiilen bozdukları antlaşmayı resmen tek taraflı feshettiklerini söylediler. Oysa bu, Müslümanları Mekke Fethi’ne davet demekti. Sonradan müşriklerin akılları başlarına geldiyse de iş işten geçmiş, sözleşme iki taraflı olarak feshedilmişti.

Hicretin sekizinci senesinde Peygamberimiz (s.a.v) komutasında 10 bin kişilik orduyla Mekke’ye doğru yola çıkarıldı. Peygamberimiz “Size karşı koyulup saldırmadıkça kimseyle çarpışmaya girmeyin, hiç kimseyi öldürmeye yeltenmeyin” buyurarak Fetih suresinin okunması ile beraber Mekke’yi kansız ve savaşsız olarak fethetmiştir. Ve Mekke’ye girer girmez genel af ilan edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) Beytullah’ın içine girdiği zaman 360 tane put vardı. Ve Allah resulü her birini asasıyla bütün putları yüz üstü devirmiştir. Bu arada Mekke müşrikleri Peygamberimize yapmış olduğu zulümlerden dolayı son derece korku ve endişe içindelerdi. Allah resulü de onlara “Size bugün baş kalkma, ayıplama yok. Allah sizi bağışlasın o Merhamet edenlerin içinde en merhametlisidir. Ben size bugün kardeşim Yusuf’un dediği gibi sizlere diyorum diyerek Bütün yapılan haksızlık ve zulümleri elinde bütün imkânlar olmasına rağmen affetmiştir.

Peygamberimiz Mekke’ye girdikten sonra en önemli hadiselerden biride yüce ahlakının neticesinde kalpleri fethederek binlerce kişinin zorlama olmadan kendi rızalarıyla İslam’a girmelerine vesile olmuştur.

Fethi Korumak Bizden Sahip Çıkmak Sizden Galibiyet Mevla Teâlâ Hazretlerindendir

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın