Son günlerde ülkemiz içinde ve dışında pek çok tehlikeli senaryolar oynanmaktadır. Yıllardır sürdürülen terör eylemleri zirveye taşınırken, güneydoğuda bulunan Suriye sınırımızda yaşanan çok uluslu tehditler had safhaya ulaşmış durumdadır. Peki, hem içerde hem de dışarda vatanımıza yönelik bu tehditler ne anlama geliyor?  Elbette ki bu sorunun cevabı oldukça açık ve net! Türkiye’nin gerçek anlamda istiklal ve istikbal mücadelesine darbe vurmak!

Türkiye, hem İslam’ın en muhkem kalesi olması bakımından hem de tüm İslam toplumlarına önderlik yapabilecek bir ülke olmasından dolayı yüzyıllardır hep tehlike altında kaldı. Osmanlı İmparatorluğunu yıkmayı başaran küffar ehli, şimdi de türlü türlü oyunlarıyla aynı çöküntüyü yaşatmak istiyor.

Barış ve özgürlük yalanlarıyla yola çıkan ve Kürt kardeşlerimizi de bu yanlarla kandırıp yanlarına çekmeye çalışan terör örgütleri, yıllardır kanlı eylemleriyle onca masum insanı katletti ve hala da katletmeye devam ediyor. Şükür ki Kürt kardeşlerimiz bu oyuna gelmeyerek vatanına sahip çıkmasını bildi. Kısacası vatanımıza göz dikmiş şer odakları, tezgâhladıkları bu oyunla Kürt halklarını yanlarına çekmeyi başaramadılar. Ancak bu başarısızlıkta onları durdurmayacak, kirli emellerinden vazgeçirmeyecektir. Nitekim öyle de oldu. En son farklı bir konsepte geliştirilen 15 Temmuz darbe girişimine şahit olduk.

15 Temmuz darbe ya da terör girişimi, bizlere bir kez daha şunu gösterdi. Küffar ehli, İslam’ın sancaktarlığını yapacak olan Türkiye’yi asla rahat bırakmayacak ve bu vatanı bölmek için elinden ne geliyorsa ardına koymayarak yapacaktır. Çünkü onlar için en büyük tehlike Türkiye’dir. İşte bu gerçeği bildiklerinden, Amerika’nın da, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliğinin de, Rusya’nın da hedefinde Türkiye var.

Vatanımız, bugün tıpkı istiklal harbinde olduğu gibi içten ve dıştan pek çok cepheden kuşatılmak istenmektedir. 15 Temmuz darbesinin etkileri hala devam ediyor. Ayrıca Amerika ve Batı dünyası, yeni yeni terör örgütleri kurarak, Türkiye ile savaşıyor. Rabbim başta ülkemizi ve tüm İslam beldelerini bu kirli, hileli savaşlardan muhafaza eylesin!

Katledilen ve yurtlarından göçe zorlanan kadın, çoluk çocuk ve yaşlı milyonlarca Müslüman mazlum durumdayken, maalesef yapılan yalan propagandalarla İslam, terör damgası yiyor. Kâfirler, hesaplarının çok iyi tuttuğunu zannederek oyunlarını iyi oynadıklarını zannediyorlar. Ancak tüm hesaplarında üstünde olan Allah’ın (c.c.) hesabını unutuyorlar. Günü geldiğinde yaptıklarının, yanlarına kar kalmayacağını bilmiyorlar. Allah (c.c.) mühlet verir ancak asla ihmal etmez!

Yaşan son hadisler, Müslümanların aleyhinde gibi gözükse de aslında hakikat bunun aksini göstermektedir. Büyük bir Allah dostunun bu husustaki şu ifadesi oldukça önemlidir: “Bundan sonra ne yaşanırsa yaşansın İslam’ın lehine olacaktır! Çünkü Allah (c.c.) vadettiği nuru mutlaka tamamlayacaktır!” Evet, kıymetli müminler! Elbette ki Allah’ımız nurunu tamamlayacaktır. Ancak bizlere düşen şey İslam’a sımsıkı sarılmak ve safımızı iyi tutmaktır. Böyle olduğumuz müddetçe saldırılar nerden gelirse gelsin fark etmez. İmanımız kuvvetli olursa, zarar görsek bile Rabbimizin inayetiyle ülkemiz asla bölünmez, yıkılmaz. Elhamdülillah, bu hakiki imanda Türkiye’mizde mevcut!

Yazımızı son olarak şu hatırlatma ile noktalayalım. Neden Hedef Türkiye? Sorusunun altında yatan asıl şey; Türkiye’nin İslam dininin bayraktarlığını yapacak tek ülke olmasıdır. İşte bu hakikat kâfire korku saldığı için tüm saldırıların hedefinde Türkiye var. Dost ve müttefik gibi gözüktüğünü söyleyen tüm ülkeler ve kuruluşlarda bu dâhildir. O nedenle çok dikkatli olmalıyız. Eğer küfür birliğinin hedefe ulaşmasını engellemek istiyorsak tek çaremiz var o da stratejimizi Allah’ımızın beyan ettiği ölçülere göre belirlemek.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu