

Mevla Teâlâ ölümü yaratmakla birlikte zorbaların boynunu, kisraların belini kıran, Kayserlerin emel ve isteklerini boşa çıkaran, onları zelil ve perişan eden Allah’tır. Onlar ölümden nefret etmekteydiler. Ancak yüce Allah’ın vaadi gelince, onları yerle bir etti. Köşklerden mezarlara, aydınlık evlerinden zifiri karanlık olan kabirlerine, cariyelerle hoşça vakit geçirmekten, kurtların ve böceklerin eline, yerin üzerindeki eğlence ve zevkten yerin altındaki meşakkat ve karanlıkta kıvranmaya, dost ve yakınlarıyla beraber olmaktan, kabirdeki yalnızlığa, yumuşak ve ipek kumaşlardan yapılmış eşyalara yaslanmaktan sert topraklarda yatmaya mecbur etti ve götürdü. Onların haşmetli ve gösterişli halleri kendilerini ölmekten kurtaramadı. Hani, onların sesi şimdi çıkıyor mu? Duyabiliyor musunuz?
Ölümün kendisini mutlaka yakalayacağı kimseye, gideceği yerin toprak, arkadaşlarının kurt ve böcekler, konuşulacak kimselerin sual (münker-nekir) melekleri, karyolasının kabir, devamlı oturacağı yerinin toprak, uğrayacağı yerin kıyamet, son gideceği yerin Cennet veya Cehennem olduğunu bilen kimseye düşen şeyin, tefekkür ve tezekkürünün ölüm olması, kendini ölüme hazırlaması ona göre tedbirler alması, ölümü bekleyip her şeyi ile kendini ona hazırlaması gerektiğini unutmamalı.
İnsan kendini her zaman mezardaki ölülerden biri olarak kabul etmelidir. Çünkü uzak olan şey gelmeyecek olan şeydir. Gelecek olan her şey esasında uzak bile olsa yakındır. Akıllı olmak ölüme hazırlanmakla olur. Sevgili Peygamberimiz bir Hadis-i Şerif’lerinde buyuruyorlar ki, “Akıllı insan, kendini hesaba çeken ve kendini ölüme hazırlayan kimsedir.” Bir şeye olan hazırlık, o şeyin sık sık akla getirilmesiyle, akla getirmekte o şeyi hatırlatacak şeylere bakmakla olur. Ölüm yolculuğu başlamak üzere. Fakat çok yazık ki insanlar bu hususta gaflet içindeler. Yüce Mevla’mız bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor: “İnsanların hesap günü yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içindedirler. (Bunu düşünmekten) yüz çevirip aldırmıyorlar.” (Enbiya, 1) Baki oluşu, kahrı, her şeyi kaplaması ve her şeye hükmetme vasfıyla bir olan, takdir buyurduğu ölümle bütün canlıları zelil ve perişan hale koyan, ölümü takva sahibi olanlar için bir selamet, kurtuluş ve vuslat kapısı yapan, asiler için ise kıyamete kadar mezarlarını bir hapishane yapan Allah’ı (c.c) tesbih ederiz. Görünen nimetlerle nimetlendirmek, galip gelip kahrederek intikam almak, yalnız O’na mahsustur. Yerde ve gökte önce ve sonrada övgü yalnız O’na mahsustur.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu