Hz. Adem (a.s)’dan itibaren insanlık tarihimizde aile kavramı çok önemli bir yer  oluşturmaktadır. Aile kavramında erkek ve kadın bir elmanın iki parçası gibidirler. Eğer ki elma bir yerde hava almaya başlayıp çürüyorsa, bu zamanla tüm elmanın çürümesine sebep olacaktır. Rabbimiz biz insanları bir erkek ve bir kadından yaratmış, ancak ve ancak onunla mutlu ve huzurlu olacağımızı belirtmiştir. Kişi evlenmekle beraber imanının yarısını tamamlamış olduğu gibi istikamet üzere devam ederlerse bu aile kapısı onları cennetin yollarına götürür. Ailenin ayakta durması için önemli vazifeyi Rabbimiz erkeklere vermiştir. Öncelikle evin erkeğine kendi nefsini tezkiye etmesini ve koruması, sonrasında ise aile ehlini de muhafaza etme görevini vermiştir. Bu sebeple kendini maddi ve manevi terbiye altına alacak, zahiri ve batıni de kendini geliştirmek zorundadır. Çünkü ilk defa belki de böylesine uzun soluklu bir sorumluluk üstlenecek. Devamlı şekilde imtihanlarla yüzleşecek ama Rabbimizin erkeklere ikram ettiği idarecilik sıfatını omuzlarında hissedecek ve vazifesini eksiksiz yerine getirecektir. Gemi misali erkek geminin kaptanıdır. Denizlerin kıyısında başlayan serüven zamanla okyanuslara ulaşacak, bu zaman diliminde yeri gelecek yüksek dalgalar, yeri gelecek yıldırım ve şimşekler, yeri gelecek hortumlar, yeri gelecek dış etkenler ile yüz yüze geleceksin. Ama gemi kaptanı gemisini terk etmeyecek, onu yüz üstü bırakmayacak, gemisini lodoslar ile baş başa bırakıp batırmayacak. Çünkü geminin batması ile beraber hem kendisi, hem hanımı, hem de çocuklarının hayatı zora girecek.

Aile hayatında en büyük örneğimiz Peygamber Efendimizdir. Onun örnek ve önder davranışları ile kendimizi yetiştirirsek bizim ailemizde peygamberimizin evindeki o huzuru bulacak ve tadacaktır. Peygamberimiz ve eşleri çok ufak olan odalarında ikamet etmesine rağmen, herkesin ama herkesin kıskanacağı, imreneceği, gıpta edeceği bir aile örneğiydi. Demek ki evimizin çok çok büyük olması, bizlerin çok varlıklı olması, arabamızın, yatımızın, paramızın olması bize huzur vermeyecektir. Bizlere huzur veren peygamberi ahlak ile yaşanan ev yuvalarıdır. Bu sebeple erkek, peygamberimizi örnek aldığı durumunda, eşi de örnek insan Hz.Hatice annemize, kızlarımız Hz. Fatıma annemize, damatlarımızda Hz. Ali Efendimize benzeyecektir.

Zamanımızda bu güzellikleri insanlar niye yakalayamıyor. En çok aile mahkemeleri ile dolu adliye vakaları niye sürekli artıyor. Bir aile yıkılıyor, bir çocuğun anne ve babası hayatta olmasına rağmen yetim ve öksüz kalıyor. Burada İslam hukuku erkeği sorumlu tutmaktadır. Hanımını idare etmesi lazım. İdareci demek benim istediğim olacak demek değildir. İdareci demek en zor şartlar altında işi tatlıya bağlayabilen demektir. Erkek hanımını idare edecek, en zor dönemlerde dahi çocuklarının hatırına ailesini idare edecek ve yuvayı dağıtmayacaktır. Ki bu sebeple Allah (cc) talak hakkını erkeğe vermiştir. Çünkü kadın zayıftır. Kadın bizimle güç bulacaktır. Eğer sende zayıf düşersen bu ailenin dağılması an meselesidir. Erkek daim suretle ilk önce kendi yaşayıp, hanımına kelam ile tavsiyelerini, kendi bildiği doğruları değil de Rabbinin doğrularını aşılayacaktır. Bir ağaçta ki meyve misali, ağaca suyu verirsin ama ağaç hemen meyve vermez. Onu daim sulamaya devam edeceksin. Çok su verirsen yine çürütebilirsin. O yüzden istikamet ile, kararınca, itidalli olarak suyunu vereceksin. Akabinde ağacın güneş görmesini sağlayacaksın, yani onu bağrına basacaksın, şefkatli davranacaksın, yumuşak, nazik ve ince olacaksın. Katı ve sert olduğunda onu kırabilirsin. Ağaç belki de bu sene meyve vermeyecektir. Ama sabredeceksin, Mevla’mıza yalvarıp yakaracaksın meyve vermesi için. Çünkü o senin Dünya hayatındaki geçim kaynağın. Sabredip meyve verince de oturup karşısına sadece onu izlemek ile mutlu olursun. Ufak tefek çıkıntılarını düzeltirsin ama mutlu olursun. Vermiş olduğu meyveler ile birlikte, başka başka ağaçlarda diker büyük bir ailenin oluşmasına sebep olursun. Büyük bir orman oluşturup hem dünyada rahat bir nefes almış olur, hem de başka insanlarda sizden istifade etmiş olur. Ama bu ağacı yetiştirecek, koruyacak, meyve vermesini sağlayacak, ondan başka verimli ağaçlar çıkaracakta yine idareci olan babadır. Baba güneştir, uzaklaşırsan ısıtamazsın. Baba yağmurdur, berekettir, ama çok yağarsan rahmet değil zahmet olursun. Baba dağdır yerinde kaldığı müddetçe. Ama bir yerinden kaydımı herkesi sallar, hayatı perişan eder. Baba gökkuşağıdır, rengârenk olup herkese neşe verir. Hanımının seviyesine inmesini de bilir, çocuklarının seviyesine inmesini de. Baba gök gürültüsüdür, yeri gelir gürlese de o meyveleri tatlandırır. Aynı şekilde baba kızsa da evladını ve hanımını olgunlaştırır.

Tavsiye Bizden, Uymak Sizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu