Resulullah'ın Çocuklara Karşı Tutumu | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Resulullah’ın Çocuklara Karşı Tutumu


Kâinatın yegâne sahibine hamdü senalar, salat ve selam Efendimiz Muhammed (s.a.v.)’in, bütün peygamberlerin, ashabının, Hz. Âdem’den bugüne yaşamış olan ve yaşamakta bulunan başta Salihler olmak üzere bütün müminlerin üzerine olsun. Kâinattaki zerrelerin Rabbimizi, tesbih edişleri adedince.

Karanlık alabildiğine karanlık. Susuz, sessiz, uzak çölde yaşayan kadının ağlamaya hakkı yoktu. Bu hayatta kız olarak doğmak en büyük suç sayılırdı. Bununla da kalmaz kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. İşte bu yürekleri kasıp kavuran hadiselerin ortadan kalkma zamanı çoktan gelmişti. Vakit bu vakitti. Karanlıkları nuruyla yırtıverecek bir kurtarıcıya muhtaç idi âlem. O nur bir zuhur ediverseydi ya! Yapılacak ne kadar çok iş vardı. Vahşileşmiş, canileşmiş bu insan azmanlarını terbiye etmek elbette kolay görünmüyordu.  Bu ağır, bu zor, aşılması kolay olmayan bir şeydi. Ve bunu ancak “O” (s.a.v.) yüce Allah’ın yardımıyla başarabilirdi.

İşte beklenen peygamber kendine yakışan bir edayla, rahmetle, şefkatle, merhametle yeryüzüne gönderiliyordu. O’nun gelişiyle çöl sevinmeyi öğrenmişti. Gözden ırak kızgın kum dalgalarının yuttuğu minnacık tomurcuklar, O’nun doğuşuyla filizlenecek ve çiçek açacaktı artık. Çünkü “O” (s.a.v.) gelmişti.

Onunla rahat bir nefes aldı kâinat. Her şey Onunla huzur buldu ve O, her şeyde olduğu gibi model bir baba oldu. Erkek ve kız çocukları arasında fark gözetmeden. Allah Resulü bunu öncelikle kızı Fatıma’ya karşı olan davranışlarıyla ortaya koymuştu. Yürüyüşü, konuşması, edası ve tavırlarıyla kendisine benzeyen kızı yanına her gelişinde hemen ayağa kalkar, elinden tutar, getirir ve kendi oturduğu yere oturturdu. Halini hatırını sorar, ona sevgi gösterir. Çoğu zaman başını öper ve gönderirken de yine aynı iltifatlarla gönderirdi.

O’nun sevgisi sadece kendi çocuklarına karşı değildi. Medine-i Münevvere’ye her girişinde bindiği merkebin, önüne arkasına bir iki çocuk alır, onlarla neşeli bir şekilde şehre girerdi.

O, insanlığın rehberi, ümmetin peygamberiydi. Allah (c.c.) O’na dördü kız, üçü erkek olmak üzere tam yedi çocuk ihsan edecekti. Fakat takdiri ilahi erkek çocukları erken yaşta vefat edip acısını sinesine çekecekti. Kızları; Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma. Onlarda ömrünün baharında hayata veda edecek, bunlardan sadece Fatıma (r.a) Resulüllah Efendimizden kısa bir müddet sonra vefat edip, Efendimizin nesli ise ondan devam edecekti.

Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma, Kureyş kadınlarının efendisi Hz. Hatice ile kâinatın Efendisi olan zatın evliliklerinin ilk yıllarında dünyaya geldiler.

Babalarının seçilmiş ahlakı ve annelerinin soylu kişiliğinin vermiş olduğu bir asalet içinde terbiye edildiler. Ve onlarda bu ümmetin hanımlarına örnek olacak davranışlar sergileyip ebedi yurda intikal ettiler.

Evlatlarının acısıyla yoğrulan gönlü, kızı Fatıma’nın iki goncası Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in sevgisiyle ancak avutuyordu. Kısacası Resulüllah (s.a.v.)  çocuklara karşı çok merhametli ve sevgi doluydu. Torunlarını öperken Hz. Peygamber’i gören Akra bin Habis bunu yadırgamış; “Benim on çocuğum var, hiçbirini de öpmedim ”demişti. Hz Peygamber (s.a.v.) ona döndü ve “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz!” buyurdu.

Bir gün Bedeviler gelip sormuştu:

-“Çocuklarınızı öper misiniz?”

-“Evet.”

-“Fakat biz Allah’a and olsun öpmeyiz.”

-“Allah kalplerinizden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?” buyurdular. Ve yine O (s.a.v.): “Müminlerin iman yönünden en olgunu ve ahlak yönünden en güzel olanı çoluk çocuğuna karşı iyilikle davranandır.”

Bütün davranışlarıyla insanlığa büyük dersler veren Peygamber (s.a.v.) her fırsatta da kız çocuklarını över: “Kızlara karşı nefret duymayın. Çünkü onlar kıymetli can yoldaşlarıdır” diyerek o Cahiliyye devrinde kız çocuklarını diri diri toprağa gömen kavmi bu şekilde terbiye ediyordu. Peki ya bu zamanda? Kız çocuklarını diri diri cehenneme gönderen ümmetine acaba nasıl bir ders verirdi? Ne dersiniz?

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın