Tevekkül Ve Düşündürdükleri | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Tevekkül Ve Düşündürdükleri


Teslimiyet ve Tevekkül. Her ikisi de kulun aczini anlayıp kendisi acziyet ve noksanlıktan münezzeh olan Mevla Teala’ya (mecazi manada) dayanması ve güvenmesi olarak yorumlanmıştır. Dünya denilen şu çarkta, insan güven içinde değildir asla. Daima bir şeylerin korkusu onu rahatsız eder durur. Mesela: kendisinin, çoluk çocuğunun hasta olması, ölmesi veya zenginlerde fakirliğe düşme, fakirlerde aç kalma, deprem, yangın, savaş, felaket vs. bunun gibi, her an rahatının kaybolması gibi şeyler zihnini meşgul eder durur. Bunun reçetesi şudur; Allah’a tam “tevekkül” etmek. Nitekim Kuran-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Ey Rabbimiz! Ancak sana tevekkül ettik. Sana ibadete koyulduk ve dönüş yalnız sanadır.” (Mümtehine,4)

Tevekkül: Müminin sıfatı ve imanın meyvesidir. Bu meyveden mahrum olan insanın kuvvetli bir imana sahip olması düşünülemez. Kuran-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde bu hususa temas edilmiştir: “…Ve müminler ancak Allah’a tevekkül etmelidir.” (İbrahim,11) “…Kim Allah’a tevekkül ederse O ona yeter.” (Talak,3)

Peygamber (s.a.v) Müslümanı her halinde tevekküle yöneltmiştir. Özellikle bir kimse evinden çıkarken “besmele” çekip “Ben Allah’a tevekkül ettim” derse ona şöyle cevap verilir:

“Hidayete yöneltilen ihtiyacın giderildi, sakındırıldın ve şeytandan uzaklaştırıldın.” Aynı zamanda böyle bir kul her şeyini Allah’a havale etmekle beraber yükünü hafifletmiş, kendisini adeta bir kale içine almıştır. Dolayısıyla gonca gülüne de, kefenine de razı olmuş ve Rabbimden gelen her şey bana hoş diyebilme erdemine ulaşmıştır.

Tevekkül: Sadece dil ile ifadeden ibaret değildir. Gerçek tevekkül Allah’ın kendisi hakkındaki takdirine rıza göstermektir.

Tevekkül, esbaba (sebeplere) sarıldıktan sonra başlar. Zira o, kalbin Allah’a güvenidir. Allah’ın kullarına bahşettiği şeylerle tatmin olmayan kalbin, huzur içinde bulunması mümkün değildir.

Tevekkülün mahalli kalptir. Zahiri ameller tevekküle zıt değildir. Her şey kader ve kaza ile sınırlıdır. Kulun sebeplere tevessülden sonra vazifesi tevekküldür. Zira Hak Teâlâ her şeyin hâlikıdır…

Tevekkülün özüne ulaşmış kişi artık imanda zevkin doruğuna ulaşmış, her türlü nifaktan sıyrılmış, bedeni ve ruhi rahata kavuşmuştur. Her şeyde olduğu gibi tevekkülde sınıf sınıftır. Kuru kuru ben tevekkül sahibiyim demekle olmayacağı gibi. Bunun en güzel örnekleri iş başa geldiği zamandır.

Tevekkül en güzel hasletlerden olmakla beraber onun bilincine varıp, idrak edebilecek insan sayısı maalesef çok azdır. Doğrusu şifayı Allah-u Teâlâ’dan bekleyerek sebeplere sarılmaktır.

Bakınız Hz. Musa (a.s) misaline: “Hz. Musa hastalanmıştı, ilacını söylediler.

–         “İlaç istemem Allah-u Teâlâ şifasını verir” dedi. Hastalık uzadı ve ağırlaştı.

–         Bu ilacın hastalığa şifası meşhurdur al, kısa zamanda iyileşirsin dediler. Yine

–         “Hayır, istemem” dedi. Ve hastalık uzadı, arttı. O zaman vahiy gelip “İlaç kullanmazsan, şifa ihsan etmem” buyurunca, ilacı içti ve iyi oldu.

Vahiy gelip Allah-u Teâlâ buyurdu ki; “Sen tevekkül etmek için, benim adetimi, hikmetimi değiştirmek istiyorsun. İlaçlara faydalı tesiri kim verdi? Elbette ben yaratıyorum” buyurdu.

Buradan anlayacağımız gibi tevekkül hiç bir şey yapmadan, hiçbir sebep olmaksızın Allah-u Teâlâ’dan şifa gelmesini beklemek veya eli kolu boş gezip benim rızkımı Allah gönderir demekte değildir.

Hz. Ömer zamanında bir topluluk oturuyorlardı ki Hz. Ömer yanlarına vardı.

–         “Siz ne yapıyorsunuz? İşiniz nedir?” diye sordu. Onlar dediler ki;

–         “Biz (tevekkül) ehliyiz.” Bunun üzerine Hz. Ömer’in cevabı;

–    “Hayır, siz tevekkül değil, teekkül (yiyici) ehlisiniz” buyurdu.

Tevekkül Allah’ın emrine ve âdetine uymalıdır.

Yine bir gün Resulallah (s.a.v)’ın yanına bir köylü geldi.

-“Deveni ne yaptın buyurdu?” Köylü;

-“Allah’a tevekkül edip kendi haline bıraktım” deyince; Rasulullah

-“Bağla ve sonra tevekkül et” buyurdu.

Rabbim cümlemizi hakiki tevekkül edicilerden eylesin. Âmin…

Sarıl hakkın ipine, düşünme acaba diye

Tevekkül et Rabbine, seni götürür cennete.

Rabbimize Tevekkül Etmek Bizden, Akıbet Mevla Teâlâ’dandır

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

 

Yorum yapın