

İlerde olması arzulanan istenilen, kalbin ilgi duymuş olduğu şeye reca, yani ümit denir. Kişinin hayata tutunmasında ki en büyük etkenlerden biri de ümitvar olmaktır. Özellikle Rabbimize karşı ümitvar olmak insana büyük güç ve kuvvet vermektedir. Hatta ümidi kesmek son derece tehlikelidir. Rabbimize karşı ümit bağlamamızı üç yolda inceleyebiliriz. Birincisi yapmış olduğumuz güzel ameller karşılığında cennet ve cemalullahı ümit etmek. İkincisi yapmış olduğumuz günahlar karşısında Rabbimizden bağışlanmamızı arzulamak, ümit etmek. Bu iki ümit son derece yerinde olan, doğru düşünce ve rahmete nail olma sebebidir. Fakat bir ümit beklentisi daha vardır ki yaşantı olmadığı halde, her türlü isyana devam edildiği halde bir şeyler olur düşüncesiyle kulun kendisini toparlamaması. Bu insanı çok büyük bir felakete götüren yanlış düşüncedir. Ümidin birinci kısmı olan ibadetlerimizi yaptıktan sonra Rabbimizden beklentimiz, burada kulun dikkat etmesi gereken, kul kendisini garanti olarak görmemeli. İbadetlerine güvenmemeli, kesin kabul gözüyle bakmamalı. İbadetlerinin kabulü hususunda ümitvar olmalı. Yoksa ben bu kadar ibadetle Rabbim bana cennet ve çok büyük nimetler verir gibi düşünceler kulu büyük yanlışlara sevk eder. Çünkü o ibadeti bize yaptıran, sevdiren Rabbimizdir. O arzu ve iştiyakı, güç ve imkânı vermeseydi nasıl yapabilirdik. Ümidin ikinci kısmı kul kötü işler yaptıktan sonra, günah işledikten sonra tövbe kapısından girerek Mevla Teâlâ hazretlerinin kendisini affetmesi mağfiret olunmasını arzulaması, beklemesidir. Burada kul şu düşünceye düşmemelidir. Benim bu kadar günahım var ben çok büyük yanlışlar yaptım. Allah beni affetmez gibi düşünceler. Bu da Mevla Teâlâ hazretlerine atılan çok çirkin iftiralardan biridir. Burada kul çaktırmadan kendini bir yerlere koyarak, hala büyüklenmeye devam etmektedir. Bir nevi gizli kibirle beraber hala nefsi dik bir şekilde o yanlışa devam etmenin bahaneleridir. O yüzden kişi burada kulluğunu bilmeli, boynunu eğip af olunmasını beklemeli. Ümitvar olmanın üçüncü kısmı, ibadet yok, vazife yok, yaşantı yok bir şeyler olur mantığıyla kulun kendini salıvermesi. Bu da yine yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim tarafından uygun görülmemiştir. Zira Rabbimiz Fatır Suresinde “O şeytan sizi Allah ile de aldatmasın” buyurarak, böyle batıl bir ümit bekleyişinden de kullarını sakındırmıştır. Bir şeyler olur düşüncesiyle yanlışta yürümek, buda kulu büyük felakete sürükler. Şuan günümüzde en çok taşınan düşüncelerden biride maalesef bu. Olacak şey Allah’ın vaadidir. Oda kişiye çalıştığının karşılığı vardır. Netice olarak ne olursa olsun Mevla Teâlâ’dan hiçbir şekilde ümit kesilmemelidir. Gerek dünyadaki sıkıntılarımızın bertaraf edilmesi hususunda, Müslümanların başarılı olması, Müslümanların yüzlerinin gülmesi hususunda, gerekse ahiret boyutunda hüsnü zanla olmamız gerektiğini Allah Resulü bizlere beyan etmektedir. Gevşememek şartıyla Rabbimize güvenmeliyiz.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu