Unutulan Çalışmalarımızdan Biri | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Unutulan Çalışmalarımızdan Biri


Allah birdir. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Bilakis her şey ona muhtaçtır. O doğmamıştır, doğrulmamıştır. Onun eşi ve benzeri yoktur. Melekler Allah’ın kızı değildir. Oğlu da değildir. Nurdan yaratılmışlardır. Yemezler, içmezler, uyumazlar, çiftleşip de çoğalmazlar. Allah tarafından gönderilen bütün Peygamberler haktır. Biz aralarında hiçbir fark gözetmeksizin hepsine inanırız. Son Peygamber Muhammed Mustafa’dır. Tevrat, İncil, Zebur ve Kuran Allah’ın gönderdiği kitaplardır. Kuran-ı Kerim son kitaptır. Hükmü Kıyamet’e kadar geçerlidir. Ahiret günü haktır. Muhakkak vukuu bulacaktır. Kader haktır. Allah ezeli olan ilmiyle her şeyin başlangıcını da sonunu da bilir. Hayrı ve şerri yaratan  Allah’tır. O her şeyi bilir, görür, duyar, konuşur. Fakat bizim gibi sese, lafızlara, dile vs. ihtiyacı yoktur. İster ama onun istediği ol dediği zaman olur. Sonsuz güç sahibidir. Her şeyi yoktan var eden O’dur.

İşte günümüzde en büyük mücadele bu. Dini öğretmek ve öğrenmek. Peki niçin öğretme ve öğrenmek? Malumunuz Yahudi ve Hıristiyanlara da tıpkı bize geldiği gibi kitap ve Peygamber geldi. Gelen Peygamberler en mükemmel bir şekilde vazifelerini icra edip Allah’tan gelen bütün emir ve yasakları bütün güzellikleri ümmetlerine tek tek anlattılar. Tabi ki beşeriyet icabı bu dünyadan ayrıldılar. Arkalarında yetiştirdikleri âlimleri ve Allah’ın indirdiği kitapları bıraktılar. Sonra kitaplarını öğrenmeyi terk etmeye başladılar. Git gide bilenlerin sayısı azaldı. Eksik bilenler yalan yanlış bildikleri şeyleri insanlara anlatmaya başladı. Kendisini Alim zanneden bu cahiller dünyanın üç-beş kuruşluk menfaati için başladılar kitaplarını değiştirmeye.

Taki işlerine gelmeyen bütün hükümleri kitaplardan çıkardılar. Hatta kafalarına göre kitap yazıp bu Allah katından gelmiştir diye ilimden uzak kimseleri kandırdılar. Kendileri de saptılar. İnsanları da saptırdılar. Ve cahillik başını aldı gitti. Yahudiler Üzeyr Allah’ın oğludur dediler. Hıristiyanlar tek olan Allah’ı üçe ayırmaya kalktılar. Böyle böyle battıkça battılar. Hepsi bekledi ki, biri gelse de bizi bu bataktan çıkarsa. Ne zaman ki Muhammed Mustafa (s.a.v.) geldi bütün insanlığı bataktan çıkarmak için. İşlerine gelmediği için onu da yalanladılar. Hâlbuki kitaplarında Peygamberimiz o kadar mükemmel bir şekilde anlatılıyordu ki kendi oğullarını tanıdıkları gibi Peygamberimizi de tanımıştılar. Gördünüz mü? Okumadılar, öğrenmediler, öğretmediler. Yani en büyük mücadeleyi terk ettiler.

Biz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in ümmeti olarak böylesi bir cahalete nasıl razı olabiliriz? Nasıl kendimize yakıştırabiliriz? Peygamberlerin Peygamberi bizimken, Kuran gibi mükemmel bir kitap önümüzdeyken, hala içimizde Allah’ı bilen ve âlimler varken yakışık kalır mı bize unutmak? Peki, ne yapacağız? Evvela aile reisi olarak baba, dede, abi, anne vs. artık kimse; dini güzel bir hocadan öğrenmeli. Yani ilk önce kendini cehaletten kurtarmalı. Sırasıyla hanımına, çocuklarına, yeğenlerine, torunlarına güzelce öğretmeli. Ben öğretemem diyorsa öğrenebileceği güzel yerlere teşvik etmeli. İşte bu şekilde bu mükemmel mücadeleden bir pay alınır. Eve geldiğimiz zaman hanımımıza soralım; “hanım bu gün dinimizden bir şey öğrenebildin mi?” Çocuğumuza soralım oğlum-kızım “Rabbimiz kim? Peygamberin kim? İslam’ın şartı kaç? Kitabımız ne?” İnanın bunlar o kadar büyük işler ki. Mevla bu tür şeylerden o kadar memnun o kadar hoşnut oluyor ki. O yüzden yavrularımızı hayata ilk adım attıklarında bu şuur ve bilgileri verelim ki yarın büyük kasırgalar karşısına çıktığında yıkılmasın, kaybolup gitmesin.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın