Mevla Teâlâ Hazretleri bizlere çok uzun vakitler, günler, aylar ikram etti ki kendisini en güzel şekilde bilelim, kulluk edelim, takdir edelim diye. Ama insan maalesef günde 24 saatten 1 saatini dahi Mevla Teâlâ hazretlerine vermekten kaçınmaktadır. Geçirdiğimiz günlerimize baktığımız zaman bir günde ne kadar televizyon seyrediyoruz? Ne kadar telefonla meşgul oluyoruz? Trafikte ne kadar vaktimizi geçiriyoruz veya bir komşuya, eşe dosta gittiğimiz zaman ne kadar vakitlerimiz geçiyor. Bir de Rabbimizle beraber ne kadar vaktimiz geçiyor, insan kendisini takip etmeli. Bizi her daim hiçbir zaman unutmayan ve bırakmayan Rabbimizi günde sadece beş vakit namaz bahanesiyle 1 saat mi yâd etmeliyiz. Peki, 23 saatimizi neyle geçiriyoruz. Yarın ahirette insan her nefesinin hesabını verecek iken bunca boşa geçirmiş olduğumuz vakitlerimizin hesabını nasıl vereceğiz.
İnsan kendini boş şeylerden toparlaması için ölümü, kabir hayatını hatırlamalı. Hesap günü dostların, sevenlerin kaybolduğu günü hatırlamalı. Ve kendisini bu gibi düşüncelerle muhafaza etmelidir. Yoksa saldım çayıra ya Mevla’m kayıra mantığıyla, İnceldiği yerden kopsun düşüncesiyle insan hiç kendini toparlamaya geçmezse, gerçekten ahrette büyük sıkıntı çeker, büyük pişmanlık duyar.
Efendimiz dahi göz açıp kapayıncaya kadar “yarabbi nefsimle beni baş başa bırakma” buyurarak bir anlık gafletten, boş vakitten Allah’a sığınmıştır. Hazreti Ali Efendimiz de “eğer sen kendini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder” buyurarak zerre kadar gaflette düşmememiz gerektiğini bizlere bildirmişlerdir. Zira şeytanın isimlerinden biri de Hannâsdır. Yani kul Allah’tan gafil olduğu zaman kula sokulan, vesvese veren. Kul Mevla’yı hatırladığı zaman ondan kaçan demektir. O yüzden kendimizi nefsin ve şeytanın eline teslim etmemeliyiz. Her biri inciden, yakuttan daha kıymetli olan anlarımızı dolu dolu, Rabbimizin rızası ile geçirmeliyiz.
İmamı Rabbani Hazretleri evladına yazmış olduğu bir mektupta şöyle buyuruyor. “Yavrucuğum devamlı namazla meşgul ol. Eğer namaza karsı içinde bir doyma meydana geldiğini hissedersen, zikre geç devamlı zikirle meşgul ol. Zikre karşıda kalbinde bir doyum hissettiğinde, Kur’an’a dön. Devamlı Kur’an oku. Kur’an okumaya karşı kalbinde bir doyum meydana geldiğinde tekrar namaza dön. Ve böyle devam et.” buyuruyor. Vaktini nasıl geçirmesi gerektiğini evladına öğretiyor. Ama bizler yavrularımızı susturmak için, daha doğrusu uyuşturmak için televizyon veya telefondan videosunu biz açıyoruz. Aman evladım şuna bak ta yeter ki sus dercesine.
Yine bir defasında Asrın Müceddidi Sultanımız Efendi Hazretlerimize İsmailağa camiinin müezzini rahmetli Hasbi hoca der ki “Efendi Hazretlerimiz çok yoruldunuz biraz dinlenseniz” diye söyleyince Sultanımız caminin bitişiğinde olan mezarlığı göstererek “orada dinleniriz” buyurmuşlardır.
Peygamberimiz, sahabesi ve Allah dostlarına baktığımız zaman, zamana, vakte ne kadar değer vermişler, ne kadar önem vermişler buradan vaktin değerini anlamamız gerekmektedir.
Yoksa ahirette hazırlıksız geldim demenin hiçbir faydası olmamaktadır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu