Kurtuluş Rabbimize Güvendedir | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Kurtuluş Rabbimize Güvendedir


Mevla’mız iyi kullarına dost olan, dostlarına yardımcı olan, onlara sahip çıkandır. Herkesin son derece güvenilir, yanlış yapmayan bir dosta ihtiyacı vardır. Bizleri hiç yalnız bırakmayan, terk etmeyen, her zorlukta yanımızda olan bir yâre kimin ihtiyacı yoktur ki?

Hani insan bazen kendisiyle baş başa kaldığında; “Evlat büyüttüm, şu kadar insanla tanıştım, şu kadar akrabam var ama kendimi yalnız hissediyorum. Arkamda bir boşluk var, sırtımı bir yere dayayamıyorum. Gerçekten içimi açıp ta derdimi dökeceğim kimseyi göremiyorum. Ben niçin bu kadar varlık içinde darlık çekiyorum?” Mal var, mülk var, imkân var, her şey var ama kalbinde bir burukluk, bir eksiklik, bir boşluk var! Diyorsan Mevla ile olan bağlantını kontrol etmelisin.

Eğer kişinin dostu, “Allah adamı olmazsa” veya bir mümin “Allah için”, menfaat gözetmeden “din hususunda birbirine yardımcı olacak”, birbirlerinin yolunu açacak bir “dost”  bulamazsa yukarıda verdiğimiz misal kaçınılmaz bir gerçek olur.

Kutsal kitabımızın Muhammed suresindeki şu ayeti celile, adeta mümin kullara güven veriyor onure ediyor, müminin izzet ve şerefini yüceltiyor: “İman edenlerin dostu benim! Kâinatın takdir ve tasarrufunun benim olduğunu ilan ediyorum. Kimse müminlere dokunamaz. Çünkü ben onları himaye ettim. Fakat kâfirleri korumam! Onları  tutmam. Onların Mevla’sı, dostu ben değilim. Onların destekçisi de yoktur.” Buyrulmaktadır.

Kul biraz düşünmeli? Mümin şöyle bir tefekkür etmeli? “Allah beni dost edindiyse o zaman benim başka veliye, dosta ihtiyacım mı var? Allah bana dost olarak yeter. O ne güzel vekil ne güzel bir yardımcıdır” demeliyiz. Allah’tan gayrı bütün dostlar boş çıkacaktır. Hele hele bir mümin, Müslüman olmayanı dost edinirse o zaman kendisine yazık etmiş olur.

Allah’ı, peygamberini inkâr etmekle, Mevla’ya harp açmış olan Allah düşmanlarını dost etmek, kişinin dünya ve ahiretini mahvetmeye kâfidir. Aynı zamanda Rabbimizden bu hususta bizlere ciddi ikazlar vardır. “Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz iman üzerine küfrü tercih ediyorlarsa, onları dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse işte onlar zalimlerin ta kendisidir.” Buyrulmuştur.

Zira Allah’ın kendisini dost olarak kabul ettiği bir mümin, Allah’a düşman olan Yahudi ve Hıristiyanları kesinlikle dost edinmemeli, onlara itimat etmemelidir. Çünkü senin dostun Maide suresinin 55. ayetinde beyan edildiği kişilerden fazlasına taşmamalıdır: “Sizin veliniz ancak Allah ve Resulüdür. Birde Allah’ın emrine baş eğen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı veren müminlerdir. Her kim Allah’ı, peygamberini ve müminleri dost edinirse biliniz ki galip gelecek olanlar ancak Allah’ın adamlarıdır.”

Şunu unutmayalım  ki, Allah’a iman eden, imanında sadık olan insanlar hiç mağlubiyet almayan şerefli, hayırlı bir hayatın içindedirler. Çünkü Allah kendisine inananları din ahlakına uydukları ve sözlerine sadık kaldıkları müddetçe zaferler nasip edecektir. Dünyada onlar üzerine kimse galip gelemeyecektir. Yeryüzünün hakimi, söz sahibi onlar olacaktır. Tüm korkulardan emin olacaklardır. Hem de Allah’ın rızasına uygun olarak yaşayacaklardır. Bu Allah azze ve cellenin sadece dünyada ikram etmiş olduğu nimetidir. Ahiretteki nimetlerini ne bilebiliriz, nede tahmin edebiliriz.

Rabbim bizleri dostlarından ayırmasın. Dostlarıyla dostluğuna kabul eylesin.

Kurtuluşa Yürümek Bizden Kurtarış Mevla Teâlâ’dandır.

Yorum yapın