İnsanın en büyük mukaddesatı dini ve dini şiarlarıdır. Bir insan dinini yaşamak için doğar, dini için yaşar ve dini için ölür. Rabbimiz kainatta bir takım şeyleri kutsi saymıştır. Kurbanlık hayvanlar, Sefa ile Merve, ezan, sarık, Çarşaf ve Mescitler gibi.
Allah Resulü genel olarak istişarelerini mescitte yapardı. Hüküm ayetlerinin bir çoğu mescitte inmiştir. Fetvalar oradan verilirdi. Hulefa i Raşidin de aynı yolu takip etmiştir. Rabbimizde mescitlerin önemini bizlere bildirmek üzere dünyadaki ilk yapıyı Mescit olarak inşa ettirmiş, onu kendisine ev olarak seçmiş ve bütün Müslümanların ruhunu oraya bağlamış, bedenlerini ise mecbur tutmuştur.
Peygamberimizde Medine’ye hicret ettiğinde yarım saatlik beride buluna Kuba köyüne “Mescidi Kuba”yı bizatihi kendi de çalışarak yaptırmış. Medine’ye vardığında daha oturup dinlenmeden, bir bardak su dahi içmeden mescit yapılacak yeri tespit etmiştir. Buda peygamberimizin mescitlere olan değer ve önemini bizlere göstermektedir.
Rabbimizde Kur’an’ı Kerimde de “Allah’ın mescitlerine gelinmesini, orada Mevla’nın anılmasını engelleyenden daha zalim kim olabilir” buyurarak keskin bir çizgiyle en ufak olumsuz yaklaşımı yasaklamış. Dinimizdeki önemini bizlere bildirmiştir.
Şanlı ecdadımıza baktığımızda bir ucu adeta arşa dayanan görkemli Camiiler inşa etmiş, gavurun kalbine heybetiyle korku salmıştır. Her sokak başına bir cami kurarak dinimize olan hürmet ve değeri bizlere göstermişlerdir.
Ama maalesef cumhuriyet tarihinin ilk başlarında yüzlerce camimizin yıkılması, ahır olarak, koğuş olarak kullanılması bizleri derinden üzmektedir. Hatta şu günümüzde dahi bundan 70-80 yıl önde mescit olan yerin bugün son derece uygunsuz bir mekan olarak kullanıldığı haberleri de yine kanayan yaralarımızdan birtanesidir.
Günümüzde de halkımızın genel olarak camilere karşı tutumu saygısı elhamdülillah çok güzel, fakat tarihi eser gibi değerlendirilip gezi amaçlı turistlerin çok uygunsuz kıyafetle mabetlerimizde gezinmeleri, bizler için kabul edile bilir şey değildir.
Bazı camilerimizin tenha yerde bulunmasını veya imam efendinin ilgisizliğini fırsat bilen kendini bilmezler camilerimizi amacı dışından öte, çok çirkin şeyler için kullandığı haberleri tüm müminlerin kalbini incitmektedir. Yıllardır İslam’ın sancaktarlığını yapmış nice uzak beldelere İslam’ı ulaştırmış, ahlak ve haysiyet götürmüş olan kıymetli ecdadın zavallı torunları olmak bizlere yakışmayacağı gibi, dedelerimizin de kemiklerini sızlatacaktır.
Bu hususta başta tüm Müslüman kardeşlerimize, özellikle imam ve müftülerimize sesleniyoruz. Kendi mukaddesatımıza, aile ve çocuklarımıza sahip çıktığımız gibi Rabbimizin beytine sahip çıkalım. Neme lazımcılık mantığında olmadan işi sahiplenelim. Ne firavunlar, nemrutlar, ebreheler geldi, fakat Allah’ın dinine ve mukaddesatına zarar veremediler.
Gelin ebabil kuşları bizler olalım. Ebrehelere fırsat vermeyelim. Mscitlere uzanan hain elleri bizler kıralım.

Mescitler Sahip Çıkmak Bizden Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu