Cübbeli Ahmet, namı diğer Ahmet Mahmut Ünlü Perşembe akşamları kendi televizyonundan yaptığı haftalık sohbetinde yine her zaman olduğu gibi sohbet adabına yakışmayan ifadeler kullandı. Yıllardır camiamızda fitne ateşini körükleyen İsmailağa Vakfı ve İDDEF’i savunmaya geçen cübbeli, yapılan yanlışlıkları ve çirkinlikleri inkâr ederek, ben onlara şahidim ve kefilim dedi.
Ey cübbeli! Yıllardır Fatih Medreselerine ve Masum Bayraktar Hoca ‘ya yapılan onca iftira ve saldırılar ortadayken sen nasıl oluyor da ekran karşısına çıkarak, yolsuzluk iddialarına karışanları ve Efendi Hazretlerimizden bizzat imza karşılığı şeyhlik isteyenleri savunuyorsun? Birde arlanmadan, ben onları çok iyi tanıyorum, onlara kefilim, asla bu iddialara karışmazlar diyorsun? Belli ki yine menfaatine gelen bir şeyler var.
Dün akşam ekran karşısında seni izleyenler, bir söylediklerine birde vücut diline bakarak ne kadar tezat bir görüntü oluşturduğuna şahit oldular. Ağzından çıkanlara sen bile inanmıyorsun ki dilin başka gözlerin başka konuşuyordu. Kameraya bakamayan gözlerin ve iki büklüm olan bedenin, adeta seni ele veriyordu. Ey cübbeli! Ne söylersen söyle, vücut dilin, o akşam başka konuşuyordu. Yıllardır ekranlara ve kitlelere olan aşinalığına rağmen o akşamki sıkılgan tavrın, seni gerçekten de ele veriyordu. Savunma yaparken şekilden şekle girmen, söylediklerine inanmadığının açık bir kanıtıydı.
İnanmadığın fakat menfaat uğruna zikrettiğin ifadeleri dilersen tek tek ele alalım:
İsmailğa Televizyonunu bana mal ettiler diyorsun. Öncelikle belirtelim ki bizim öyle bir niyetimiz asla olmadı, olmamıştır da. Ancak ne yazık ki yıllardır yaptığın çalışmalarda hep Efendi Hazretlerimizin önüne geçmeye çalışman, ismailağa ile alaka kamuoyunda ne olursa olsun hep senin adının geçmesine neden olmuştur. Oysa bizler, her zaman bunun yanlışlığını dile getirerek; “Cemaatimizin tek lideri var o da; Efendi Hazretlerimizdir.” diyerek sürekli açıklamalarda bulunduk.
Kanalla hiçbir alakam yok diyorsun, olmadığı çok daha iyi. Bizler bu kanalı kurarken, aman camiamıza halel gelmesin, bu isim kötü niyetli kişilerin eline geçmesin diyerek yola çıktık. Ancak görüyoruz ki bu çalışmamızda diğer çalışmalarımız gibi sizleri sarsmaya yetti. Kanal girişimimizin sizleri nasıl altüst ettiğini gördük. Nasıl oldu da biz bu hamleyi yapamadık diyerek kıskançlığa düştüğünüzü de biliyoruz. Ayrıca kıskançlığınızın öfke ve kine dönüşerek, sizleri RTÜK kapılarına kadar sürüklediğini, devamında ağıza alınmayacak ifadeler kullanarak kanalın ismine ve açılmasına engel olduğunuzu da biliyoruz.
Vakıf Yönetimine ve İDDEF’e yönelik yazılan yazılar, Marifet Dergisinden alıntı yapılarak kaleme alındı. Hal böyleyken o zaman sayın cübbeliye sormak lazım; bu ifadelerin yazıldığı o tarihlerde neden çıkıp da bir kelime dahi konuşmadın? Yanlış yapıyorsunuz diyerek, ikazda bulunmadın? Senin niyetini biz çok iyi biliyoruz ve anlıyoruz. Senin asıl niyetin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Ekran karşısına geçip, vazifemiz Müslümanlar hakkında şahitlik yapmaktır diyorsun. Senin şahitliğin, taraf olduğun insanların yanında olduğu için olsa olsa bozacının şıracıya şahitliğinden öteye geçmez, sayın cübbeli!
Herkesin makamı Allah’la kendi arasındadır, biz bilemeyiz diyorsun. Geçmişte yayınladığın videodaki ifadelerini ne çabuk unuttun? Masum Bayraktar Hoca hakkında iftira atarak; “O hoca değildir, Allah’ım Müslümanları bunlardan kurtar, bu adam kendine rabıta yaptırıyor.” Diyen sen değil miydin? O zaman ahkâm kesen sen şimdi ne oldu da kalkıp biz bilemeyiz diyorsun?
Seyfettin İnanç’ın 25 senedir bir tek dairesi var, tapu daireleri ortada diyorsun. Sen böyle diyorsun ama ortada dolaşan iddialarda var biliyorsun. Tapu daireleri elbette ki ortada olabilir. Ancak insanın üzerine mal olmaması, onun hiçbir şeyi olmadığı anlamına gelmez. Bir söz vardır. Minareyi çalan kılıfını hazırlar diye. Yeryüzü nice hırsızlar gördü. Onlar öyle hırsızlardı ki; kılıfını hazırlamadığı hiçbir caminin minaresine yan gözle bakmıyorlardı. Diyeceğimiz o ki ortada iddialar dolaşırken ben çok iyi tanıyorum, asla haram yemezler demek kusura bakma ama cahilliğin daniskasıdır.
Birbirimizin ayağına başına dolanmayalım diyorsun, iftira atmayalım diyorsun. Senelerdir Fatih Medreselerine atılan iftiralar ne olacak peki?
Namaza başlatalım, hizmet sahası geniş diyorsun. Yıllardır Fatih Medreselerinin yaptığı her çalışmanın engellemesi neydi o zaman? En son Efendi Hazretlerimizin tanıtım programı engellenirken neden ekranlara çıkıp da hizmet sahası geniş, bırakın yapsınlar demedin?
Hizmet sahası geniş, dileyen dilediği gibi çalışsın diyorsun. Sen değil misin ki geçmişte yayınladığın videoda “İnsanlar talebe verir şu yapar bu yapar yardım yapar biz hakkı söylemek durumundayız.” diyerek bunlara talebe göndermeyin, yardım etmeyin diyen? Ey cübbeli! Senin kendi içindeki tutarsızlığına alıştık artık. Alıştık alışmasına ama katlanmak zorunda değiliz bunu bilesin.
Allah için insanları Müslüman yapalım, zikir öğretelim diyorsun. Allah zulümle kimseyi abat etmez diyorsun. Güzel diyorsun, diyorsun da 15 yıldır yapılan zulme niye alkış tutuyorsun o halde? Belli ki zulme alkış tutmak, menfaatine geldiği için seni abat edecek sanıyorsun. Ama yanılıyorsun!
Kendi nefsani hırslarına malzeme yapmasınlar diyorsun. Beraat gecesi geliyor onları da tövbeye davet ediyorum diyorsun. Yıllardır iftiraya ve fili saldırılara maruz kalan birisini nasıl tövbeye çağırıyorsun, anlamış değiliz. Sen ille de birilerini tövbeye davet etmek istiyorsan çok yakından tanıdıklarına bu tavsiyede bulun. Ama öncelikle zalimin yanında durup, menfaat devşirmeyi terk etmen gerekiyor. Eğer terk etmezsen, pek çok şeyi karıştırdığın gibi kimin tövbekâr olması gerektiğini, daha çok karıştıracaksın haberin ola!
Yalan dolan ifadeleri çeksinler diyorsun. Yalan, dolanı sende çok iyi bilirsin, yakından tanıdıklarında. 15 yıl bir iftirayı aynı tazelikte tutmak, iyi bir yalancılık kabiliyeti gerektirir. O yüzden sen git bu tavsiyelerini iftirayı atanlara ve şakşakçılarına ilet. Gerçi senin nazarında onların yaptıkları yalan dolan olmuyor, iletmesen de olur.
Milletin kafası karışıyor diyorsun. Evet, haklısın yıllarca asılsız iddialarla gerçekten milletin kafasını karıştırmayı başardılar. Ama artık millet gerçekleri görmek istiyor.
Beni nasıl bilirseniz diyorsun. Biz seni çok iyi biliyoruz. İnsanların yüzüne başka arkasından başka konuştuğunu, sohbet cemaatin bilmez ama bizler çok iyi biliyoruz.
Bu fitneleri durdursunlar diyorsun. Allah’ın yolu açık isteyen istediği hizmeti yapsın diyorsun. Madem hizmet yapılacak o zaman bu tavsiyeleri Vakıf yönetimindekilere söyle de fitne son bulsun. Çünkü fitnenin kaynağını en az sende bizim kadar biliyorsun.
Seyfettin İnanç, üzülmüş perişan olmuş diyorsun. Hakkında iki yazı yazıldı adam perişan oldu öylemi? Be basiretsiz insan! Yıllardır Masum Bayraktar Hoca hakkında ağza alınmayacak iftiralar ve fiili saldırılar yapılmış sen kalkmış adam iki yazıda perişan olmuş diyorsun. Sen ne merhametli adammışsın öyle. Eğer içinde gerçekten merhamet olsa bu ifadeleri kullanmaktan biraz olsun hayâ edersin.
Acıyorum, onları ıslah etsin diyorsun. Otur önce kendi haline bir acı, yapayalnız bir insansın. Etrafında seninle yürüyecek kimin var? Etrafına bir bak! Sohbet cemaatim var diyorsan, onlar ufak bir rüzgârda savrulan yaprak misali yok olur gider, bunu sende iyi biliyorsun.
Kendimize gelelim diyorsun. Doğru gerçekten artık kendinize gelin ve insanları dışlamaktan vazgeçin. Bu kapıda Efendi Hazretlerimizden başkasının konuşmaya hakkı yoktur. O ne derse odur! Efendi Hazretlerimiz bu kapıdan kimseyi kovmaz, dışlamaz ama sizler bunu yaptınız. Haklısın kendinize gelmeniz lazım.
Son olarak tavsiyelerde bulunan cübbeliye, bir tavsiyede bizden olsun. Sen sen ol, sakın ucuz menfaatler uğruna fitnecilerin ve çirkin işler peşinde koşanların şakşakçılığını yapma!