Teslimiyet Anlayışı Kaybolan Değer | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Teslimiyet Anlayışı Kaybolan Değer


İman,  teslimiyetten  ibarettir. İman etmeyen Müslüman olamaz, teslim olmayan ise ibadetin lezzetini tadamaz.

Teslimiyet dil ile kabul ettim demekten öte başta kalp, akıl ve tüm azalarla istenilen veya istenilmeyen şeyi kabullenmek ve hayata geçirmektir.

Teslimiyet ifade olarak çok kolay fakat icraat bakımından kâinatın en zor başarılabilecek işidir.

Teslimiyet kazaya rızadır. Bela geldiğinde içte ve dışta değişme olmaksızın sabit olmaktır. Hasta iken hastalığı, sağlıklı iken sıhhati, musibete uğramışken musibeti, gençken gençliği, yaşlı iken yaşlılığı sevebilmektir.

Herkes ifade olarak ben “Allah’tan korkarım veya Rabbimizi, peygamberimizi  severim,” “Kuran-ı Kerim hak kitaptır” der. Fakat hayatımızda ne kadar Allah’tan  korkuyoruz ki rahat rahat haramlara dalabiliyor,  Peygamberimizin sünnetlerini ve buyurduklarını terk edebiliyoruz.

Hayat  kitabımız olan Kuranı Kerimi bilmediğimiz halde yorum yaparak;  “şimdi, bu zamanda, bence” diyerek ayetleri kendimize göre yorumlayabiliyorsak demek ki teslimiyetle alakamız yoktur demektir.

Bir takım örf ve adetlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz, nefsani tercihlerimizi Allah’ın emrinin önüne geçiriyor, Rabbim ne buyurur, Peygamberim ne emrediyor değil de komşular, akrabalar, insanlar şimdi ne der diyorsak o zaman bu imanın nasıl bir iman olduğunu düşünmemiz gerekir.

Halbuki Rabbimizin ifadesine baktığımızda teslimiyetin dünya ve ahiret kurtuluş reçetemiz  olduğunu görmekteyiz. Çünkü bütün işler  Rabbimizin kontrolünde olduğu için tüm işleri yoluna koyacak ta O’dur.

Yüce Rabbimiz; “Allah de  bırak! Onlar daldıklarında oynayıp  dursunlar” buyurarak teslimiyete dikkatimizi çekmiştir.

Teslimiyet; 950 sene ümitsizliğe düşmeden vazifeyi yerine getirmektir.

Teslimiyet; Allah emretti diye denizlere dalmak, ateşlere atılmak, evladını kurban edip, boynunu bıçağa teslim edebilmektir.

Teslimiyet; 18 yıl ağır hastalık imtihanında “ya rabbi şifâ ver” dahi demekten haya etmektir.

Teslimiyet; anne babayı tanıyamadan dünyaya adım atmak, 6 evladını kaybettiği halde asla itiraz etmeden dirayet üzere durmaktır.

Teslimiyet; bütün malından geçerek canını ortaya koymak ve şehit olmaktır. Kısacası teslimiyet dava için yerinde vaktinde yapılması gereken her şeydir.

Dervişin birini ticaret için gittiği ülkede yakalıyorlar ve sen, falanca ülkenin casususun diyerek idama mahkum ediyorlar. Derviş elleri arkadan bağlı olarak celladın önüne yatırılırken düşünüyormuş “az sonra celladın kafama indireceği bir balta ile kafamı gövdenden ayrılacaklar, ey nefsim sen evvelce Allah’a teslim olmaktan bahsediyordun, her haline razıyım, kaderime razıyım derdin. İyilikte kötülükte gelse ben Rabbim’in emrine boyun eğerim derdim. Şimdi bir yanlışlık yapıyorlar, haksız yere kafamı kesecekler. Buyur işte kader ama kellen gidiyor,  işte buna da razı mısın? Yoksa ben casus falan değilim bana haksızlık ediyorsunuz ben daha yaşayacaktım çoluk çocuğumu evlendirecektim mi diyeceksin? diye düşünmüş, nefsini yoklamış ve bakmış ki; can dediğin nedir? Bir gün nasıl olsa öleceğiz. Eh, bu kadar ömür takdir edilmiş ise Allah’a imandan ayırmasın demiş hiç itiraz falan yok ve böylece celladın önüne boynunu uzatıyor. Cellat baltasını kaldırmış tam kellesini vuracakken kalabalığın içinden son derece nüfuzlu biri çıkıp bırakın onu ben onu tanıyorum diye seslenmişte bırakmışlar. Derviş kurtulduğu zaman vallahi kafamın kesilmesinden kurtulmasına değil, o andaki ihlasımı seviyorum” demiş.

Rabbim teslim olma anlayışını bizlere de nasip eylesin.

Teslim olmak bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.

 Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın