Efendi Hazretlerinin Yerine Veya O’na Rağmen Mürşit Edinme Konusu
Marifet Dergisi 28. sayısı, 19. Sayfadan kanımızı donduran ifadelerle sorular sormaya devam ediyoruz.
Dergideki ifade aynen şöyle:
“Bazı sorular; Efendi Hazretlerinin hayatında ve hatta bazen huzurunda bazı aksakallılara şeyh muamelesi yapılmasını kimler, niçin teşvik ettiler? Mürşitten başkasına rabıta yapılmasına kimler müsaade etti? Kendisi hakkında “Ona rabıta yapılabilir” diyen kişiye, “Bu yaptığın doğru değil, yanlış yapıyorsun” diyerek reddetmek yerine, “Öyle söyleme! Yanlış anlaşılıyor” demek suretiyle zımnen itirafta bulunan aksakallı kimdi?
“Hangi aksakallı kendine tekke kurdu da, Sultan tarafından azarlanınca orayı kapatmak zorunda kaldı?”
Marifet Dergisindeki kanımızı donduran bu ifadelere göre, ortaya şu iki şıktan başka bir netice çıkmıyor;
1. Şık İsmailağa Vakfından birileri Efendi Hazretleri ile beraber O’na eş, O’na denk, O’na ortak, Onunla aynı makamı paylaşan ikinci bir mürşidi kâmil arayışı içine girmiş ve Efendi Hazretleriyle beraber o kişiye de rabıta yapılabileceğini beyan etmişlerdir.
2. Şık; Yine İsmailağa Vakfından birileri Efendi Hazretlerinin sağlığında, hatta O’nun huzurunda, Efendi Hazretlerine rağmen, O’nun yerine, O’nun Mürşidi Kamilliğini sonlandırıp yerine başka biri ya da birilerinin şeyhlik yapmasına ve cemaatin de Efendi Hazretlerini bırakarak o kişiye rabıta yapması gerektiğini beyan etmişlerdir.
Efendi hazretlerimiz (K.s.)’nun bulunmuş olduğu bir yerde bir başkasına meyletmek, gönül kaptırmak, ona da rabıta yapılır muamelesine sokmak, onu da Efendi Hazretlerimiz gibi aynı makamda görmek bunlar neyin alametidir, neyin işaretidir?
Bunlar müritlikte olmayan şeylerdir. Tarikattan zerre kadar anlamayanların hareketleridir. Bunlar hakiki mürşide isyandır. Hakiki mürşidin hakkını gasptır. Efendi Hazretlerimizin hakkını gasptır. O’nun yerine başkalarının konması en büyük vebaldir. Efendi hazretlerimizden başka Efendiler ortaya çıkarmaktır. Bu sizin zihniyetiniz rant, menfaat ilişkisi çerçevesinde olduğundan sizin için fark etmeyebilir ama bizim için bu son derece “semmun gatilün” (öldürücü zehir)’dir. Hainliktir!
Başkalarına rahatlıkla iftiralarda bulunduğunuzda, insanların gözünden düşürmeye çalıştığınızda sizin ilk yaptığınız iş; Rabıta yaptıttırıyor, şeyhlik yapıyor deyip, o insanları karalayıp, insanların gözünden düşürmek sizin aslında en büyük meziyetinizdir. Ama kendi menfaatlerinize geldiğinde, kendi şeyhlerinizi, kendi aksakallılarınızı ön plana sürerek Efendi Hazretlerimizin yerine oturması hususunda hiç tereddüt etmiyorsunuz. Sizin bu tarikat anlayışınızın elden geçmesi gerektiğini bile düşünmüyoruz.
Çünkü sizin bu kafayla bir tarikat anlayışınız olmayacak. Çünkü siz tarikat anlayışınız olsun için değil, tarikat bozulsun için mücadele içindesiniz. O yüzden sizden tarikatı düzeltmeyi beklemek mümkün olmadığı gibi bozmanızı engelleme hususunda bütün çabamızı sarf edeceğimizi hatırlatırız.
Mürşitten başkasına rabıta yapılmasına kimler müsaade etti diye marifet dergisinde yazdığı halde buna cevap vermediniz. Siz Efendi Hazretlerimizden başkasına rabıta yapılmasına göz mü yumuyorsunuz? Sizin buna ne hakkınız, ne cesaretiniz ne cüretiniz vardır? Siz kim oluyorsunuz Efendi Hazretlerimizden başkasına rabıtaya göz yumabiliyorsunuz. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Kim olursa olsun bunun bedelini dünyada da ahirette de ağır bir şekilde öder. O yüzden bu düşüncelerinizden ve bu hatalarınızdan dolayı Efendi Hazretlerimizden, camiamızdan özür dilemelisiniz. Ama siz özür dilemeyi bırakıp hala tarikatı bozma hususunda sanki herkese rabıta yapılırmış gibi Efendi hazretlerimizin hayatında başkalarına rabıta yapılırmış gibi gösterip tarikatı hızlı bir şekilde bozma hususunda mücadele içindesiniz. Bu tarikatı siyasete maletmek, tefrikalar çıkartmak, vekilleri uzaklaştırarak insanları dışlamak bunun apaçık delilidir.
Daha Sultanımız hayatta iken kendine tekke kuran aksakallılara neden yol verdiniz? Niçin dur demediniz? Hangi menfaatler ve projeler sizi böylesi basiret ve ferasetten uzak bir harekete karşı susmanızı sağladı? Hâlbuki bizim ne ağzımızdan, ne aklımızdan geçmeyen şeyhlik konusunda ve rabıta konusunda bize atılan iftiralara çanak tutan, adeta ağızlarınızdan köpükler saçılırcasına her yerde bizi karalayan, aleyhimizde konuşan siz değil miydiniz? Bu kan dondurucu olaylar hakkında neden sus pus oldunuz?
Ey İDDEF ve İsmailağa Vakfı Yöneticileri!
Hala anlamıyor musunuz bunlar bize attığınız iftiraların, yaptığınız yanlışların karşılığında Allah tarafından size bir cezadır. Siz bize nasıl iftiralar attıysanız hepsi dönüp teker teker sizi buluyor.
Biz kaleme aldığımız 16. Yazımız olmasına rağmen sizin tarafınızdan bir kişi bile çıkıp, sizi destekleyici olarak “ya ne yapıyorsunuz bu kadar da yüklenmeyin” demedi. Ama biz camiamızdan olumlu cevaplar almaya devam ediyoruz. İhvanımızı uyandırmaya devam ediyoruz. Bize “iyi yapıyorsunuz” diyorlar. “Sizinle beraber Efendi Hazretlerimizi daha başka tanıdık. Kimse bizlere Sultanımızı böyle anlatmamıştı. Sizi dinledikten sonra Efendi’ye bakış açımız çok değişti” diyorlar. Siz ne yaparsanız yapın, bizi nasıl anlarsanız anlayın bizler sizi ve tüm camiamızı uyandırmaya devam edeceğiz. Ki böylece dünyada da ahirette de kurtuluşa ererseniz inşallah.
Kurtuluşa davet bizden, icabet sizden, ulaştırmak Mevla Teâlâ’dandır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu