Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (24) | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Efendi Hazretlerimize Yapılan Haksızlıklar Dosyası (24)


Camiamızı Tasfiye Ve Efendi Hazretleri Şuurunu Köreltme Konusu (1)

Ey İDDEF Ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri!

Hocalarımızı, yetişmiş mollalarımızı sürgüne gönderir gibi, başınızdan def eder gibi resmiyete gönderdiniz. Bu kardeşlerimizin dağ başlarında körelmelerine, medreselerinin kapanmasına, talebelerinin dağılmasına göz yumduğunuz gibi, gemisini kurtaran kaptan hesabı, bu sürgünleri cemaatimiz için rahmet olarak yansıttınız. Tam anlamıyla camianın içini boşaltma, neslini kurutma, geleceğini karartma denebilecek bu uygulamayı, politikacıların ifadelerine bakarak rahmet şeklinde cemaatimize sundunuz.

Cemaatimizin genetiğini değiştiren, kökünü kurutan, camianın soykırımı diyebileceğimiz bu uygulamaya methiyeler düzüp durdunuz. Medreselerin önünü açmak yerine, önünü tıkadınız. Cemaatte en küçük talebesinden, en büyük hocasına kadar herkeste resmiyete geçip, kendini kurtarma anlayışını hakim kıldınız.

Cemaati, camiayı, Efendi Hazretlerini ve bu kapıyı düşünecek toplu bir tarikat ve cemaat anlayışını yıktınız. Genç hoca kardeşlerimiz heba olmuş sizin umurunuzda mı?

Yeniden hoca, molla, derviş yetişmiyormuş sizin umurunuzda mı? Tarikat anlayış ve adabı, ihvan çalışması bitmiş umurunuzda mı?

Camiamız adeta nesli tükenen kelaynak kuşlarına dönmüş sizin umurunuzda mı?

Sizin için gemisini kurtaran kaptan, kendini düşünen insan en makbul insan öylemi mi?

Sürgüne gönderir gibi gönderdiğiniz bu hocalarımızdan, hangi birini bir kez olsun aradınız?

Sizin değer verip bir kez olsun aramadığınız bu kimseler de, sizi aramaz oldu. Sizin vefasızlığınızı ve ilgisizliğinizi yaşayarak tecrübe eden bu kardeşlerimiz “iyi ki resmiyete geçmişim. Demek ki bizi yetiştiren hocalarımızın idarecilerimizin ve camiamızın bize sahip çıkma mantığı buymuş” diyerek diğer arkadaşlarını da resmiyete geçmeye zorladığını bilmeyenimiz yok.

Eğer iş Diyanete imam olacak kişilerin imamlığını kolaylaştıracak ve onlara memuriyet kapısını aralayacak takviye dersleri vermekse, ne ala bir iş yapmış oluyorsunuz.! Bravo size! Gerçekten bu işte son derece başarı elde ediyorsunuz demektir.

Ancak iş, bir camianın geleceğini inşa edecek, imar edecek kadrolar yetiştirmek ise; kusura bakmayın da sizin kadar, yetişmiş elemanlarını zayi edip harcayan ikinci bir cemaat daha bulamazsınız. Bu konuda kimse sizin elinize su dökemez.

Ey İDDEF Ve İsmailağa Vakfı Yetkilileri..!

Herkes yetiştirdiği elemanına sahip çıkarken, onların üzerine titrer ve yetiştirdiği bu kimseler üzerinden cemaatlerinin geleceğine yatırım yaparken, sizin bu adam harcama anlayışınız akıllara zarar bir tavırdır. Kainatta, bütün canlılar neslinin devamı için yaşayıp çaba sarf ederken; geleceği karartılan, içi boşaltılan, kökü kurutulan, ve nesli tükenen bir Efendi Hazretleri anlayışının yaşaması ve yaşatılması için sizler ne yapıyorsunuz.? O mayanın bozulmaması için, o tohumun çürümemesi adına napıyorsunuz? Sizler yaptığınız bu nefsani hareketlerinizle camiamızın tasfiyesi ve Efendi Hazretleri şuurunun köreltilmesine zemin hazırlamış olmuyor musunuz? Bu camiayı kuru kalabalıklar haline getirmekten çıkarıp, bizi bir araya getirecek, bir edecek, kardeş edecek, aramızda en başta Efendi Hazretlerinin ölçülerinde ortak duygu, düşünce ve gönül birliğini camiamızda hissettirecek hangi çalışmanız var.?

Bu camia içinde 4-5 sene okuyupta mezun olan hocalarımızın hangisine sahip çıktınız ki, bu insanlar geçim kaygısıyla resmiyete, yada başka işlere gitmek zorunda kalmasınlar.?

Camiamızı, bir Çarşamba klasiği ve İsmailağa nostaljisi haline getirerek, “Nerde o eski ramazanlar” denildiği gibi, “nerde o ismi eski İsmailağa, nerde o tarikat anlayışı, evlerden sokaklara taşan ve gürül gürül okunan Kur’an sesleri, teheccütler, talebeler, medreseler, cübbe şalvar ve çarşaf giymek için yarış eden cemaat nerde?” şeklinde hatıralara mahkum ettiniz.

Sizler hiç İsmailağa’ya gitmiyor musunuz? Hani o gürül gürül dolup taşan, yer bulunamadığından önündekilerin sırtlarına secde etmek zorunda kaldığımız İsmailağa camii? Nerede o teheccütlerde, gece iki buçuk üçlerde kapıların açılması için sıra bekleyen cemaat? Hani her bir sokağından, her bir evinden arı vızıltıları gibi Kur’an seslerinin yankılandığı o yerler?

Cübbe şalvar giymek, çarşafa bürünmek için yarış edenler, açık saçık gelip örtülere bürünenler, cahil gelip âlim dönenler, okumak için medreselerde yer bulamayanlar, emri bil maruflar için, sohbetler için koşturanlar…

“Bir kişiyi daha medreseye nasıl yerleştirebilirim”, “bir kişinin daha tarikat dersi almasına nasıl vesile olabilirim”, “bir kişi daha benim vesilemle namaza başlasın, cübbe şalvar giysin, çarşafa bürünsün” diye yarışanlar.. Pazar sohbetleri için geceden yollara dökülenler neredeler?

Perşembe itikafları, kılınan teheccütler, yapılan zikirler ve tesbihatlar, seyri sülükler, tamamlanan dersler, rabıtalar, murakabeler, sohbetler, Risale-i kudsiyye, Mektubat ve nafile ibadetler, ilim meclisleri, medreseler, hocalar, talebeler neredeler? Şimdi neredeler?

Efendi Hazretlerinin Davasının Adamı, Efendi Hazretlerinin Derdinin Dertlisi, Gönüller Kazanmak İçin, sadece kendini değil, Başkalarını da Kurtarmak İçin Uğraşan İnsanlar Neredeler?

Diyebilir misiniz bu camia eskiden de böyleydi?

Eskiden olduğu gibi midir şimdi bu camia? Anadolu’nun her bir köşesinden, yurt içinden ve yurt dışından ilim yolunda, okumak için, tarikat ve tasavvuf terbiyesi almak için, her şeyini feda ederek kendisini vakfeden talebeler, hocalar nerde şimdi?

Zamanında akın akın gelen bu kimselere sahip çıktınız mı ki, şimdi bu kimselerin devamı gelsin.?

Talebeyi, şükredilmesi gereken bir nimet olarak görmediniz ki, Allah ta artırıp bu akıntının peşini getirsin? Şükredip kıymet bilmek yerine, talebeyi zahmet ve külfet olarak gördüğünüz için Allah da bu talebe akıntısını kesti! Tüm bunlar camiamızın içini boşaltan, geleceğini karartan, neslini kurutan ve Efendi Hazretleri şuurunu körelten faaliyetler değil de nedir?

Sizin camiamızda açtığınız bu kötü çığır ve vurdumduymaz ahlakınızın şerrinden Allaha sığınırız.

Efendi hazretlerimizin şuurunu, hassasiyetini, ciddiyet ve samimiyetini canlı tutmak bizden muvaffakiyet Allah’tandır.

İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın