Dünkü Marifet Dergisinin yirmi sekizinci sayı, on sekizinci sayfasından alıntıladığımız yazıda: “Efendi Hazretlerimizin canı gibi sevdiği sarığı ihvana serbest edince İsmailağa Vakfı Heyeti buna karşı çıktı.” diye yazdığını söylemiştik. Yayınladığımız videoda ise: ” Efendi Hazretlerimiz, sarık meselesiyle alakalı biz heyette istişare yaptık. Hükümetin adamlarıyla da, bazı kişilerle de istişareler yaptık. Şimdi yeni bir fitne ortaya çıktı: Ergenekoncular hükümete karşı çıkmış gibi bir havaya sokacaklardı bizi. Hükümetin adamları da biraz daha bize müsaade edin. Biz size Allah’ın izniyle bu işin önünü açacağız dediler. Öyle söz verdiler. Şimdi biz de karar aldık bir müddet daha camilerde takalım. Ondan sonra gene inşallah onların yardımıyla saralım diye düşündük, ama gene de siz ne derseniz o” deyince Efendi Hazretleri : “Ben artık ihtiyarladım. Siz ne yaparsanız yapın.” diyerek olayı kestirip atmıştı.
Efendi Hazretleri, canı gibi sevdiği sarığı serbest ediyor ve :”Dışarda Takılsın !” kararı veriyor. İsmailağa Vakfının Heyet Hocaları ise bu konuyu oturup istişareye açıyorlar.. Kendilerince birtakım kaygı ve beklentileri bahane ederek ve sanki Efendi Hazretlerinden daha etraflıca düşünerek! Efendi Hazretlerinin kararına rağmen O’nun kararının zıttına bir kararla “Sarık takılmasın!” kararı veriyorlar.
Sarık konusuyla alakalı Efendi Hazretleri ile İsmailağa Vakfı Heyeti arasında geçen diyaloğun özeti bu şekilde! Meselenin can damarı bu.!
Anlamadık..! Neymiş efendim? Efendi hazretleri “Sarık Takın.!” diye karar vermiş, İsmailağa Vakfı Heyeti ise toplanıp istişareler yapmışlar ve yeni bir karar vermişler ve konuyu hükme bağlamışlar: “Sarık Takmayın.!”
Yetmemiş, Efendi Hazretlerine giderek, verdiği kararın doğru ve yerinde bir karar olmadığını! Zamanı ve zemini gelmemiş bir karar olduğunu dikte etmeye ve kendi kararlarının uygulanmasının ise daha yerinde ve makbul olduğunu kabul ettirmeye çalışmışlardır…
Ey İddef ve İsmailağa Vakfı Heyeti Hocaları!
Efendi Hazretleri bir karar verecek, O’nun verdiği kararın üzerine sizde bir karar vereceksiniz öyle mi?
Lafa geldi mi kendinizi Efendi Hazretlerinin sağ kolu, eli, ayağı, gören gözü, her şeyi diye reklam edeceksiniz; icraatta ise; yerel mahkemenin verdiği kararı temyize götürüp bozan ya da onayan Yargıtay gibi hareket edeceksiniz!
İşinize geldi mi?; “Mürşidin sana Fatih Camiini makara ipliği ile çek gel dese çekmen lazım” diyeceksiniz. Sonra da kalkıp kendinizi Efendi Hazretlerinin kararlarını sorgulama makamında görecek; işinize geldi mi kabul edecek, işinize gelmedi mi reddedecek bir üst makam gibi çalışacaksınız öyle mi? Bunun adına da EFENDİ HAZRETLERİ ADINA VAZİFE YAPAN HEYET DİYECEKSİNİZ ÖYLE Mİ?
Kürsülere çıkıp mürşide ittibâdan, müridin muradının olmadığından, müridin muradının mürşidinin muradı olması gerektiğinden dem vuracaksınız; iş güven ve teslimiyete gelince politikacıların vaat ve sözlerine güvendiğiniz kadar, Efendi Hazretlerinin ifade ve hükmüne güvenmeyeceksiniz?
Politikacı ve bürokratların hassasiyet ve kararlarını dikkate aldığınız kadar, Efendi Hazretlerinin sözünün ve hükmünün yere düşmemesi konusunda hassasiyet göstermeyeceksiniz!
Ve Efendi Hazretlerine: “Ben zaten ihtiyarladım. Bu işlerden anlamam. Siz ne yaparsanız yapın.” lafını söylettireceksiniz!
Gönüllerimiz dayanmıyor! Sultanımıza bu ifadeyi sizler nasıl söylettiniz? Sultanımıza bu ifadeyi söylettireceğinize toprak olsaydı yeriniz daha iyi değil miydi?
Sizler Efendi Hazretlerinin kararlarını sorguladığınız kadar, bir kez olsun başınızdaki patronunuzun kararlarını sorguladınız mı hiç? Efendi Hazretleri size talebelere bir aydan fazla tatil vermeyin dediği halde sizler patronunuz beyefendinin “üç ay izin vereceksiniz” kararını uygulamadınız mı?
Bizler, sizin Efendi Hazretleri adına vermiş olduğunuz kararların sıhhatini sorgulamaktan önce, sizin Efendi Hazretleri ve Tarikat Anlayışınızı sorgulamamız lazım. Bu kimseler Efendi Hazretlerinin mi yoksa zenginlerin, partilerin ve gücün mü müridi olmuş bakmak lazım.
Vaah benim gariban ihvanım…
Ne hallere düşmüşüz? Kimlerin ellerine kalmışız? Bu kapıda Efendi diye bizlere yutturulup servis edilenlerin, nasıl siyasi iradenin müridi olduklarını, nasıl zenginlerin ve gücün arkasına sığındıklarını tarih ibretle izliyor!
Bu camia hiç bu kadar politikaya alet edilmemişti. Sizin şu hareketlerinizi eğer Efendi Hazretleri yapacak olsaydı, eminiz ki en başta siz itiraz ederdiniz.
Bu konu daha çok su kaldıracağı için devamını yarın yazacağız inşallah
Hakikatleri ortaya çıkarmak bizden, ibret almak sizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
İsmailağa Derneği Yazı İşleri Kurulu