Asırladır İslam’a hizmet verdiğimiz bu vatanımızın, üzerinde her türlü oyunlar oynanmasına rağmen Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bizleri dinimizden uzaklaştıramadılar. Özellikle imani noktalarda dünya üzerinde en sağlam itikada sahip bir milletiz elhamdülillah. Bunu biz demiyoruz. Gittiğimiz Haclarda, umrelerde karşılaştığımız dili, rengi farklı Müslüman kardeşlerimiz söylüyor.
Yapılan araştırmalarda şu an Türkiye’mizde Rabbimizin emirleri konusunda ciddi gelişmeler olduğu, namaz konusunda ciddi uyanışlar yaşandığı, oruç oranında özellikle bu sıcak mevsime rağmen artış olduğu, zekat konusunda Dünya üzerindeki Müslüman devletler arasında en çok zekat veren ülkeyiz elhamdülillah. Son olarak hac konusunda da zaten ne Suud’un ne de Diyanetin kontenjanı insanımıza yetmiyor.
Görüldüğü gibi Emirler konusunda bir ilerleme içindeyiz. Rabbimizden tamamına ulaştırmasını temenni ediyoruz. Ancak dinimizin diğer önemli bir tarafı olan yasaklar konusunda aynı değerlendirmeyi yapamıyoruz.
Özellikle yaz ayının gelmesiyle beraber bütün haramların ortaya çıkmasında bir seferberlik varmışçasına insanların haramlara koştuğu görülmektedir. Yaz geldi demek, açılıp saçılmak, uygunsuz eğlence ortamlarına katılmak, her yol serbesttir mantığıyla yürümek değildir.
Sıcakların artması sebebiyle bunu bir fırsat görüp, bir bayanın açması yasak olan yerlerini teşhir etmesi hem kendini hem de çevresindekileri günaha sürüklemektedir. Bu yüzden bayanlar giyim kuşamlarına dikkat ederken diğer taraftan erkeklerde gözlerini korumaya gayret göstermelidir. Her ne kadar buna dikkat etmeyen bayanların sayısı çok olsa da bir Erkeğin :’ Ben ne yapayım uygunsuz giyindikleri için bende bakıyorum’ demesi onu sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü o nefsine ve şeytana uyuyorsa senin de uyma hakkın olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde bir bayanın da erkekler de yapıyor diyerek, haramlara yönelmesi onu sorumluluktan kurtarmaz.
Gözlerimize dikkat ettiğimiz gibi kulaklarımıza ve ağzımıza da sahip çıkmalıyız. Bizi insanların malları, zenginlikleri veya başka güzellikleri ilgilendirmemelidir. Bizi başta kendimiz ve sorumlu olduklarımız ilgilendirmelidir. Eğer olaylara kanaatkârlık kalkanı ile yaklaşırsak dilimizi ve kulağımızı gıybetten muhafaza etmiş oluruz. Böylece haram şeylerle değil dilimizi ve kulağımızı helal yollarda değerlendirmiş oluruz.
Bir insan gerçekten düşünerek adım atsa gezmek için, piknik yapmak için gideceği yerleri iyi seçerek nerde hangi haramlarla karşılaşacağını çözer. Ancak iyi planlama yapmaz ve dini hassasiyetlerini hesaba katarak program yapmazsa haramların adeta cirit attığı yerlerin ortasında bulur kendini. Ki gidilen yerlerde dini hassasiyetlerden uzak olan bir takım insanların aşikâr bir şekilde içki içmeleri, bunun sonucunda da uygunsuz hareketler yapmaları kaçınılmazdır.
Ticaret konusunda da maalesef ciddi sıkıntılarla karşılaşmaktayız. ‘Yalansız ticaret olmaz, faizsiz bu zamanda çalışılmaz, baksana herkes böyle yapıyor’ diyerek dinimizin hakikatlerini ötelemek, kurallarını zedelemek nefse ve şeytana pirim vermekten öteye geçmez. Eğer kul samimi olursa yedi kat yerin dibine de düşse Allah muhakkak ona sahip çıkar, sayısız mahlûkatını doyurup beslediği gibi samimi olan o kulunu da besler ve muhafaza eder. Yeter ki biz samimiyetle Rabbimize kulluk yapalım.
Kısaca anlatmak istediğimiz Rabbimizin bize karşılıksız olarak verdiği nimetleri yine onun yolunda, rızasına uygun yerlerde kullanmamız, bir kula yakışan en güzel vazifedir. Aksi takdirde hesabını veremeyeceğimiz sonuçlarla karşılaşırız. Gelin Rabbimizin emirlerine dikkat ettiğimiz gibi yasakladığı şeylerden de uzak durup kaliteli bir Müslüman olalım.
Haramlara dikkat etmek bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu