İsmailağa Vakfından Yapılan Talihsiz Açıklamalara Cevap | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

İsmailağa Vakfından Yapılan Talihsiz Açıklamalara Cevap


Sevgili Ahmet Hocam, geçtiğimiz günlerde İsmailağa Vakfının yapmış olduğu basın açıklamasına yaptığınız ilave konuşma hepimizi derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Hocam! Size kimlerden ne tür bir baskı ve zorlama yapıldı ki bu denli önemli ve kritik bir meselede 17 senedir sustuğunuz halde bugün konuşuyorsunuz? Bu mesele öylesine geçiştirilecek ve ehemmiyetsiz bir mesele miydi ki bu zamana kadar bu konuyla alakalı açıklama yapmadığınız halde şimdi ilk defa şimdi sizden bu talihsiz açıklamaları duyuyoruz? Dünya Müslümanlarının ehli küffar tarafından zulüm ve işkenceler altında ezildiği şu ahir zamanda birlikteliğimizi artırıp daha çok kenetlenmemiz gerekmez miydi hocam! Zira hem Efendi Hazretlerimizin (k.s.) mahdumu olmanız hem de Masum Bayraktar Hocamızın hocası olmanız sebebiyle sizin daha kucaklayıcı olmanız gerekirdi.

Sevgili Ahmet Hocam, sizin bizim nazarımızda her zaman hususi bir yeriniz var. O nedenle ne olur, Allah aşkına, babanız Efendi Hazretlerimiz hatırına Müslümanların zelil olmasını arzulayan ve bu hususta tefrikadan beslenenlerin ekmeğine yağ sürmeleyelim. Kendini bilmez, sırf nefsani duygularının esiri olmuş bazı kişilerin ifadelerine kapılıp yanlışa düşmeyelim.

Masum Bayraktar Hoca hakkında “Benim talebemdir, haşeredir.” diyorsunuz. Doğrudur! Masum Hoca ayrıca rahmetli Hızır Hocamızın ve Nedim Payalan hocamızın da talebesidir. Sizden başka da kimseden ve hiçbir yerden ders almamıştır. Buna Nedim Hoca da şahittir. Onu siz yetiştirmişken peki ne oldu da Masum Hoca bugün böyle oldu?

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Çocuk babasının sırrıdır.” buyuruyor. Aynı şekilde talebe Hocasının, müridde Mürşidinin sırrıdır. Masum Hocayı yetiştirdiğiniz ve takip ettiğiniz kadarıyla Vahdeti Vücut görüşleri olmamasına rağmen nasıl oldu da bu hale geldi diye hiç düşünmediniz mi? Masum Hoca hakkında iftira boyutundaki bu türden yakıştırmalar yapıldığı halde bu çirkin ve asılsız iddiaların aslını bizzat kendisine sorarak ondan öğrenip,  araştırmanız gerekmez miydi? Ya da Masum Hocanın kendisine rabıta yaptırdığına, şeyhlik yaptığına dair siz kendisinden açık sarih bir şey duymadığınız ve görmediğiniz halde bu iddiaların aslını araştırmalı ve öğrenmeli değil miydiniz hocam?

Birilerinin kendisini Efendi Hazretlerimizden önde görerek karar merci gibi görmesi temelde yanlış bir durumken, kalkıp üstüne üstlük Masum Hocayı tarikattan kovmak istemesi de oldukça yanlıştır. Kovma ahlakının Efendi Hazretlerimizde olmadığını idrak eden herkes şunu çok iyi bilmektedir. Efendi Hazretlerimiz Allah adamı yetiştirmektedir ve her kim hangi günahla gelirse gelsin dışlamak yerine onu mutlaka eğitmek istemektedir. O nedenle bizlerde Efendi Hazretlerimize layık bir evlat olmak istiyorsak onun yolundan gitmeliyiz. Yani kısaca sözün özü; kimseyi kovmadan, itmeden kucaklamamız gerekmektedir.

Ahmet Hocam! Masum Bayraktar Hocayı karşınıza alıp da; “Böyle bir fikrin ve düşüncen var mı? diye hiç sordunuz mu? Ya da eğer böyle bir fikre sahipsen;  “Bu fikrinden vazgeç.”  diye kendisi ile hiç konuştunuz mu? Yoksa sizde nasıl olsa birileri tarafından Masum Hoca hakkında; “Vahdeti Vücutçu, kendisine rabıta yaptırıyor, şeyhlik yapıyor.” gibi iftira atanların rüzgârına mı kapıldınız?

Birileri Masum Hocayı tarikattan kovmak veya bu kapıdan dışlamak için kendisini Efendi Hazretlerimizin de önüne koyan bir anlayışla sürekli çaba sarf ederken, siz dâhil bu kapının büyükleri cemaatimizin selameti için fitne ve kargaşanın son bulması için çıkıp da; çağıralım şu Masum’u kendisinin itikadı ve düşüncesi ile alakalı onu bir dinleyelim dedi mi?

Hocam, babanıza yani Efendi Hazretlerine çıkıp da Masum Hoca hakkında; “Belki Tevbe etmiştir. Affedelim! Yoksa çok fitne olacaktır.” Gibi ifadeler kullanarak sapık bir Masum profili çizmiş olmadınız mı? Böylesine sapık birinin varlığı Efendi Hazretlerimize anlatılırsa ki öyle oldu, Efendinin bu kişi hakkında ne gibi bir cevap vermesi beklenir? Hâlbuki Masum Hoca bizzat kendi ifadesiyle; “Ben vahdeti vücut fikrine sahip değilim. Vahdeti vücut fikrine sahip bir Masum Bayraktar varsa o ben değilim. Ben vahdeti vücutçu olmadım.” Diye defalarca dile getirdi ve bu beyanını kamuoyu ile de açıkça paylaştı.

Allah (c.c.) şahittir ki bizler iftiralardaki gibi bir Masum Bayraktar Hoca görmedik. Bilakis bizler Efendi Hazretlerimize karşı gerçek sevgi ve muhabbet nasıl olurmuş onu gördük. Efendiyi (k.s.) bir bilip, biricik bilmekten başka bir şey kendisinde bulmadık. Fatih Medreseleri çatısı altında yaptığı her çalışmasıyla Efendi Hazretlerimizin idealleri nasıl yaşanır ve yaşatılır onu gördük. O nedenle camiamızın asıl sorunu Masum Hoca değildir! Camiamızın asıl sorunu içerdeki fitnecilerin yaptıklarıdır. Ortaya attıkları her iftira cemaatimizi bölmek ve yok etmek içindir.  Olayları iyi tahlil etmek gerekir. Dışardan ve içerden durmadan çalışan fitnecilerin asıl hedefi;  Efendi Hazretlerimiz ve onun güzide cemaatidir. Buraları çok iyi takip etmek gerekir. Ondan bundan etkilenerek ayrılığa düşecek ifadelerden ise mutlaka sakınmalıyız.

Yazımızı son olarak şu cümlelerle bitirelim. Masum Bayraktar Hocamızın ve Fatih Medreseleri çatısı altında bulunan herkesin Efendi Hazretlerimize karşı bakışı hiçbir zaman değişmemiştir. O nedene Elhamdülillah bizler kalben çok huzurluyuz. Efendi hazretlerimiz bizim için; her şeye rağmen en büyük idealimizdir. O nedenle Efendi Hazretlerimize olan sonsuz aşkımızı ve muhabbetimizi herkesin kaldırmasını beklemek hata olur. Ayrıca şunu herkes çok iyi bilmelidir; Efendi’ye rağmen hiç kimse bırakın büyümeyi bir adım dahi atamaz!

Yorum yapın