Oruç Cehenneme Karşı Kalkandır | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Oruç Cehenneme Karşı Kalkandır


Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki yeni bir Ramazan-ı Şerif ayına kavuşturdu. İslam’ın beş esasından biri olan Ramazan ayını oruçlu geçirmek suretiyle Rabbimizin bu emrini de yerine getirmiş olacağız inşallah.

Oruç kelimesi Selçuklu zamanında Farsça ’da ki ‘’ruze’’ kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Önceleri ‘’oruze’’ (günlük) olarak kullanılmış; daha sonra oruç şeklinde telaffuz edilmeye başlanmıştır. Arapça karşılığı ‘’savm’’ ve ‘’sıyam’’ dır. Savm; yiyip-içmek, hareketsiz kalmak ve her şeyden el etek çekmek anlamlarına gelir. Terim olarak oruç, ‘ibadet niyetiyle tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak kalmaktır.

Oruç hicretten bir buçuk yıl sonra Şaban ayının 10. Gecesi bakara suresinin 183. Ayeti kerimesi olan; ‘’Ey İman Edenler! Oruç sizden evvelkilere farz olduğu gibi size de farz kılınmıştır. Umulur ki takva sahibi olursunuz’’ emri ile bizlere farz kılınmıştır.

Oruç her ne kadar bedenle yapılan bir ibadet olsa da manevi kazançları oldukça yüksektir. Mesele oruç tutan bir insan açlık nedir bilir, susuzluk nedir bilir, aciz olmak nedir bilir, yokluk nedir anlar. O zaman paylaşmasını öğrenecek, zayıfları anlayacak, yoksulların yanında olacaktır. Ve bir insan olarak da Rabbinin karşısında sadece bir hiç olduğunu ve bu sebeple Rabbi katında büyük yükselişler elde etmiş olacaktır.

Ayeti kerimede buyurulduğu gibi oruçta maksat Mevla Teala’nın kullarını aç bırakması değil takvalarının ve kendisine yakınlıklarının artması içindir. Baş düşman şeytanların bağlanması, cehennem kapılarını kapatılıp cennet kapılarının tamamını açılması Rabbimizin rahmetinin açık bir şekilde bizlere göstermektedir. Öyle ise orucumuz açlık ve susuzluktan ibaret olmasın. Nefislerimizi dizginleyerek acizliğimizi ortaya koyarak boyum kırıklığı ile dua ve yalvarışlarla bu Ramazan-ı Şerifi zirve bir şekilde tamamlamalıyız.

Oruçlu bir insan evinde, işinde gerek trafikte gerekse stresli ortamlarda olduğunu unutmamalıdır. Ortalığı kasıp kavurmanı yanında bedenine ve ruhunsa sekine hakim olması kula yakışandır.

Hatta Efendimiz(sav) siz oruçlu iken size ağır konuşsa hoş olmayan ifade kullansa siz ben oruçluyum diyerek bu kişinin ağır konuşma ve hakaretlerini bu şekilde üzerimizden savmamızı istemiştir. Günümüzde halkımızın oruca son derece rağbet ettiğini, ilgi duyduğunu ve kıymet verdiğini görmekteyiz. Ancak gençliğimiz üzerinde bu saygını kıymet bilişin olmadığını görmekteyiz.

Onunda sebebi  manevi eğitimde yoksun bir gençlik. Ramazan gelmiş mi gelmemiş mi farkında bile değil. Bu oruca Hristiyan ve Yahudiler bile saygı gösterirken kendi gençliğimizin saygı ve hürmet göstermemesi son derece tehlikeli bir haldir. Türkiye’miz için bir felakettir. Rabbimizin emrini hiçe sayarsak Rabbimizde bizi hiçe sayar. O yüzden her bir Müslüman oruç ibadetine dikkat ettiği gibi onu nesillerimize ve gençlerimize sevdirme hususunda da çalışmalıdır.

Orucun manevi anlamda karşılığı Rabbimiz katında özeldir. Efendimizde bu konu da Oruç bir kalkandır. Onun mükafatı benim katımdadır hadisi gereğince çok kıymetli olduğu anlaşılmaktadır. Bedeni olarak da 11 ay istediğin gibi yiyip içip bir ayda dinlendirme sindirme bedeni yormama sistemi ile sağlımıza büyük katkı sağlamaktadır. Anlaşılan şudur ki maddi manevi bize büyük bereket mutluluk ve rahmettir. Dünyevi ve uhrevi büyük bir mutluluktur. Gelin bu sene Türkiye’miz olarak sıhhati müsait olmayanlar hariç yüzde yüz orucumuza sahip çıkalım. Mükâfatını rabbimizden bekleyelim.

Oruca teşvik bizden tutmak hepimizden kolaylık Mevla Teâlâ’dandır.

Fatih Medreseleri Yazı İşler Kurulu

 

Yorum yapın