Pazar Sohbetine Dikkat! | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Pazar Sohbetine Dikkat!


Kıymetli hoca ve dava arkadaşlarımız;

Yıllardır hep beraber birbirinden kıymetli, birbirinden olumlu çalışma ve başarılara imza attık Elhamdülillah.

Bu süreçte nice fırtınalar, nice badireler atlattık, fedakârlık ne gerektirdiyse hiç düşünmeden onu yerine getirdik.

Candan, maldan, evlattan vazgeçilmesi gereken bu davada her şeyden vazgeçtik. Son zamana kadar mücadelemizde gevşeklik ve fütur göstermeden birçok medreselere, talebelere ve hoca kadrolarına sahip çıkıp, camiamızı yönlendiren çalışmalara yürüdük. Yeni projemizle Türkiye’mize ve tüm Dünyaya açılan ve hedefi tüm insanlığa ulaşıp hizmet etmek olan bir çalışma içindeyiz. Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki daha nice çalışmalara bizleri vesile eyledi.

Kıymetli hoca ve dava arkadaşlarımız;

Bu kadar büyük ve ciddi çalışmalarla beraber son zamanlarda bir doygunluk, rehavet ve yeterlilik mantığı ve yorgunluk hasıl olduğu görülmektedir. Biliniz ki Hasbi Hocamız, Efendi Hazretlerimize; “Efendi Hazretleri çok yoruldunuz, biraz istirahat etseydiniz” dediğinde Efendi Hazretleri camı açıp kabristanı göstererek ; “orada dinleniriz” der. Efendi Hazretlerimiz bu sözü söylediğinde 70’li yaşlardaydı.

Pirimiz, Önderimiz, Sultanımız Efendi Hazretleri olduğuna göre, bizim yirmili, otuzlu, kırklı yaşlarda “yorulduk, bu kadar çalışma bize yeter” mantığına bürünmemiz, dava şuurunu, dava hassasiyetimizi zedelemekte, Efendi Hazretlerimizin çalışma mantığını henüz anlayamadığımızı bize göstermektedir.

Bu yüzden kendimizi güzel bir hesaba çekerek, eksik olan taraflarımız neyse tamamlamalıyız. Özellikle bize Efendi Hazretlerimizin bir yolu olarak bıraktığı ve manen takibinde de bulunduğu Pazar Sohbetlerine katılım ciddiyeti ve samimiyetimizi tekrar gözden geçirmeliyiz. Pazar Sohbeti esnasında medreselerimizin izinde olduğu ve dünyevi bir çalışma içinde bulunamadığımız halde, sırf nefsimizin ve şeytanın vesveseleri ile zamanında yatamayıp, zamanında kalkamayıp, Meşayıhi Kiram’ın yolunu terk etmemiz, bizimle gelecek insanlara da engel olmamız hakikaten büyük bir vebal ve sorumluluk olduğunu bilelim.

Benden ne olur, ben gelmesem kim anlar demek, en büyük tehlikedir. Çünkü sen gelmeyince, arkadaşın senden destek alarak o da gelmemektedir ve böylece çorabın söküğü gibi sökülüp gitmektedir. Meşayihı kirâm’ın kontrolündeki bu kıymetli vazifeyi basite alır, ciddiyet ve ehemmiyet göstermezsek; bizi de basite alırlar ve kendi kıymetimizi kendimiz düşürmüş oluruz.

Uykuyu sohbete tercih edip, gafilâne bir yatış, dava eriyim diyenlerin yalancılığını ortaya koymaya yeterli bir sebeptir.

“Bir baksana; gökler uyanık yer uyanıktır,

Dünya uyanıkken uyumak, maskaralıktır.” diyor şair.

“Bir genç, bir insan kurtarayım, onları sohbetle şuurlandırayım” düşüncesini yakalayamayan birinin, dava adamıyım demesi ne kadar inandırıcıdır.

Düşünsenize; Allah için, Rasulullah’ın yolunda, Sultanımızın önderliğinde bir hizmet başlatacaksın, bu hizmete sırf nefsinin, uykusunun ağır basmasından dolayı; dostların, ahbapların ve kardeşlerin olaya sahip çıkmayacak..! Hiç tefekkür etmez miyiz?

Allah’ın tecellilerinin, peygamberin ruhaniyetinin, meşayihi kiram’ın gözetiminde, hocamızla, hocalarımızın bulunduğu bir manevi sofrayı neye tercih ederek terk ettiğimizin farkında mıyız?

Kıymetli dava arkadaşlarımız;

Gelin işi yeniden ele alalım. Bu hizmetler yeryüzüne yayılıncaya kadar, son nefesimizi verinceye kadar çalışıp, bu davada şehadet şerbetini içelim. tembellik, gevşeklik ve gaflet bize yakışmaz.

Hepinizi Allah’a emanet eder, azdan çok anlayacağınızı ümit ederiz.

Uyarmak bizden, uyanmak sizden, muvaffakiyet Allah’tandır.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın