Sadaka | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Sadaka


Allah rızası için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu herhangi bir şeye sadaka denir. Sadaka farz, nafile bütün yardımlara şamil olduğu için, zekata da sadaka denilmektedir. Fakat özellikle bizim ülkemizde sadaka deyince, ilk akla gelen nafile sadakalardır. Sadaka vermekte, dünyevi ve uhrevi pek çok faydalar vardır. Peygamber Efendimiz, bir muhtaca vereceği sadakayı bizzat kendi eliyle verir, araya başka birini vasıta kılmazdı. Sadakanın gizli verilmesi efdaldir.

Hadis-i Şerifler eşliğinde önemli gördüğümüz birkaç konuyu sizinle paylaşıyoruz.

Hz. Peygamber (s.a.v) sadaka ile ilgili olarak şunları buyurmuştur;

Kendine ve çoluk çocuğuna harcadıkların birer sadakadır. (Beyheki)

Her iyilik, sadakadır. (Tirmizi)

Din kardeşine güler yüz göstermek, sadakadır. (Tirmizi)

Bir ağaçtan yenilen veya çalınan şeyler, o ağacı diken için sadaka olur. (Müslim)

Birine iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek, sorana yol göstermek, sokaktaki zararlı şeyleri temizlemek, birer sadakadır. (Tirmizi)

“Bir hurma ile de olsa sadaka verin. Çünkü o bir hurma, açlığı giderir. Su ateşi söndürdüğü gibi hataları da söndürür, yok eder.” “Bir hurmanın yarısı ile bile olsa Cehennem ateşinden korunun. Onu da bulamazsanız, tatlı ve güzel söz söyleyin. (Bu da sadaka yerini tutar).”

“Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen, bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım, sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman, sadakadır.” (Buhari, Cihad, 72, 128; Müslim, Müsafirun, 84).

Emri Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker sadakadır. Kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman, sadakadır.” Buyurmuştur. (Tirmizi, Birr, 36)

Bu hadislerde de belirtildiği gibi sadakanın birçok çeşidi var. Gülümsemekten ilim öğretmeye, Emri Bil Maruftan ağaç dikmeye kadar sadaka vermenin birçok maddi ve manevi yönlerini sizlere aktardık. Çünkü öyle şeyler var ki cebimizden bir şey gitmesine bile gerek kalmadan yapılabiliyor ve bu da bizim için bir sadaka kabul ediliyor.

O yüzden insan bir takım dünyevi hırsların kurbanı olmamalı, Müslümanların ihtiyaç duyduğu konularda gereken neyse onu yerine getirmeli ve fedakarlık yapmaktan geri kalmamalıdır. Özellikle şunu belirtelim ki, maalesef günümüzde Müslümanlar olarak en büyük eksiklerimizden birisi de nasıl olsa şu yapar, bu yapar diyerek üzerimize düşen fedakarlığı yapmaktan kaçmaktır. Kim hayırdan ve şerden ne yaparsa o onun içindir. Yaptığının kendine faydası vardır. Peki, sorulmaz mı sen ne yaptın? Diye. Tabi ki sorulur. O zaman elbet biri yapar deyip “neme lazımcılık” yapmayı bir tarafa bırakmalı ve dinimize hangi yönden nasıl katkıda bulunabiliyorsak o yönden mücadele edilmelidir.

Peygamberimiz; “Sadaka, belaları def eder” buyurmuştur. Yapılan bu fedakarlıklarla kim bilir Allah (c.c) bizlerden, ailelerimizden ve çocuklarımızdan hatta mallarımızdan ne belaları kaldırıyordur da biz farkında değilizdir.

Diğer dikkat çekmek istediğimiz konu ise isteyene verme konusudur.

İnsan, kendisinden bir şeyler isteyen kimseyi boş çevirmemeli, elinden geldiğince ona bir şeyler vermeye çalışmalıdır. Resulüllah Efendimizin şu ikazını hiçbir zaman unutmamalıdır; “Sail (dilenci) sadık olup, cidden muhtaç halde ise, onu kovan felah bulmaz.” Gerçekten çok mühim bir ikazdır. Ecdadımızda bunu ne güzel ifade etmiştir. “Her geceyi kadir, her geleni Hızır bil.” Ki bununla alakalı dedelerimizden nenelerimizden ne hikayeler duymuşuzdur. O yüzden kapımızı çalan kim olursa olsun birisi size elini açıyorsa yargılamadan, sorgulamadan hele hele aşağılamadan onun gönlünü hoş etmek bir Müslümana yakışan en erdemli ahlaklardan birisidir. Hiçbir şey yapmayacaksan da bari “Allah versin, Allah versin” diyerek kalbini kırmanın da hiçbir kitapta yeri yoktur.

Bugün sen veren elsen buna şükretmen gerekiyor. En netice dünyada yaşıyoruz. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. Bakarsın yarın sen de aynı hale düşersin maazallah.

Son olarak şunu da belirtelim; esas olan insanın bir ameli sevap veya korku yüzünden değil de Allah için yapmasıdır. Her şeyden öte bir Müslümana yakışan cömert olmasıdır. Allah’ın sevdiği ve razı olduğu şey özetle budur. Mevla bizlere hayırlıca maddi ve manevi zenginlik ikram eylesin.

Vermek bizden, verene vermek Allah’tandır.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın