

15 Temmuz işgal girişimi; gafletimizi, hata, kusur ve ihmallerimizi tüm çıplaklığı ile gün yüzüne çıkardı ve bize gösterdi ki:
1) Her şeyin fakirliğine ve yoksulluğuna katlanılır, ancak imanlı, Allah korkusu sahibi, güvenilir kadroların yokluğuna asla dayanılmaz.
2) Bu darbe girişimine dâhil olan hain ve işbirlikçilerin devlet kurum ve kuruluşlarında ve özel sektörde işgal ettikleri yerleri görünce; milli ve manevi değerlerle donanımlı, samimiyetle dinine bağlı, güvenilir kadrolar yetiştirmenin ertelenmesi asla caiz olmayan bir konudur.
3) O gece 15 Temmuz Şehitleri, gazileri ve direnişçileri bizlere bir vatan armağan etmişlerdir. Bizler canımızı, malımızı, makamımızı, ticaretimizi ve bu vatanımızı onlara borçluyuz.
4 )Bu işgal girişimi bize vatan denilen, millet denilen, devlet denilen EMANETE sahip çıkmamızın ne kadar lazım olduğunu ortaya koydu. Bu husustaki tembellik, gevşeklik ve gafletimizin bizlere nelere mal olacağını gösterdi.
5 ) Göğsünü kurşunlara, bombalara ve tanklara siper eden, savaş uçaklarına kafa atmaya kalkan ve Allah için, vatanı için canını hiç çekinmeden feda ederek tarihin akışını değiştiren, imanlı, vatansever bir millete sahip olmamız; çok paralara ve en yüksek dünyalık makam ve mevkilere sahip olmamızdan daha kıymetliymiş.
6 )Ülkemizi, gençlerimizi ve milletimizin geleceğini kendilerine emanet ettiğimiz kişilerin içinde, hakikatte geleceğimizi karartmak için uğrayan hainler olabiliyormuş.
7) Ölümü hayata tercih eden bir millet, tüm dünyaya meydan okuyup onu dize getirebilirmiş.
8) Hainlerin ihanetini, gafillerin gafletini gözümüzü açıp zamanında görmezsek, göremezsek sonra altından kalkamayacağımız sonuçlara katlanmak zorunda kalabiliriz.
9) Yaşadığımız bu hadiseler bizim devlet ve millet olarak dost bildiklerimizin, nasıl bu kadar düşman olduklarını apaçık ortaya koymaktadır.
10) Bizi biz yapan, bizi hep beraber güçlü kılan, bizi Ensar ve Muhacirler yapan bunca sebepler varken; bizi bölüp parçalamaya çağıranlar, şeytanları tatile çıkaranlardır.
11) Dünyada Türkiye’nin düşmanı kadar düşmanı olan bir memleket yok. Hepsi Türkiye’nin başına üşüşmüşlerdir. Çünkü Türkiye’de reislik kabiliyeti var da o yüzden.
Eğer Mevla Teâlâ bize acımasaydı, bizler her gün helak olurduk. Mevla Teâlâ bizim amellerimize bakacak olsaydı, şimdiye kadar Türkiye bin defa batardı. Ancak bir takım sevdiği kullarının ve İslam’ın hatırına Rabbimiz bizleri zalimlere teslim etmiyor.
12) Bu din Allah’ındır yürüyecek! Biz olsak da yürüyecek! Ölsek de!
Yok, eğer bizler dinimizin emirlerini tutmaz, yasaklarından kaçmaz, Rabbimizin düşmanlarının peşinden gitmeye ve tıpkı onlar gibi olmaya devam edersek, Bosna-Hersek’in, Irak’ın ve Suriye’nin başına gelen belaları Allah bize de yaşatır.
13) Büyüklük, ululuk ve azamet Allah’a mahsustur, Allah’ımızın kapısındadır. Haklarında cehenneme girmelerine hüküm olunmuş kâfirlerde hiç izzet aranır mı? Hınzırdan şeref beklenir mi hiç? Nasıl ki hınzırdan şeref beklenmez, Allah indinde hınzırdan daha aşağı olan kâfirlerden de öylece şeref beklenmez.
14) Hiçbir Millet Kendine Ait Olmayan Yabancı Bir Kimlik, Başkasından Alıntılanan Kopya Bir Medeniyet Ve Çeviri Bir Eğitimle Var Olamaz, Varlığını Sürdüremez.
15) Mevla Teâlâ insanlığa 124 bin veya 224 bin peygamber göndermiştir. Bu peygamberlerin kavimleri Allah tarafından kendilerine gönderilen peygamberlerin emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçtıkları sürece dünya ve ahiret saadetini elde edebilmişlerdir. Ne zamanki peygamberlerinin yolunu terk etmişler dünya zevki sefası ile bâtıla dalıp haktan yüz çevirmişler, işte o zaman Allah’ın azabını hak edip cehenneme yuvarlanmışlardır.
Eğer bizler dertlerimiz bitsin, ülkemizde ve tüm dünyada huzur ve barış hâkim olsun, dost ve düşmanlarımıza galip gelelim istiyorsak; Kur’an’a ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Sünneti Seniyyesine sımsıkı sarılmamız lazımdır. Biz Kur’an’a sarılırsak Avrupa’da bizden imdat ister, Amerika’da bizden imdat ister, Rusya’da bizden imdat ister.
Biz İslam’ı büyütürsek, İslam’da bizi büyütür. Biz sünneti seniyeyi korursak, sünneti seniyye de bizi korur.
16) Dedelerimizin fetih orduları halinde gittiği diyarlara bugün bizler batılı düşmanlarımızın ahlakını almak ve onlar gibi olmak için gidiyoruz.
Okulların, üniversitelerin, televizyon ve internetlerin milletimizin beş paralık dünya rahatını ve istikbalini sağlayacağını zannederken, onların imanını söndürdüğünden, ahiretlerini mahvettiğinden haberimiz yok ya da haberimiz yokmuşçasına davranıyoruz.
17) Bizleri savaş alanlarında yenemeyen bu şer güçler, savaşmak için kendileri bizim karşımıza çıkamadıklarından aramızda her türlü fitne fesat tohumları ekerek, hainlerini aramıza yerleştirerek, bizi kendi içimizde savaştırmak suretiyle hedeflerine varmak istiyorlar. Ülkemizi ve İslam âlemini bir ateş çemberine çeviren bu şer güçler bizim, dinimizin ve ecdadımızın tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmamızı engellemek için de her türlü oyunu oynamaktadırlar.
18) Hepimizin can, mal ve makamımızı borçlu olduğumuz ve milletimizi tekrar kendi medeniyet köklerinden diriltecek ve yeniden cihana hâkim kılacak eğitimin verildiği yerler medreselerdir. Medreseler dünyanın maddi ve manevi hayatını ayakta tutacak ihtiyaç duyduğumuz mükemmel insanı, örnek, önder ve öncü nesilleri yetiştirecek olan mekânlardır.
19) Canlarını Allah’a satarak tankların önünde duran, milletimizin imanını, mukaddesatını ve istikbalini çalmak isteyen hainlere, küresel güçlerin maşası münafıklara, milletimizi ve özellikle de gençlerimizi çaldırmamak için yapılması gereken en büyük iş medreseleri canlandırmaktır. Bu milleti yeniden özüyle, medreseler ile buluşturmaktır.
20) Medreselere sahip çıkmak, ehlisünnet İslam’ını korumak ne onların temsil ettiği ilim geleneğini ve birikimini korumak; ecdadımızın bırakmış olduğu tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmaktan çok ama çok daha önemlidir.
21) Allah’ın emrini, Resulullah’ın sünnetini çiğneyen bir kadro bize lazım değildir. Hatta böyle bir kadro, hayır gibi görünen başa bela olan bir ihanet çetesidir.
22) Sadece dünyalık eğitimini alsın diye, ortaokul lise ve üniversitelerde okusun yeter ki biz her türlü zorluğa katlanırız deyip te, onları Avrupa ve Amerikalara gönderirken; kapısının önünde hiç zorlanmadan dinini öğrenebilecekleri medreselere bu çocukları göndermemek, onları dinden imandan uzak Allah -peygamber bilmez yetiştirmek onlara ve bu vatana yapılacak en büyük ihanettir.
23) Bu milletin canını ortaya koyarak gösterdiği 15 Temmuz Vatan savunması şer gibi gözükse de, bizim birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve barışımıza o da vesile olması açısından çok büyük bir öneme haizdir. Bunu bir fırsata çevirerek, 100 yıl önce Çanakkale’de şahlanan bu ruhu taptaze ve canlı tutmak için elimizden tekrar medrese ruhunu canlandırmalıyız.
Avrupalılar “Türkler, bu Kuran’a inanıp sahip çıktıkları için, onun emirlerine dört dörtlük sarıldıkları için, bizim elimizde onlardan daha üstün topumuz, tüfeğimiz, mühimmat ve askerimiz olduğu halde bu yüzden onlara yenildik, derken, onlar bu gerçeği fark etikleri halde bizler hala medreseleri yıkıp dünyaya cihangir olacağız diyorsak, cihana rezil olmaktan başka bir şey elimize geçmeyecektir.
24) Eğer Kuran ve sünnet ölçüsünde yer içersek, hasta olmayız, sağlık ve sıhhat içinde kalırız; aynı şekilde tam sünnet üzere yaşarsak; dünya ve ahiret belalarından, dâhili ve harici düşmanlardan ve hainlerden emin oluruz.
25) Kâfirlerin dinimizi yıkmak için çalıştıkları ve dinimizi öğrendikleri kadar bizlerde çalışıp dinimizi öğrenmezsek; Cenabı Hakk’ın en çok gazap ettiği şey olan düşmanlarımıza tabii olmuş ve bu dinin kendi ellerimizle yıkılmasına sebep olmuş oluruz.
26) Medreselere sahip çıkmadığımız sürece; nesillerimizin yarın ahirette “Ya Rabbi bize verdiğin azabın kat be kat fazlasını bizi hakka davet etmeyen, bizi batıla çeviren, peşinden gidip onlara uyduğumuz büyüklerimize ver yarabbi” şikâyetlerinden kurtulamayız.
Hak Ve Hakikatleri Duyurmak Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu