

Yüce dinimiz İslam dinini Mevla Teâlâ en sevgili kulu efendimiz s.a.v. ile bizlere ulaştırmıştır. Ve bu yüce dinin devamını alimlerle korumuştur. Osmanlının son zamanlarına kadar altın çağını yaşayan dinimiz cumhuriyet dönemiyle beraber garipliğe dönüşmüş ve hala bu hal üzere devam etmektedir.
Devlet tarafından arka bahçe muamelesine tabi tutulan yüce dinimiz, son zamanlarda her ne kadar yaşamına engel olunmasa da, teşvik ve yönlendirme yetersizliğinden dolayı garipliğini hala sürdürme durumundadır. Bu konuda en büyük hizmeti yapma gayretinde olan bazı cemaatlerin olduğunu görmekteyiz. Türkiye’mizde bir çok insanın bir cemaate intisap ettiğini veya sempati duyduğunu görmekteyiz. Ve o cemaat vesilesiyle hidayete erenler, namaza başlayanlar, kötü alışkanlıklarını terk edenler, ilim irfan yoluna girenler ve daha sayamayacağımız kadar güzelliklere nail olanlar.
Hal böyle iken cemaatler arası ayrılığın sebebi nedir öyleyse. Rabbimiz bir, peygamberimiz bir, kitabımız, kıblemiz bir, ayrık nerde öyleyse. Bu insanların bizlere ihtiyacı olduğu müddetçe bizlerin ayrı adım atma lüksümüz olamaz, olmamalı da. Her cemaat varsa kırmızı çizgisi onun üzerine çizgi atacak ve beraber çalışmaya yönelmelidir.
Ortak noktalar belirlenip, kararlar alıp başta gençliğimizin kurtuluşu, insanlığımızın kurtuluşu için masaya oturulmalı ve birlikte harekete olumlu bakmalıyız. Kuranı Azimüş Şanın birçok yerinde ayrılığa kapılar kapatılmış, hatta ağır tehditler yapılmıştır. O uyarılardan bir tanesi de Nisa suresinin 115. ayeti kerimesidir. Mevla Teala hz.; Her kim, kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra, peygambere karşı gelir ve müminlerin yolundan başkasına uyarsa, onu döndüğü yolda bırakırız ( fakat ahirette) onu cehenneme sokarız” buyurmuştur.
Gerek gençliğimizin, gerekse milletimizin, vatanımızın tekrar eski gücüne ulaşması, dünyaya olan hâkimiyetinin artması, kâfirin kalbini titretmesi için bu birlik beraberlik şarttır.
Hala kaybetmiş sayılmayız. Zararın neresinden dönersek kardır ifadesi gereğince çalışmadan geri durmamalıyız.
Anlaşılan şu ki; Rabbimizin isteği peygamberimizin göstergesi cemaatlerin birlik ve beraberlik çerçevesinde yürümesini arzu etmektedir. Sakın ayrılmayın ifadesinden bu anlaşılmaktadır. Her cemaat çıkmış olduğu yola samimi olarak çıkar, samimi olarak yürür, samimi olarakta hedefe kavuşmayı ister. Ancak İslam dışı insanlar bir takım hilelerle fitnelerle cemaatlerin yolunu kapatma hususunda birbirine düşme hususunda korkunç çalışmalar yapmaktadırlar. Eğitim seviyesi güçlü olmayan insanlarda fitnelere kulak vererek, onların yapmış olduğu tezgâha düşüp, Müslümanların birbirine düşmesine sebep oldular.
Bu oyunun bir Yahudi oyunu olduğunu, Hristiyan oyunu olduğunu, İslam dışı insanların oyunu olduğunu, Müslümanları birbirine düşürme durumunda olduklarının, farkında olamayıp kendilerini ve etrafındakilerini tehlikeye düşürdüler. O yüzden bütün cemaat yapılarının dış etkenlere karşı uyanık olması birlik ve beraberlik çizgisinden dışarı çıkılmaması hususunda çalışılmalıdır.
Birliğe Davet Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu