

İnsan Rabbimiz tarafından bir lütuf olarak yeryüzündeki en şerefli ve üstün varlıktır
Yüce Yaradan İnsanı yeryüzünün halifesi olarak yaratmıştır.
Peygamberimiz İnsanlar arasında zengin, yoksul, yaşlı, genç, ırk, cinsiyet, inanç ayrımı yapmamış, herkese sevgiyle yaklaşırdı. Yaşadığı toplumda aşağılanan, ezilen kimselerin haklarını daima savunur ve korur, kölelerin özgürleştirilmesini teşvik eder, esirlere iyi davranır, kadınların ve kız çocuklarının horlanmasına karşı çıkar, böylelikle insan onurunun korunmasını isterdi. İnsanlara içten, samimi ve güler yüzlü davranır, herkesle konuşur, selamlaşır, kimsesiz, yaşlı, hasta ve yetimlerle ilgilenir, kendisiyle özel görüşmek isteyenleri geri çevirmezdi. Kendisini davet edenlerin davetlerine katılır, verilen armağanları (küçük ve değersiz olsa bile) geri çevirmezdi.
Peygamberimiz Müslüman olmayan komşularıyla iyi geçinir, hasta olduklarında onları ziyaret eder, hangi dinden olursa olsun insana insan olduğu için değer verilmesini isterdi. Çocuklarla (özellikle yetim çocuklarıyla) ilgilenir, şakalaşır, başlarını okşar, onlara hediyeler verirdi.
Bir gün Peygamberimizin yanına gelen yaşlı bir kadın “Ey Allah’ın Resulü, sana anlatacak bazı sorunlarım var. Yanıma gelir misin?” der. Peygamberimiz de “Medine’nin neresine dersen geleyim. Derdini söyle, dinleyip sana yardımcı olayım.” Der ve her daim naif ve ince davranırdı.
Yine Bir gün Peygamberimiz ve arkadaşları otururken önlerinden bir Yahudi cenazesi geçer. Peygamberimiz ayağa kalkar. Yanındakiler de cenazenin Müslüman olmadığını söylerler. Bunun üzerine Hz. Muhammed “Bu da bir insan değil mi?” diyerek her insanın saygıya değer olduğunu ashabına anlatır. Bu Hadisi Şerife binaen hiçbir kimseyi hor görme hakkımız yoktur. Her daim saygı çerçevesinde yaşamamız gerekmektedir. En kıymetli varlık hata dahi yapsa, yanlışa bile düşse onu kırmamamız gerekmektedir.
Yine bir gün Yemek sırasında Peygamberimizin kurumuş, bozulmuş hurmaları elinde biriktirdiğini gören bir kişi “Verin, onları ben yiyeyim.” deyince O (s.a.v.) “Ben kendim için hoş görmediğim bir şeyi sizin için asla istemem.” demiştir.
Yüce Yaradanın kelamı olan Kur’ân-ı Kerim insana inmiştir, insan için inmiştir. Kur’ân’ın muhatabı insandır, onun ana konusunda ve temelinde insan vardır. O, çok yönlü olarak insanı ele alır, her seviyedeki insana hitap eder.
Yüce Yaratıcı insanı en donanımlı ve mükemmel bir biçimde yaratmış, ona kendi ruhundan üfürmüş ve melekleri ona saygı secdesinde bulundurarak onun üstünlüğünü âleme tescil ettirmiştir. İnsana düşen ise, kendisine bahşedilen bu özelliklerin hakkını vermek, kendisine uygun görülen bu konumun saygınlığını korumak ve o makamın adamı olmaya çalışmaktır.
Rabbim insanlara karşı vazifelerimizde bizlere başarılar ikram eylesin. Onları kırmaktan, üzmekten muhafaza eylesin. İman ile tanışmayan insanlara da Rabbimiz kendi lütfundan hidayet ihsan eylesin.
İnsana değer vermek bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu