

Her zaman söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Burası Türkiye, Osmanlı yadigârı, İslam beldesi olan Müslüman bir halkın yaşamış olduğu bir ülkedir. Bizler eğitimimizi, giyimimizi, yaşantımızı, işimizi İslami değerlere göre ayarlamak zorundayız. Bazı insanlar belki iyilik yapmak niyetiyle bir şeyler yapmak istiyorlar, fakat ölçü olarak Avrupa batı medeniyetinden etkilenerek alınan her kararda cennet vatan Türkiye’mize devamlı surette büyük sıkıntılar açıldığını görüyoruz. Bu en büyük sıkıntılardan biri de malumunuz eğitim konusudur. Özellikle 15 ile 30 yaş arası gençlerimize baktığımız zaman eğitimde ne kadar başarılı olduğumuzu görmemek elde değildir. Buna rağmen aynı kafayla, aynı düşüncelerle hala yürümeye devam edilmektedir. Fakat Peygamberimizin eğitim metoduna baktığımız zaman, bugün kız çocuklarını diri diri gömen bir güruhun Allah Resul’ünün eğitimini kısa da olsa gören kişilerin çekirgeyi dahi incitemediklerini hep beraber görmekteyiz. Osmanlı’da da Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri’nin Ebu Suud Efendi’ye karıncalarla alakalı sormuş olduğu fetvayı hepimiz bilmekteyiz. Durum böyle iken çözüm ortada. Hala neden başka eğitim metotlarını ülkemize yerleştirmeye çalışılıyor anlaşılmış değil. Avrupa’ya baktığımız zaman inançlarıyla eğitim arasında bir zıtlık olmadığı aşikârdır. Fakat bizlere baktığımız zaman, halkımız Müslüman, fakat eğitimimiz Müslümanca değil maalesef. O yüzden de bir türlü dikiş tutmamaktadır. Şuan yine eğitimde alınan bazı kararlar maalesef sanki temel yaşta yavrularımıza dini ahlaki eğitim vermekte olan vakıf, cemaat ve derneklerin hedef alındığı görülmektedir. 16 yıl eğitimine devam eden bir öğrenci bugün elde avuçta bir şey yoksa bunun eğitim vaktini uzatmak çare olmayacağı gibi daha fazla kayıpların olmasına vesile olacaktır. Sınıfların durumu ortada her sınıfta ortalama 30-40 öğrenci var iken, özellikle manevi eğitim sıfır seviyesinde ilerlerken, karma eğitimin ahlaki çöküntüleri ortada iken bu sıkıntılar gün be gün artacaktır. Olan yine gençliğimize, halkımıza olacaktır. Eğitim konusu deneme yanılma yoluyla gidilmemeli. Acil olarak dini hassasiyeti olan eğitimi bilen, gerçek vatanseverlerle iş çözülmelidir. Türkiye’mizde varlığı inkâr edilemez gerçek olan vatansever cemaatlerimizle, cemiyet ve derneklerimizle oturup eğitim hususunda onların da fikri alınmadan alınacak her karar başarısızlıkla, sorun ve sıkıntıyla neticelenecektir. Bizim arzumuz özümüze, kültürümüze uygun eğitim müfredatları çıkartalım. Öyle bir müfredatımız olsun ki değişim ihtiyacı olmasın. Gençliğimiz ileride büyük sıkıntılara maruz kalmasın.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu