Dün gece manevi atmosferi son derece yüksek olan Peygamberimizin doğum gününü ihya ettik elhamdülillah.
Günler öncesinden Peygamberimizin ruhu Şerifleri için Hatmi Şerifler, Kelime-i Tevhitler ve binlerce Salavat-ı Şerifeler çekildi. Kurbanlar kesilerek program için hazırlıklar yapıldı.
İftar yemeği ile başlayan programımız, yatsı namazı ile devam etti. Namazdan sonra Fatih Medreseleri Genel Başkanı Değerli Hocamız tüm cemaate ve izleyicilerimize buluğ çağından bugüne kadar yapılan bütün günahlardan istiğfar ettirerek, Salavat-ı Şerife ile beraber Peygamberimiz davet edildi. Akabinde Fatih Medreseleri Genel Başkanı Değerli Hocamız olmak üzere birbirinden kıymetli hocalarımız Peygamberimizin doğumundan gençliğine, Peygamberliğinden hicretine, Medine dönemi ve son anlarına kadar, hocalarımız adeta anlatımlarıyla bizlere o anları yaşattılar. Programın ilk başından sonuna kadar son derece zinde bir şekilde, ilk başındaki heyecanla programın sonuna kadar takip eden cemaatimize ve değerli izleyicilerimize de şükranlarımızı arz ediyoruz.
Efendimizin hayatına baktığımız zaman son derece büyük mükemmelliklere sahip olduğunu hep beraber görmekteyiz. Çocukluk yıllarına baktığımız zaman diğer çocuklardan son derece farklı, kendisini oyuna vermemiş, dünyaya kaptırmamış. Gençlik yaşlarına baktığımız zaman benzeri görülmemiş bir olgunlukla olaylara yaklaşmış, halk tarafından kendini kabullendirmiş Muhammed’ül Emin unvanıyla tüm Mekke’nin güvenini kazanmıştır. Bununla beraber Hz. Hatice validemizle evlenmeden önce mallarını satmak için gittiği yerlerde çok büyük kârla kısa zamanda mallarını satarak geri dönmüş, Peygamberlik vaktinin geldiği zamanlarda insanların yoldan çıkmış olduğunu görüp kız çocuklarının diri diri gömüldüğünü gördüğünde içinin yanması hasebiyle insanlardan ayrılarak Hiranur mağarasına gitmiş, günlerce orada yaratıcısına yönelerek bu hezimeti bir kurtarıcı yok mu diye kurtarıcının gelmesini bekliyordu.
Netice Rabbimiz kurtarıcı olarak Peygamberimizi seçmişti. Peygamberimiz vazifeye başladıktan sonra da vazifesini en mükemmel şekilde ifade etmiş, büyük mücadeleler neticesinde İslam dinini hâkim kılmış, İslam devletini kurmuştur.
Peygamberimizin bize miras olarak bırakmış olduğu en büyük hediyesi Kuranı Azimüşşan ve onun sünnetleridir. Bugün bizler de Peygamberimizi memnun etmek, ona yakışır ümmet olmak için miras olarak bırakmış olduğu Kur’an ve sünneti seniyyelere sahip çıkmak, ümmeti Muhammed olarak en büyük vazifemizdir. Yarın ahirette kendisine yakın olmak, şefaatine nail olmak, kendisine yakışır ümmet olmak için çizmiş olduğu yoldan yürümekten başka bütün kapılar kapanmıştır.
Bir defasında Peygamberimiz Hz. Ömer Efendimiz ‘in elini tutarak “Ya Ömer beni ne kadar seviyorsun” diye soruyor. Hazreti Ömer Efendimiz “Ya Resulallah Nefsim hariç her şeyden daha çok seviyorum” dediğinde Allah resulü “Olmadı Ömer olmadı, hakiki iman olmadı” buyurunca Hz Ömer Efendimiz “Ya Resulullah Nefsim de dâhil olmak üzere her şeyden seni daha çok seviyorum” diyerek Peygamberimizi her şeyden daha ziyade sevdiğini ortaya koymuştur. Bugün bizler de hayatımızı, kendimizi kontrol edelim, gerçekten Peygamberimizi ne kadar seviyoruz. Nefsimizi, arzularımızı, birtakım menfaatlerimizi daha mı çok seviyoruz. Yoksa sadece sevgimizi ifade olarak mı söylüyoruz.
Rabbim Peygamberimizin sünnetlerine sımsıkı sarılmayı, Kadri kıymetini bilmeyi, ona yakışır Ümmet olmayı hepimize İkram eylesin inşallah.
Peygamberimizi Tanıtmak Bizden, Sevmek Sizden, Şefaat Mevla Teâlâ Hazretleri’ndendir
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu