İman ve küfür mücadelesi adem (a.s) dan kıyamet sabahına kadar devam edecektir. Rabbimiz müminleri kardeş, Küfrü ise tek millet olarak ilan etmiştir. Ayeti Kerime ve Hadisi Şeriften anlaşıldığına göre “Küfür tek millet ise, Müslümanlarda tek millettir.” Demek ki yapılan mücadeleler, çekilen sıkıntılar hep, “İman” ve “Küfür” mücadelesidir.
Habil ile Kabil, Musa (a.s) ile Firavun, İbrahim (a.s) ile Nemrut, Nuh (a.s) ile kavminin, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile Ebu Cehil ve ahalisinin mücadelesi her asırda, her devirde, hep meydana gelmiş ve Hak yolunda olanlar her zaman galip gelmiştir.
Nitekim Ashab-ı Kiram efendilerimiz “Bedir” ve “Uhud” savaşlarında oğul ile baba, ağabey ile kardeş, ana ile evlat hep “Hak” ve “Küfür” mücadelesi çerçevesinde karşı karşıya gelmişlerdir. Mevla’mızın ifadesiyle; “Kimi zaman müminler, kimi zaman kâfirler galip gelmiştir.”
Şimdi yakın tarihimize baktığımızda ecdadımız Osmanlı, bütün dünyaya hükmetmiş, kâfirlere boyun eğmeği bırak, bir fermanla onları dize getirmiş, fermandan anlamayanlarla mücadele etmiş ve 600 sene boyunca, her gittiği yerde İslam’ın şanlı sancağını dalgalandırmış, medreseler, camiiler inşa etmiş, İslamiyet’in yaşanması için, Kur’an-ı Azimuşşan için, ellerde tespih, dillerde zikir, kalplerde Allah sevgisini yaymak için, gece gündüz demeden, yeri geldi mallarını, yeri geldi canlarını feda ettiler ve bu işte galip geldiler. Onlar, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerime ve Peygamber Efendimizin sünnetlerine sımsıkı sarıldılar, davalarından vazgeçmediler, Mevla Teâlâ’da onlara dünya hâkimiyetini nasip etti.
Şimdi gelelim bugünümüze! Şöyle dünya haritasına bir bakalım ve Müslüman ülkelerin konumunu bir gözden geçirelim?
En başta kendi vatanımız “Türkiye!” Komşularımız; “Suriye, Irak, Mısır, Arabistan, Azerbaycan, Afganistan, Keşmir, Doğu Türkistan, Filistin, Çeçenistan, Pakistan, Sudan, Nijer, Afrika, Balkanlar ve daha ismini sayamadığımız Avrupa ve Asya kıtalarında yaşayan Müslüman ülkeler ne haldeler?”
Her biri yeraltı ve doğa zenginlikleriyle donatılmış güzide topraklar! Ancak ne var ki, Müslüman kardeşlerimiz kendi vatanlarında, kendi topraklarında huzurlu bir hayat süremez oldular? Mallarımız, canlarımız, mukaddes emanetlerimiz ne durumda?
Acaba merak ediyorum; “Müslüman olup ta huzurlu yaşayan bir ülke var mı?” Düne kadar bütün bu topraklar, Osmanlı hâkimiyeti altında dini Mübin’i İslam-ı huzur içinde yaşar iken, ne oldu da bugün bu kaos ortamı meydana geldi?
Huzur, maneviyat, kardeşlik, sevgi, saygı, gençlik, edep, hayâ, ibadet vs. her şeyimizi elimizden aldılar! Bütün değerlerimizden uzaklaştırdılar! Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim o dönemde ellerde, gönüllerde, hafızalarda, mahallelerde, şehirlerde kısacası bütün her tarafta gayet rahat bir şekilde okunuyor, ezberleniyor, Mevla’mızın emir ve yasaklarına uyuluyordu. Ecdadımız, Kur’an-ı Kerime önem vermiş, onsuz bir eğitim düşünmemiş, medresesiz bir hayat düşünmemiş, neslini hep bu yolda yetiştirmiş ve bütün dünyaya hükmetmiştir.
Şimdi bugünümüze bakalım; yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim tozlu raflarda, dillerden gıybet, dedikodu, fitne, küfür akıyor. Kalplerde Kur’an ve Allah korkusu olmayınca hep boş işlerle meşgul oluyoruz. % 99’u Müslüman olan bir ülkede, kime sorsan;
-“Müslüman mısın diye?” Tabi ki;
-“Müslümanız” der.
-“Bana İslam-ı anlatır mısın?” desen;
-“Şey, falan, filan, geveleyip, gel seni müftüye, hocaya götüreyim” der.
-“Kitabımız ne?” diye sorsan,
-“Kur’an-ı Kerim” der.
-“Bana Kur’an okumayı öğretir misin?” desen
-“Ben bilmiyorum ki, sana öğreteyim?” diye cevap verir.
Bu misalleri çoğaltabiliriz. Bugün bu hale gelmemizin sebebi nedir? Şimdi ne halde olduğumuzu bir daha tekrar düşünelim? “Müslümanız ama namaz kılmıyoruz! Müslümanız ama rahat rahat günah işleyebiliyoruz! Müslümanız ama kitabımızı okumayı bilmiyoruz!”
“Kendi dinine, diyanetine, mukaddes emanetlerine sahip çıkmayan bir millet, başkalarına galip gelebilir mi?”
“Kendi dinine, Peygamberine, kitabına sahip çıkan bir millet ise, hiçbir zaman kâfirlere karşı ezik bir durumda olur mu?”
Eğer biz Allah’ın dinine sahip çıkarsak, Allah bizi sahipsiz bırakır mı? Kâfirlerin zulmü altında ezdirir mi?
Gelin Rabbimize söz verelim ki, tekrar huzurlu, mutlu, güvenli günler, asrısaadet rüzgârı yeryüzünde esmeye başlasın inşallah. “Dünyaya hâkim olmak istiyorsak, işte reçete Kuran ve sünnet çizgisi!”
Uyandırmak Bizden, Uyanmak Sizden, Yardım Mevla Teâlâ’dandır
. Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu