Hakkani Konuşmanın Önemi | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Hakkani Konuşmanın Önemi


Düşünmek ve konuşmak, insanı diğer canlılardan ayıran en mühim vasıftır. Aralarındaki alâka sebebiyle konuşma, sahibinin aklî seviyesini ve fikir yapısını gösteren pürüzsüz bir ayna gibidir. Dolayısıyla insanı insan yapan dilidir. İslâm, müminlerin söz disiplinine sahip olmalarını istemiş ve bu sahada pek çok esaslar koymuştur.

Bir mümin de her şeyden önce besmele çekerek ve Allah’a hamd ederek konuşmaya başlamalıdır. Böyle başlanmayan her mühim iş bereketsizdir. Allah’ı zikretmeksizin çok konuşmak da kalbi katılaştırır.

Konuşmak, insanlar arasındaki iletişimi, muhabbeti ve anlaşıp kaynaşmayı sağlayan büyük bir ilâhî lütuftur. Yani insanlar duygu ve düşüncelerini, arzu ve taleplerini çoğu kez konuşarak ifade ederler. Bir kimsenin kullandığı dil ve üslup, onu hayatta başarılı kılabildiği gibi hüsrana da uğratabilir. Hatta kişinin dilini muhafaza etmesi, cenneti elde etme vesileleri arasında zikredilmiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki “Kim bana iki çenesi arasındaki dili ile iffet ve namusunu koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.”

Normal bir sohbet mubahtır, ama gıybete, dedikoduya, bulaşma tehlikesi her an mevcuttur. Bu sebeple büyükler şöyle demişlerdir; Söz gümüş ise, sükût altındır. Lakin konuşulan kelam Allah’tan ve Resulünden bahsediyor ise bu sefer söz altın, sükût ise gümüş oluyor.

İslâm, gereken yerlerde sükût etmeyi tavsiye ederek, sükûtu gerçek terbiye için bir vasıta kabul eder. Resulullah (sav)’ın Ebu Zerr’e yaptığı nasihatlerden biri de şudur:

“Sen çoğu zaman sükût etmeyi tercih et. Bu sana, dininde yardımcı olup, şeytanı kovar.” Evet dil, şeytanın elinde bir iptir ki; onunla sahibini dilediği yöne çevirir. İnsan diline sahip olmazsa dili kötülüklere sebep olur. Kalbini manevî pislikler kaplayınca gaflete dalar.

Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Kişinin kalbi sağlam olmayınca, imanı da sağlam olmaz. Dili sağlam olmadan kalbi de sağlam olmaz”.

Dilimizi isteğimiz doğrultusunda kullanabilmek için, kendisini ilgilendirmeyen hususlara girişmemesi ve sorumlu bulunmadığı meselelere atılmamalıdır. Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları terk etmesi kâmil imanın şanındandır.

Boş sözlerden uzak durmak, kemâl ve kurtuluş alâmetidir. Kur’an bu hususu çok önemli iki ibadet olan namaz ve zekât arasında zikretmiştir: “Ml’minler muhakkak felah bulmuştur. (Öyle müminler ki) onlar boş lakırtılardan ve faydasız şeylerden yüz çeviricidirler. Öyle müminler ki onlar zekât vazifelerini yapanlardır.”

Rabbim Hakkıyla İstifade Etmeyi Nasip Eylesin.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

 

Yorum yapın